Şu günlerde zincire eklenen son halka Avrupa Parlamentosu Türkiye Karma Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk oldu. Lagendijk hakkında Türk silahlı kuvvetlerine ilişkin sözleri dolayısıyla kovuşturma başlatan Beyoğlu Cumhuriyet savcılığını harekete geçiren bu kez de Kerinçsiz ve onun savcılık kalemi gibi çalışan Hukukçular Birliği.
Bu suç duyurularının hak ve özgürlükleri sınırlandırmayı amaçladığını belirten Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, bianetin sorularına verdiği yanıtta yargıyı "Türk Ceza Kanunu'ndaki ilgili hükümler uygulayalım denirken hakların kötüye kullanımını engelleyen uluslararası standartların çiğnenebileceği" konusunda uyardı.
Avrupa Parlamentosu üyesi Feleknas Uca da, Türkiye'de Kürtçe konuştuğu gerekçesiyle geçmişte kendisi hakkında açılan üç ayrı soruşturmanın, diplomatik dokunulmazlığı nedeniyle iptal edildiğini hatırlattı.
Uca bianet'e, "Türkiye'de görüş belirten herkese dava açıldığı görüntüsünden rahatsız" olduğunu söyledi.
Lagendijk'ın soruşturmaya konu olan beyanına katılmadığını söyleyen Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Brüksel Temsilcisi Dr. Bahadır Kaleağası ise, gösterilecek tepkinin de demokratik ortamla sınırlı kalması gerektiğini düşüncesinde.
Uca da, Kaleağası da Lagendijk'a karşı açılan soruşturmaya benzer bir olaya daha önce hiç rastlamadıklarını belirterek, bunun Türkiye aleyhinde yaratacağı sonuçlar konusunda da uyardılar.
Lagendijk'e 301 ve 288'den soruşturma
Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı, Lagendijk hakkında, "Askeri aşağılama" ve "adil yargılamayı etkilemeye çalışma" iddiasıyla soruşturma başlattı. Soruşturma çerçevesinde Hukukçular Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Av. Kemal Kerinçsiz, bugün (Çarşamba) Beyoğlu Adliyesi'nde ifade verdi. Lagendijk'in ifadesinin alınması amacıyla talimat yazısı yazılması bekleniyor.
Lagendijk, 19 Aralık'ta İstanbul'da yaptığı açıklamalarda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Güneydoğu Anadolu'daki operasyonları konusunda eleştirel değerlendirmelerde bulunmuştu.
Prof. Tarhanlı, Avrupa Parlamentosu milletvekili Uca, TÜSİAD Temsilcisi Kaleağası, Lagendijk'e açılan soruşturmayı kendi açılarından bianet için değerlendirdiler.
Tarhanlı : Şikayetler hak ve özgürlükleri sınırlandırıyor
Hukukçular Birliği adlı derneğin yasal şikayetlerinin hak ve özgürlükleri sınırlandırmayı amaçladığı gözleminden hareket eden Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Tarhanlı, Türkiye'nin uluslararası antlaşmalardan doğan bir yükümlülüğünün de, bu tür girişimlerle hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasına izin vermemek olduğunu bildirdi.
Üniversitesinin İnsan Hakları Araştırma Merkezi Başkanlığı'nı da yürüten Prof. Tarhanlı, "Karşı karşıya kaldığımız hukuki sorun, hakkın kötüye kullanılması ve hakların insan hakları hukukunda belirlenen sınırlandırma ölçütlerinden daha geniş bir biçimde sınırlandırılmasına kapı açılmasıdır" diyerek bu sınırlamanın hukuken kabul edilemez olduğunu açıkladı.
Hukukta hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının mümkün olduğunu ancak insan hakları hukuku bağlamında sınırlandırılma ölçütleri bulunduğunu hatırlatan Prof. Tarhanlı, hakkın kötüye kullanılmasının önlenmesinin de uluslar arası sözleşmelerle düzenlendiğini söyledi. Bunlar: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 17. maddesi, Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi'nin 30. maddesi ve Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 5. maddesi.
