Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi'nin hazırladığı " Türkiye Gençlik Alanı İzleme Raporu" nda gençlerin örgütlenmelerinin önündeki engeller sıralandı.
Rapora göre Türkiye'de 614 gençlik örgütü var. Bu sayı, ülkedeki toplam dernek sayısının sadece yüzde 0,7'si kadar. Dernek başına ise 20 bin genç düşüyor. Raporda rakamların bu kadar düşük olmasıyla ilgili "Bu olumsuz durumun temel nedenlerinden biri, derneklerle ilgili yaşanan sorunların gençlik alanına yansımasıdır. İkincisi ise Dernekler Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca gençlik derneklerinin diledikleri zaman gençlik kulübü olma süreciyle ilgili oluşan sorundur" yorumu yapılıyor.
İçişleri Bakanlığı "uygun" görürse
Dernekler Kanunu'na göre gençlik derneklerinin spor faaliyetine yönelik olanları spor kulübü, boş zamanları değerlendirmeye yönelik olanları gençlik kulübü adını alıyor.
Bu kulüplerin görev ve yetkileri, bağışlar, disiplin işlemleri, üye kayıt ve tescilleri, İçişleri Bakanlığı'nın "uygun" görüşü alınmak şartıyla, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nce (GSGM) denetleniyor. Raporda bu yasal düzenleme eleştirilerek, çözüm öneriliyor:
"Dernekler Kanunu'nun 14. maddisinde belirtilen, gençlik kulüplerinin tescil edilmesi işleminin iptal edilmesi ve GSMG bünyesindeki yönetmeliğin gençlik dernekleriyle ilgili maddelerinin, derneklerin iç işleyişine müdahale etmeyecek, şeffaf biçimde yeniden düzenlenmesi gerekiyor."
LGBTT ve insan hakları yasaklı
Üniversitelerde ise örgütler "kulüp" ya da "topluluk" adıyla kurulabiliyor. Raporda konuyla ilgili şöyle deniyor:
"Üniversitelerde eğer topluluk olarak bir tüzel kişilik altında faaliyet yapılmazsa afiş asmak, toplantı yapmak, aktivite düzenlemek neredeyse mümkün değil. Bazı üniversiteler Bahar Şenlikleri'nde tanıtım masası açmak için ya da topluluğa üye kayıtlarından ücret alıyor. Üniversite dışı bağışlar topluluğun kasasına değil, üniversitenin kasasına giriyor. Bunlar düzenli geliri olmayan öğrencilerin örgütlü olarak iş yapabilme kapasitesini düşürüyor."
Raporda üniversitelerde örgütlenmeler önündeki diğer engeller şöyle sıralanıyor:
*Çalışma alanı lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, transesüel (LGBTT) ve insan hakları olan toplulukların kurulması reddediliyor.
*Üniversite yönetimleri değiştiğinde bazı topluluklar feshedilerek, yeniden kurulmaları isteniyor.
*Sivil Toplum kuruluşlarının (STK) üniversitedeki kulüplerle organik ilişkisi olamıyor. Bunlar düzenli geliri olmayan öğrencilerin örgütlü olarak iş yapabilme kapasitesini düşürüyor.
*Bazı üniversitelerde topluluklar sadece fakülte bazında kurulabiliyor; topluluğa sadece o fakülteden öğrenciler üye olabiliyor, faaliyetler sadece ilgili fakültede yapılabiliyor.
*Birçok üniversitede akademik danışman uygulaması var. Her topluluğun bir danışmanı oluyor, bu danışmanın onayı olmadan faaliyet düzenlenemiyor. Raporda "Akademik danışmanlık uygulaması, üniversite yönetiminin öğrenciler üzerindeki kontrol mekanizmalarından birine dönmüş durumda; tamamen kaldırılması gerekiyor" deniyor. (SP)