Değişikleri yorumlayan Avukat Filiz Kerestecioğlu, değişiklik önerisiyle esas olarak üç yenilik olacağına dikkat çekti, bunları şöyle sıraladı:
* Boşanma veya ayrılıktan sonra da şiddete uğrayan kadının ya da çocukların korunması.
* Kararın icrasından harç alınmaması kuralı.
* Şiddet uygulayanın sağlık kuruluşlarına yönlendirilmesi.
Neler değişecek?
Kerestecioğlu tasarının öngördüğü bazı değişiklikleri de şöyle özetledi:
* Boşanma ya da ayrılık dolayısıyla ayrı yaşayan bireyler de aile içi şiddete maruz kalabildiğinden yasanın kapsamına alındı.
* "Kusurlu eş" anlayışından "kusurlu eş veya diğer aile bireyleri" anlayışına geçildi. Eşin yanı sıra çocuklara ve ailede yaşayan diğer bireylere yönelik şiddet de, çocukların uygulayacağı şiddetle birlikte yasa kapsamına alındı.
* Şiddet mağduru eş, şiddet nedeniyle evden ayrılsa ve boşanma davası açsa da, yasanın getirdiği haklardan yararlanacak. Kadının/erkeğin çocuklarıyla sığındığı ya da taşındığı eve yönelik şiddet cezalandırılacak. Ayrılan eşin işyeri de tacize karşı korunacak.
* Şiddet uygulayan kişi mahkeme kararıyla sağlık kuruluşuna muayeneye gönderilecek.
* Eğer şiddeti uygulayan eş veya diğer aile bireyi, aynı zamanda ailenin geçimini sağlıyorsa, hakim talep edilmese bile tedbir nafakasına karar verebilecek.
* Mahkeme kararlarının ilgililere tebliğiyle infaz ve icraya konulabilmesi için harç alınmaması kuralı getiriliyor. Böylece parasız şiddet mağdurunun harç parası bulamadığı için haklarını alamaması olasılığı ortadan kaldırılacak.
"Aslında değişen bir şey yok"
Kanunun yürürlüğe girdiği 1998'den bu yana varolan tedbirlerin alınmasında güçlük çekildiğini belirten Kerestecioğlu, "yasada bugün gündeme getirilen değişiklikler, bence çok önemli ve ciddi dönüşümler getirmiyor" dedi.
Kusurlu eş ifadesinin değiştirilmesini örnek gösteren Kerestecioğlu, "kusurlu eş" ifadesinin teknik bir hata olduğunu söyledi, maddenin devamında gelen "eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını bildirmesi" bölümünün, konunun yalnızca "kusurlu eş"le sınırlı olmadığını ve diğer aile bireylerini kapsadığını da gösterdiğini vurguladı.
Kerestecioğlu, düzenlemeyle en fazla "yanlış yorum ve fiziki çatı algısının ortadan kalkacağını" kaydetti.
"Ayrı yaşayan bireylerin kapsama alınması gerekliydi"
Düzenlemeler içinde, en önemli değişikliğin, "boşanma ya da ayrılık dolayısıyla ayrı yaşayan bireylerin" de kanun kapsamına alınması olduğunu söyleyen Kerestecioğlu, "Çünkü çoğu zaman boşanmadan sonra dahi kadınlar eski eşleri tarafından şiddete maruz kalabiliyorlar. Bunun önlenmesi açısından bu değişiklik önem taşıyor. Yine, ayrılan eşin işyerinin de şiddete karşı korunması aynı öneme sahip" dedi.
"Hakimlerin özen göstermesi daha önemli"
Tasarıda yenilik olarak sunulan bir diğer konunun da "şiddet uygulayan kişinin mahkeme kararıyla sağlık kuruluşlarına yönlendirilmesi" olduğuna işaret eden Kerestecioğlu, bu noktada da göz önünde tutulması gereken şeyin "şiddet uygulayanın gerçekten bu konuda bir işbirliği içinde olup olmayacağı konusu" olduğunu açıkladı.
Uygulamanın göstermelik bir uygulama olarak kalabileceğine işaret eden Kerestecioğlu, "Bu konuda daha önce deneylerini aktaran yurtdışı rehabilitasyon merkezlerinin aktarmaları, genelde bir işbirliği olmazsa bu uygulamanın sonuç vermediği yönünde" dedi.
Kerestecioğlu, çözüm önerileri olarak şunları sıraladı:
* Emniyet, sağlık, yargı gibi disiplinler arası .) işbirliğinin, uygulamadaki farklı yorumların giderilmesi.
* Hakimlerin Acil önlemlerin alınmasına gereken özeni göstermesi.
* Sığınakların açılmasına öncelik verilmesi.
Ayrıca, 4 Temmuz 2006 tarihli genelgede yazılanların hayata geçirilmesi konusunda takipçi olmak gerektiğini vurgulayan Kerestecioğlu, "Yasa maddelerindeki a ya da b fıkralarında ufak tefek değişiklikler yapmak bütün bunları değiştirmeye yetmiyor. Uygulamak isteyen uygulamacılar, zaten eski haliyle de yasayı gayet güzel ve hukuka uygun olarak yorumlayarak yaşam hakkını koruyabiliyorlar" dedi. (AÖ/TK)