Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) ve istanbulgercegi.com'un beraber düzenlediği "Özgürlükler ve Yasaklar" Paneli bugün İstanbul'da Taxim Hill Otel'de gerçekleşti.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Işıl Özgentürk'ün kolaylaştırcıılığındaki panele Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Özer, eski Kültür Bakanı Ercan Karataş, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 1. Bölge milletvekili adayı avukat Emrah Köksal ve İnci Sözlük moderatörü Anıl Yılmaz katıldı.
"Önce üniversiteler özgür olmalı"
Toplumun gelişmesi için bilim insanlarının ve üniversitelerin özgür olması gerektiğini savunan Prof. Dr. Özer, bilim insanlarının işinin, gerçeği ortaya çıkarmak olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
* "Gerçek", her zaman birilerinin işine yaramayabilir. Mesela bir ulus-devlet kuruyorsunuz. Bu ulus-devletin içinde çok çeşitli kültürler, etnisiteler, dinler var. Bu durum size uymuyorsa, sizin ya çok kültürlü bir devlet kurmanız lazım, ya da yasaklayarak, zorla, baskıyla herkesi tek tipleştireceksiniz.
* Bu bütün antidemokratik rejimlerin özü. Diyelim ki, bir tarih yaratacaksınız. Önce toplumun belleğini boşaltırsınız, herkesi kendi yazdığınız tarihe inandırırsınız ve o tarihi de resmi ideolojinin bir aracı olarak kullanırsınız. Burada yargı da, üniversiteler de, diğer kurumlar da buna hizmet etmek durumundadır.
* Türkiye'de üniversitelerde "Türk Kürtleri" gibi kitaplar yazdılar. Bu insanları görevi gerçeği bulmak iken, resmi ideoloji aygıtlarına hizmet etmek derdindeydiler. Çünkü onlar "statü gardiyanıydı".
"Sadece 'susma' özgürlüğümüz var"
* Türkiye'deki üniversitelere baktığımız zaman, Yüksek Öğrenim Kurulu (YÖK) denetiminde yetişen bilim insanlarının yetiştireceği öğrencilerin bu ülkeyi bir yere taşıması düşünülemez.
* Türkiye'nin yaşadığı bir Kürt sorunu varken bunu üniversitelerin sosyal bilimler bölümleri inceleyemiyor. Çünkü akademik özgürlük yok, çünkü yasak. Ben zorunlu göçleri araştırdığım için 2000'de Mersin Üniversitesi'nden Isparta'ya sürgün edildim.
Aradan bir sene geçti ve bu sefer Kemal Gürüz'den bir zarf geldi ve üniversite ile ilişiğimin kesildiğini öğrendim.
* Ben işimi yaptığım için başıma bunlar geldi. İşte yasakların bizi getirdiği nokta. Bugün üniversitelerimizde maalesef bir tek "susma özgürlüğü" var.
Köksal: Vatana hizmet 15 ay silah tutarak yapılmaz
Ahmet Özer'in ardından söz alan CHP İstanbul 1. bölge milletvekili adayı Avukat Emrah Köksal, yaptığı konuşmada gençlerin sorunlarına dikkat çekti. 18-30 yaş arası 15 milyon seçmen oluğunu ve bu insanların mecliste yeterince temsil edilemediğini söyleyen Köksal, gençler arasındaki en büyük sorunlardan biri olan askerlik konusunda CHP'nin atmayı amaçladığı adımları anlattı:
* Yeni askerden gelmiş biri olarak askerliğin nasıl bir külfet olduğunu çok net gördüm.
* Gencecik insanların hayatlarının en güzel döneminde 15 ayları çalınıyor. İnsanlar bu dönemlerinde işlerinden oluyorlar, hayat kuramıyorlar, evlenemiyorlar. Vatana hizmet için 15 ay silah tutmak gerektiğine inanmıyorum.
* Bizim amacımız askerlik süresini önce dokuz aya, sonra altı aya düşürmek. Sonrasında da profesyonel orduya geçmek.
