2005 Temmuz'unda çıkan Engelliler Kanunu'yla parası olan veya olmayan, sosyal haklardan yararlanan veya yararlanamayan herkes, bütün engelliler eğitim hakkı kazanmıştı. Şimdi yasada yapılmak istenen değişiklikle, Maliye Bakanlığı bu hakların tamamı engellilerden geri almaya çalışıyor. Komisyon görüşmelerinde Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'la tartışan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin görme engelli milletvekili Lokman Ayva'nın da tepkisini çeken yeni kanunu Türkiye Sakatlar Derneği (TSD) Genel Başkanı Şükrü Boyraz'la konuştuk.
Son aylarda, özel eğitime gereksinim duyan engelli çocuklara yardım konusunda bir tartışma yaşanıyor...
5378 sayılı Yasa, hiçbir gerekçeyle engellilerin eğitim almasının engellenemeyeceğini hüküm altına almıştır. Aynı yasada engelli çocuklara, gençlere ve yetişkinlere, özel durumları ve farklılıkları dikkate alınarak, bütünleştirilmiş ortamlarda ve engelli olmayanlarla eşit olanak sağlanır demektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı ne altyapı olarak ne de kadro olarak yasanın emrettiği görevi yapmaktan uzaktır. Bu nedenle vermesi gereken eğitimi verememekte ve sağlaması gereken olanağı sağlayamamaktadır. Bunun yerine, engellilerin durumlarına uygun özel eğitimleri alması için maddi yardım yapılması ve özel eğitim kurumlarına yönlendirilmesi tercih edilmiştir. Yine altyapısı hazırlanmadan, başlatılan bu uygulama sosyal başka sorunların da etkisiyle çeşitli olumsuzluklara neden olmuştur.
Büyük çoğunluğu yoksul olan engelli aileleri, yapılan yardımları eğitim yerine aile bütçesine katkı olarak görmekte, ciddi biçimde denetlenmeyen ve hızla çoğalan özel eğitim kurumlarından bazıları da bu durumu kârlı bir iş haline getirmektedir.
Basına yansıtıldığı kadarıyla büyük bir yolsuzluk ortaya çıkarılmış, bu işte kim haklı anlamak güç!
Eğitim yardımı konusu ilk kez geçtiğimiz yılın sonlarında gündeme getirildi. Bakanlık bir yazı ile özel eğitim yardımının kesileceğini, bir hafta içinde MEB okullarında eğitimin sürdürüleceğini açıkladı. Üç yılda okulların girişlerini engellilere uygun hale getiremeyen ve kadrosu olmayan Bakanlığın bir hafta içinde özel eğitimi vermesi mümkün değildi. Eğitim desteği kesilince engelliler özel eğitim olanağından da yararlanamayacaktı. Buna karşı 3 Aralık’ta, engelli aileleriyle birlikte tepki gösterdik, alanlara çıktık. Bakanlık uygulamayı durdurdu.
Bir süre sonra Bakanlığın yaptığı bir araştırmada çeşitli illerdeki kimi özel eğitim kurumlarında yolsuzluklar, suiistimaller tespit edildiği ortaya çıktı. Okullara gelmeyen öğrenciler adına para tahsil edildiğinin belirlendiği ileri sürüldü. İlginç olan, bunların birçoğunun sahiplerinin doğrudan veya dolaylı biçimde bakanlık çalışanları olmalarıydı. Bunun üzeri hızla kapatıldı.
Birkaç ay sonra Maliye tarafından basına yeni bir yolsuzluk dosyası sunuldu. Engelliler üzerinden soygun yapıldığı söylendi. Yapılan denetimlerden edinilen kimi duyumlara göre, özel eğitim kurumları arasında ayrım yapıldığı ve hükümete yakın kuruluşların ayakta kalması, diğerlerinin ise tasfiye edilmesi üzerine kurgulanmış bir mali operasyon düzenlendi. Bu iddialar doğru ise yolsuzluk iddiasıyla, bir başka yolsuzluk gündeme gelmektedir. Kamu zoruyla, piyasa siyasi ve ideolojik olarak yeniden düzenlenmektedir. Hassas bir konuda, ithamda bulunulan kurum ve kuruluşların kendilerini savunmalarına bile fırsat verilmedi.
Özel eğitim kurumları kendi içlerinde örgütlendiler ama kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla içlerindeki yanlışlıklarla mücadele etmediler. Şimdi birkaç örnekten yola çıkılarak bugün için 190 binin üzerinde engellinin eğitim hakkı kısıtlanıyor.
Ardından bir bakıldı, her zaman yapıldığı gibi ilgisiz bir yasa taslağı içine engellilerin eğitim sürelerini kısıtlayan bir düzenleme karşımıza çıkarıldı.
Çözüm noktasında yaklaşımınız nedir?
Eğitimi maliyet hesabıyla ölçen bir zihniyet, aslında engellinin eğitime ne ihtiyacı var, gereksiz para harcamayalım noktasına bile gelebiliyor. Her alanda olduğu gibi halkın temel gereksinimlerine ayrılan payları sürekli azaltan bir politika izleniyor.
Yolsuzlukları, suiistimalleri hakları ortadan kaldırarak önleyemezsiniz. Eğitim her vatandaşımızın Anayasa ile teminat altına alınmış temel bir hakkıdır. Engellilerin eğitim sürelerini yasa ile sınırlayamazsınız. Hükümet, yasanın kendilerine verdiği görevi yerine getirmeli ve Maliyenin faiz dışı fazlayı artıracağım diye halka sunulan hizmetlerden kesintiye gitme anlayışına dur demelidir.
Bizim tek amacımız, engellilerin kendilerine en uygun eğitimi almalarıdır. Gerektiğinde tek başlarına bile kalsalar yaşamlarını sürdürebilecekleri düzeye getirilmeleridir.(HE/EÜ)