70'li yılların ortasında Cezayir'de askeri rejim ve gittikçe ivme kazanan köktendincilik Melike Mukaddem'i doğduğu topraklardan uzaklaştırmış. Çölde geçen ilk gençlik yıllarında, Cezayir'i yıllarca sömürgesi altında tutan Fransa'nın yazarlarını, kendi deyimiyle 'öteki'nin kitaplarını okuyarak edebiyatla tanışmış. Sıra kendi öyküsünü yazmaya geldiğindeyse, acılarını Cezayirli kadınların acısından ayrı tutmamış:
"Gebereceksin pis köpek!"
"Ülkemin gündemi ve kadınların yazgısı beni burada sürekli eski acılarıma geri götürüyor, işkence edilen kadınlara zincirle bağlıyor. Çektikleri ıstıraplar ve aşağılanmalar içime işliyor, yaralarımı körüklüyor...1993'de Yasaklı Kadın yayınlandığında tehtidler aldım. Hırıltılı bir ses telefonda, "Gebereceksin, pis köpek!" diye beni rahatsız ediyordu. Polisi aramam gerektiğini düşümdüm. O ana kadar sakindim. Ancak polis "Perdelerini indirin! Sakın yerinizden kıpırdamayın." deyince paniğe kapıldım. Özel muayenehanemi kapatmak zorunda kaldım...On ay korumalarla beraber yaşadım. Şimdi artık sadece toplantılara, konferanslara katılırken koruma veriliyor yanıma...Ben kendimi bir şekilde kurtarmış olsam da, diğer kadınlar orada cehennem hayatı yaşıyor. Onları savunmayı bir görev olarak görmesem de içimden gelen sesi susturamam. Dolayısıyla kadınlardan ve çocuklardan söz etmeyi sürdüreceğim."
"Ben itaatsiz bir kadınım"
İçinden gelen sesi susturamayan diğer bir yasaklı kadın ise Teslime Nesrin. Nesrin'in Mukaddem'le ortak yanı sadece ülkelerindeki radikal islamcılardan aldıkları ölüm tehtidi değil. İki kadın da tıp doktoru, ikisi de muhalif ve ikisi de ülkelerine giremiyor.
"Ben itaatsiz bir kadınım. Toplumun örf ve adetlerine hiç bir zaman uymadım. Devletin yasalarına hiç bir zman itaat etmedim. Herşeyi reddederek, ehlileştirilemeyen, idare edilemeyen biri olarak hep kendi burnumun dikine gittim. Bu nedenle eleştirildim. Adıma türlü şekillerde çamur atıldı; nerede ortaya çıksam, sokakta, dükkanda, toplantılarda ve kamuoyu önünde, taşlandım ve taciz edildim. Bangladeş hükümeti bana karşı dava açtı. Neden boyun eğmedim toplumun kurallarına? Bunun yanıtı, toplumumuzda kadınlara karşı yapılan ayrımcı muamelenin insanlık dışı olduğunu düşünmemde yatıyor."
1994'de Kuran'a yönelttiği eleştiriler nedeniyle, dönemin kadın başbakanı Halide Ziya tarafından hakkında tutuklama kararı çıkarılan Teslime Nesrin, çareyi yurt dışına çıkmakta bulmuştu. 4 yıl aradan sonra son kez gittiği ülkesinde yüzlerce aşırı dinci sokaklarda Teslime Nesrin'in 'kellesi' için yürüdü. Bununla da kalınmadı ve kellesini getirene Bangladeş için büyük para olan 5 bin dolarlık ödül kondu.
Kelle isteyen fetva
"Yazınsal biçim ve içerik açıdan benim radikal bir çizgide oluşum, özellikle kadın bir yazar oluşum geniş ilgi uyandırmıştı. Lajja adlı romanım çıktı o dönemlerde. Hindu inancının "Krisna"dan hemen sonra gelen Tanrısı "Visnu"yu ele almistim. Bu yörede yüzlerce yıl önce yapılan "Babri" camiini ve birkaç yıl önce Hindu"larin saldırısıyla yıkılan bu caminin öyküsünü anlatıyordum. Kitabım çıkar çıkmaz, varolan tüm nefret fırtınasının kökeninde hep dinlerin yer aldığını belirtmem yüzünden, Habibur Rahman adlı bir hoca kellemi isteyen bir fetva çıkarmasın mı?.. Kısacası o romanım gavur ürünü ilan edilmisti... Binlerce yıl önce yazılmış, kimsenin anlamadığı dinsel buyrukların çağdışı olduğunu söyleyince kıyamet kopuverdi. Hemen her gun hocaların örgütledigi yobaz mitingleri başlayıverdi. Dünyanın dört bucağından Batı medyası, Bangladeş'e akın etmeye başlamıştı."
Teslime Nesrin şimdi 40 yaşında, İsveç'de yaşıyor ve hala ülkesine giremiyor. Melike Mukaddem ve Teslime Nesrin, radikal islamın hedef aldığı binlerce 'yasaklı kadın'dan öykülerini öğrenebildiğimiz bir kaç isimden biri.