* Şu an Türkiye'de 1,5 milyon civarı asker kaçağı var. Bu kişilerden 30 yaş üstü olan ve belli kriterlere uyanlara bedelli askerlik getirmek istiyoruz. Gelir seviyesi yıllık 12 bin liranın altında olanlardan ise bedel almadan 28 gün askerlik yaparak terhis olabilmelerini sağlayacak formülümüz var.
"Türkiye'de 'melez demokrasi' var"
Eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş ise gerçek demokrasilerde yasakların olamayacağının altını çizdi. Yasakların kendiliğinden kalkmayacağını söylen Karakaş, "yasaklar mücadele ile kalkar" dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
* Taksim'i yıllarca 1 Mayıs kutlamalarına kapattılar. Sonra kendiliğinden mi bu yasağı kaldırdılar? Hayır, o meydanı almak isteyen insanların yıllarca süren mücadelesi sonucunda Taksim 1 Mayıs kutlamalarına açıldı.
* Demokrasi dediğimiz şey sadece çok partili rejim veya dört yılda bir yapılan seçimler değildir. Demokrasi, insan haklarıdır, ifade özgürlüğüdür, yasakların olmadığı bir düzendir.
* Türkiye 2011 demokrasi endeksinde "melez demokrasi" olarak tanımlandı. Ne demek "melez demokrasi"? Muhalefetin özgür olmadığı, hukukun üstünlüğünün kabul edilmediği, yargının bağımsız olmadığı, basının özgür olmadığı ülkelere "melez demokrasi" deniyor. Ancak eğer başbakan bir heykele "ucube" diyip, "kaldırın bunu buradan, bir dahaki sefere görmeyeceğim" diyorsa, bizim demokrasimiz melez bile değildir.
"Demokrasi için siyasi yasaklar kalkmalı"
* Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri de siyasi yasaklar. Siyasi partilerin mahalle, köy ve semtlerde örgütlenmesi yasak. Durum böyle olunca da, siyaset tabana inemiyor ve hep elitlerin elinde kalıyor.
* 2,5 milyon kamu çalışanının, bilim insanlarının ve sendika yöneticilerinin doğrudan siyasete katılımı önündeki engeller siyasetin gelişmesini engelliyor.
"Vicdani ret haktır"
* Türkiye'de maalesef hala vicdani ret bir hak olarak tanınmıyor. İnsanlar, inançları, felsefeleri nedeniyle silah kullanmak istemeyebilir.
* Bir insan kendi iç dünyasında militarizme karşıysa, asker olmak istemiyorsa, bu kişiye zorla askerlik yaptırılmaması lazım ve vicdani ret hakkının tanınması lazım.
* Ancak bırakın vicdani retçi gençleri, o gençlere destek verenler, vicdani ret hakkından bahsedenler bile bu ülkede "halkı askerlikten soğutmaktan" yargılanıyorlar.
"Amacımız 'karşı' insanların gücünü göstermek"
140 bin üyesi bulunan İnci Sözlük'ün moderatörü Anıl Yılmaz, İnci Sözlük sayesinde "karşı" insanların da güçlü olabileceğini gösterdikleri görüşünde:
* İnci Sözlük kendi kendine ortaya çıktı. Daha sonra her görüşten "karşı" insanlar sözlüğe toplanmaya başladı ve biz bir daha oları ne yönlendirebildik ne de durdurabildik.
* İnternet yoluyla ünlü olan Ahmet Yılmaz'ı milletvekili adayı yaptık. Kendisi belki milletvekili olamayacak ama bizim amacımız "karşı" insanların gücünü göstermek.
* Bugün cemaatin hazırladığı yazılımlar ile "cemaatçi" olarak bilinen isimler hakkında yazılan her şey otomatik olarak toplanıyor ve insanlar fişleniyor. Bu nedenle İnci Sözlük kurucusu Serkan İnci'nin evi basıldı ve bilgisayarlarına el konuldu. (EKN)