Aram Yayınları’nın Diyarbakır’dan İzmir kitap fuarına gönderdiği dört bin kitaba, Nisan ayında Kırşehir’de el konulmuştu. Dört bin kitaba el konulması küçük çaplı bir tepkiye neden oldu. Çünkü dört bin rakamı, bir yayınevini ekonomik olarak epey zorlayan bir sayıdır. Pek alışıldık olmayan bu kitaba el koyma biçimi, sonra unutuldu gitti.
Ancak 27 Haziran’da Aram Yayınevi’ne ulaşan savcılık kararı, Aram Yayınevi’ni bir kez daha gündeme getirdi. Buna göre yayınevinin bastığı 53 kitap yasaklandı. Yasağı kınamak için 30 Haziran’da otuza yakın Kürtçe kitap basan yayınevi, kültür kurumu ve yazar, Diyarbakır’da bir basın açıklaması yaptı. Kurum ve yayınevi temsilcilerinin ortak görüşü, kitap yasaklamanın demokrasiyle bağdaşmadığı yönündeydi. Bu yasağın Aram Yayınevi’yle sınırlı kalmayıp genişleme olasılığı yönünde de endişeleri de vardı.
75 yasak kitap
Kitapların yasaklanmasıyla ilgili, Aram Yayınevi’nin editörlerinden Mehmet Çakmak ile konuştuk. Çakmak, son yasaklanan kitaplarla birlikte, bugüne kadar 75 kitaplarının yasaklandığını hatırlatarak başlıyor anlatmaya.
“Daha önce kitaplarımızla ilgi yasaklar pek dikkat çekmiyordu. Ancak bu kez, Diyarbakır Sulh ve Ceza mahkemesi kararıyla 53 kitap birden yasaklandı. Bu hem düşündürücü hem de kaygı verici bir durum.”
Mehmet Çakmak, kitaplarla ilgili yasal prosedürü kısaca şöyle anlatıyor:
“Basılan kitapların bir kısmı matbaadan ilgili savcılığa gönderiliyor. Kitapları inceleyen savcılık, altı ay içinde kitapla ilgili bir karar veriyor. Yani kitap yasaklanacaksa altı ay içinde yayınevine bildiriliyor. Altı ay içinde herhangi bir bildirimde bulunulmadıysa, kitapla ilgili herhangi bir sıkıntı olmadığı anlamına geliyor. Ancak son dönemde kitaplarımızla ilgili olarak yerel mahkemeler karar almaya başladı. Örneğin burada yasaklanmayan kitap, Mersin’de yasaklanabiliyor. Bu nedenle bu yasak kararlarının keyfi olduğunu düşünüyoruz.”
Yerel mahkemelerin aldığı yasak karlarının daha önce Anayasa Mahkemesi ve AİHM tarafından kaldırıldığını ve Türkiye’nin tazminat ödediğini hatırlatan Mehmet Çakmak, yeni yasak kararlarıyla ilgili de hukuksal girişimlerde bulunacaklarını söyledi.
Aram Yayınevi Abdullah Öcalan’ın ve gerillaların anılarını da yayımlıyor. Belki bu nedenle, ilk akla gelen, yasağın bu türden kitaplara getirilmiş olabileceği oluyor. Ancak tam öyle değil. Yasaklanan kitapların içinde Öcalan’ın kitaplarıyla birlikte gerilla anıları ile diğer siyasi içerikli kitaplar var elbette.
Ama yasaklanan kitaplar arasında Cezmi Ersöz’ün Kürtçeye çevrilen kitabının yanı sıra çok sayıda şiir ve öykü kitabı da var. Musa Anter’in “Vakayiname” kitabına getirilen yasak da ilginç. Çünkü Vakayiname daha önce defalarca basılan bir kitap.
Kitapçılara baskı
Yasaklanan bazı kitapları 2 bin, 3 bin bastıklarını söylüyor Mehmet Çakmak. Yasaklanan kitapların tümü, yani binlerce kitap ellerinde kalmış. Bunları dağıtıma verme imkanı alınmış ellerinden.
Kitaplarının satıldığı bazı kitapçılara baskı yapıldığını söyleyen Mehmet Çakmak, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde bir kitapçının jandarma tarafından basıldığına dikkat çekiyor. Kızıltepe’de, bir alışveriş merkezindeki kitapçıya, “ihbar var” gerekçesiyle jandarma baskın düzenliyor.
Kitapçıdaki 88 kitaba el konuluyor yasak oldukları gerekçesiyle. Çakmak, el konulan kitaplardan ikisi hakkında mahkeme tarafından verilmiş bir yasak kararı olduğunu kabul ediyor, ancak 86 kitap hakkında herhangi bir kararın olmadığını belirtiyor.
“Peki,” diyor Mehmet Çakmak, “Diyelim bizim kitaplarımız yasaktı, şair Rênas Jiyan’ın şiir kitabı ne zaman yasaklandı? Ya da okul kitaplarında eserlerinden örnekler bulunan Mahmut Şevket Esendal’ın kitabı yasaklandı da bizim mi haberimiz yok? Jandarmanın mahkeme kararı olmadan 86 kitaba el koyması hakkında herkes düşünmelidir.”
Kızıltepe’deki olayı keyfi ve kitaba karşı düşmanca bir tutum olarak nitelendiren Mehmet Çakmak, “Kitapçıları da yıldırmaya çalışıyorlar” diye yorumluyor. Çakmak, cezaevlerinin de kitaplarına karşı farklı bir yaklaşım içinde olduğunu ifade ediyor. Buna göre bazı cezaevlerine gönderdikleri kitapların tutuklulara ulaşmadan geri gönderildiğini söylüyor.
“Bazı cezaevlerinde mektup okuma komisyonları kendilerini mahkeme yerine koyarak kitaplarımız hakkında sakıncalı yorumunda bulunuyor ve iade ediyor. Oysa aynı kitaplar başka cezaevlerine alınabiliyor. Bu iki ayrı tutum, cezaevlerinin kitaba keyfi yaklaşımını gösteriyor.”
"Aram’la dayanışma, kitaba sahip çıkmaktır"
Mehmet Çakmak, önümüzdeki günlerde bir kampanya düzenleyecekleri bilgisini de veriyor:
“Türkiye’deki bütün yayınevlerini dayanışmaya davet edeceğiz. Kitap yasaklamaya karşı birlikte mücadele etmenin yolunu bulmaya çalışacağız. Türkiye’deki yayınevlerinin kitap yasaklarına karşı birlikte mücadele etmesini önemsiyoruz.
"Aram Yayınevi’nin başına gelenler, yarın diğer yayınevlerinin de başına gelebilir. Bir yayınevinin 75 civarında kitabını yasaklamak, yayınevini kriminalize etmek ve ekonomik olarak göçertmek anlamına geliyor. Ayrıca, 75 kitabı yasaklanan Aram’la dayanışma, kitaba sahip çıkmaktır.” (VE/EA)