Cumhurbaşkanı Sezer'in bugün onayladığı, 10 Mayıs'ta kabul edilen yasa, elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin kullanılmasını artırmayı ve bunun için teşvikleri kullanarak yatırımların önünü açmayı hedefliyor.
WWEA Başkan Yardımcısı, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve EUROSOLAR Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, yeni yasanın ilerleme anlamına gelmekle birlikte, ufak hidro, güneş enerjisi ve biyokütle alanlarında yatırımı cazip hale getirmeye yeterli olmadığını söyledi:
"Bu yasa, Türkiye enerji politikalarını da Avrupa Birliği yasal mevzuatına yakınlaştıracaktır, fakat Avrupa yenilenebilir enerji direktifinin amaçladığı gibi ek iyileştirmeler de beklemekteyiz.
Türkiye Avrupa'nın en rüzgarlı ve en güneşli yerlerinden biridir. Yerli yenilenebilir enerji potansiyellerini kullandığında, çok hızlı bir biçimde -hatta Avrupa ülkelerinden daha hızlı olarak, çok düşük maliyetlerle ve diğer fosil veya nükleer tercihleri sürdürmekten çok daha ucuza- fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltabilir.
Maalesef, yasa ufak hidro, PV (seri bağlı güneş enerjisi modülleri) ve biyokütle tesislerine yatırım yapılmasını cazip hale getirmeye kesinlikle yeterli değildir. Bu teknolojiler ek yasal önlemlerin alınmasını gerektirecektir."
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği yönetim kurulu üyesi Christian Johannes de, yasanın orta ve küçük büyüklükteki yatırımcılara sınırlı açılımlar getirdiğini, Türkiye'nin yenilenebilir enerji potansiyelini değerlendirebilmek için bölgelere özel, farklılaştırılmış bir teşvik sistemine ihtiyaç olduğunu söyledi.
Gürbüz: Yasa kendini 6, 7 ay sonra gösterecek
Greenpeace Akdeniz Enerji Kampanyası Sorumlusu Özgür Gürbüz, bianet'e yaptığı açıklamada, yasayı olumlu bulmalarının yanı sıra, destek sisteminin riskler içerdiğini, yatırımcıların risk alıp almamaya 6,7 ay içinde karar verebileceklerini söyledi.
Gürbüz, bu riskleri şöyle sıraladı:
"* Girişimcilere, ilk yatırımda 7 yıllık sabit fiyattan alım garantisi veriliyor. Bununla, yenilenebilir enerji ekonomisinin başlaması hedefleniyor. Ancak, normalde, rüzgar tribünlerinin kendini finansal olarak kurtarması 6-7 yıl sürüyor.
* Alım fiyatı, Türkiye elektrik alım ortalama fiyatına denk getirildi. Fakat bu fiyat, dünya standartlarının altında. Aynı zamanda, bu rakama her yıl Bakanlar Kurulu yeniden karar verecek.
* Bu riski ancak rüzgar gücü potansiyelinin yüksek olduğu yerlerde göze almak mümkün. O da şüpheli.
* Yasada güneş enerjisine ve biyokütleye destek yer almıyor."
WWEA'nın yasayla ilgili saptamalarıysa şöyle:
"* Yasa, yenilenebilir enerjiden üretilen elektriğe, 7 yıl süreyle, ortalama elektrik fiyatıyla (yaklaşık 5 sent/kWh) alım garantisi vererek rüzgardan güç üretimini destekleyecektir. Bu tarife öncü Avrupa rüzgar pazarlarında mevcut desteğin çok altında kalmaktadır.
* Prensip olarak şebeke operatörleri, yenilenebilir enerji jeneratörleri için şebekeye erişim sağlamakla sorumlu kılınmaktadır.
* Aynı zamanda, bağımsız güç üreticileri, şebekeye elektrik besleme yasasından yararlanabiliyor. Bu, yeni yasadan yerel ve kırsal nüfusun/kuruluşların yaralanabilmesini kolaylaştıracak ve giderek gelişen bir Türkiye yenilenebilir enerji sanayisinin yaratılması için sağlam bir temel oluşturacaktır." (TK/EÜ)