"TCK uygulaması, uluslararası hukukla çelişir"
"'Hiçbir devlet, topluluk veya kişi, bu belgelerde tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesini veya bu belgelerde öngörüldüğünden daha geniş ölçüde sınırlandırılmasını veya sınırlandırmaya yönelik bir girişimi, bir faaliyeti ya da eylemi meşru kılamaz veya buna hak sağlar biçiminde yorumlayamaz' şeklindeki düzenlemeler hakların kötüye kullanımının önüne geçilmesini amaçlar" diyor Prof. Tarhanlı.
"Hukukçular Birliği adındaki derneğin girişimlerinin amacıysa hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması."
Tarhanlı uyarıyor: "TCK'nın birtakım hükümlerinin ilk kez bu tür vakalarda uygulanmaya başlanması söz konusu olduğu için, bu tür girişimlerin de sözünü ettiğimiz ve Türkiye'nin yükümlülüğü bulunduğu bu hukuki standartlardan farklı yorumlanması düşünülemez."
Tarhanlı, Ceza Kanunu'nun ilgili hükümlerinin bu suç duyuruları çerçevesinde uygulanmasının Türkiye'nin uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükleriyle de çelişebileceğine dikkat çekiyor: "Bu sınırlandırma girişimleri, o uluslararası belgelerdeki sınırlandırma ölçütlerine ters, bunlardan daha dar ve hatta kısıtlayıcı bir nitelik gösteriyor."
Uca : 'Herkese dava açılıyor' görüntüsü oluşuyor
1999'dan bu yana Avrupa parlamentosu (AP) üyesi olan Feleknas Uca ise, ilk kez Avrupalı bir parlamento üyesine karşı soruşturma açıldığını duyduğunu ifade ederek, "Bana göre bu büyük ayıp. Ceza Kanunu'ndaki ilgili maddeler de değiştirilmelidir" dedi.
Lagendijk'a bir konuşması dolayısıyla soruşturma açılmasının Brüksel'deki etkilerinin Noel tatili nedeniyle henüz pek hissedilmediğini, ama gelecek günlerde artarak hissedileceği öngörüsünde bulunan Uca, "Önce gazeteci Hrant Dink, sonra yazar Orhan Pamuk, şimdi Lagendijk... Ardından sıra bana ve Türkiye'de yaşayan herkese gelebilir" dedi.
Uca, bu tür davaların Avrupa kamuoyunda bırakacağı etkiden de rahatsız: "Türkiye'de herkese dava açıldığı yönünde bir görüntü oluşuyor".
Geçmişte Kurtalan, Adıyaman ve Ankara'da Kürtçe yaptığı konuşmalardan hakkında soruşturmalar açıldığını hazırlatan Uca, diplomatik dokunulmazlığı nedeniyle işlemlerin iptal edildiğini söyledi.
Kaleağası: Tepki demokratik ortamla sınırlı olmalı
TÜSİAD Brüksel temsilcisi Bahadır Kaleağası ise, Lagendijk'in sözlerine katılmıyor ama ona verilecek tepkinin de "demokratik ortam"la sınırlı kalması gerektiğini hatırlatıyor.
Kaleağası Lagendijk'ın "aktif bir Türkiye dostu" olduğunu anımsatıyor: "Lagendijk kendi ülkesini olduğu gibi zaman zaman Türkiye'yi de eleştiriyor."
"Lagendijk'in yanlış bir şey söylediğini düşünüyorum. Fakat Lagendijk, Avrupa'daki Türkiye karşıtı lobilerine karşı da sert eleştirilerde bulunuyor. Türkiye'ye yönelik arada hatalı eleştirileri oluyor. Bu da bunlardan biri. Lagendijk'a bilgi vererek, tartışarak daha iyi analiz etmesini sağlamak gerekir."
Kaleağası da, Lagendijk'a yönelik soruşturmaya benzer bir olaya daha önce hiç rastlamadığını ve bu soruşturmanın Avrupa'da Türkiye aleyhine çalışan lobileri sevindirdiği görüşünde.
Henüz ortada bir karar olmadığını ve bu konudaki sürecin büyük önem taşıdığını söyleyen Kaleağası, "Bu tip olaylar olabilir. Önemli olan yargısal ve demokratik reformlara devam etmek ve uluslararası ilişkilerde siyasal iletişim sistemini geliştirmek gerek" diyor. (EÖ/EK)