"Eğer farz içinde farzı sorarsan,
Yine farz içinde farzdır musahip,
Dört kapıdan kırk makamdan ararsan,
Yine farz içinde farzdır musahip.
Musahipsiz kişi ceme gelir mi,
Ettiği niyazlar kabul olur mu,
Muhammed-Ali'den derman bulur mu,
Yine farz içinde farzdır musahip..."
Dayanışmanın Alevi toplumundaki en önemli köşe taşı olan "musahipliği" bu dizlerle anlatıyor Pir Sultan Abdal...
Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu’nun ortak yayını “Memleket Manzaraları: Bir Dayanışma Arkeolojisi” genişletilmiş baskısından dayanışma öyküleriyle devam ediyoruz.
Dün yayınladığımız "Bir dayanışma pratiği: Karagözyan Ermeni Yetimhanesi"nin ardından bugün de bir dayanışma pratiği olarak Alevi toplumunda musahipliği paylaşıyoruz.
Yol Kardeşliği'ni (Musahipliği) Avukat İbrahim Karslı kaleme alıyor. Karslı, "musahipliğin Alevi toplumunda dayanışmayı sağlayan en önemli olgu" olduğunu, göçlerle zayıflasa da hala ayakta kaldığını vurguluyor.
Karslı'nın anlatımıyla musahiplik:
"Alevi toplumunda musahiplik, sözlü gelenekte gelişip tanımlanan kuralları ve belirlenen yaptırım gücü sayesinde kurumsallaşmış bir yapı arz ediyor. Toplum içinde sosyal yapıyı düzenleyen ve yazılı kurallara dayanmasa da yaptırım gücü yüksek olan “musahiplik”, kişinin içinde bulunduğu topluma kabulü noktasında oldukça önemli bir fonksiyon üstleniyor.
Musahiplik günümüzde modernleşme ve şehirleşmenin etkisiyle esas konumundan uzaklaşmış olsa da Anadolu’daki bütün Alevi grupların hem toplumsal hayatı hem de inanç hayatı açısından çok önemli fonksiyonları üstlenen bir kurum olmuştur.
"Malı mala, canı cana katmak"
Musahiplik, musahiplerinden birbirlerinden sorumlu olmasını ve “yol”dan çıkmaya engel olmak için birbirini sürekli izlemede ve kontrol altında tutmayı gerektirir. Musahip seçimi yalnızca bir kere yapılabilir. Aynı zamanda sosyal ekonomik, kültürel yapıyı da etkiler.
Alevi inanç sisteminin temel kurumlarından biri olan musahiplik, sözcük itibariyle dünya ve ahret (yol) kardeşliği anlamına gelir. Musahipliğin başka bir adı da “ahret kardeşliği”dir. Alevi inancında bu “malı mala, canı cana katmak” olarak açıklanır.
Burada malı mala katmakla anlatılmak istenen musahiplerin tasada kıvançta, varlıkta yoklukta, sağlıkta hastalıkta birbirlerine destek çıkmaları gerekliliğidir. Musahiplerin tasada kıvançta, varlıkta yoklukta, sağlıkta hastalıkta birbirlerine arka çıkmaları gerekir. Birbirlerine öz kardeşten daha yakın olmaları, birbirlerini desteklemeleri esastır.
"Kardeşlik andı bozulmaz"
Biri zorda kaldığında, diğeri hemen yardımına koşar. Bunu severek, inanca ve töreye dayanan bir görev olarak yerine getirir. Musahiplik, Alevi inancı ve yolu içerisinde ergin ve evli dört bireyin birbirlerini uzun süre tanıma ve musahip olarak birbirlerini kabulleriyle başlar. Musahip adayları “yol kardeşi” olmaya karar verdiklerinde önce ailelerinin ve eşlerinin rızalarını almak zorundadırlar.
Kendilerine düşünmeleri için üç kere süre verilir. Ardından bağlı bulunduğu pirin veya mürşidin bilgisi dahilinde yine musahiplik canların bulunduğu cemde ikrar ve kurban da olan bir mesirimle musahiplik tesis edilir. Bu duadan sonra musahiplere bir yıl sınama süresi verilir. Bu süre içinde canlar anlaşamayacak olursa musahip olmaktan vazgeçerler ama kardeşlik andı bozulmaz.
"Musahip bir kez seçilir"
Alevi inancına göre her Alevi’nin bir musahibi, bir rehberi, bir piri, bir de mürşidi olması gerekir; bu üst statüyü temsil eden kişiler olmadığı sürece Alevilik erkânı gerçekleşmiş sayılmaz.
Musahiplik için birbirini seçen ailelerin kan bağı olmaması ve aralarında çok yaş farkı bulunmaması gerekir. Ekonomik olarak birbirlerine yakın durumdaki insanların musahip olması önemlidir.
Hayatta bir kez musahip seçilebilir. Musahiplerde yârin yanağından gayrı her şeyi paylaşmak esastır. Musahipler birbirlerinin hatalarından sorumlu olurlar.
"Birlik cemi veya görgü cemi isimli cem toplantılarında iki aile bir araya getirilir, musahiplik için birbirlerine ikrar (gönül) verirler; ölmeden evvel dünyada, öldükten sonra ahrette tören ile kardeş olurlar. Kurbanlar kesilir dualar okunur.
"Musahip çocukları birbiriyle evlenemezler"
Bu süreçten sonra, kuzenler dahi birbirleriyle evlenebilirken, musahip çocukları birbirleriyle evlenemezler. Birbirlerinin çocuklarını kendi çocuğu gibi sevmek ve sahiplenmek durumundadırlar.
Sosyal hayatta musahibi olmayan Alevi’nin ceme alınmadığı bilinmektedir. İki ekmeği olanın diğerine vermek zorunda olduğu bir gönüllü dayanışmadır.
"Öz kardeşlerden ötede tutulur"
Musahipler öz kardeşlerinden ötede tuttukları musahiplerinin toplum değerleri dışına çıkması durumunda birbirlerine tembih etmekle mükelleftirler. Bu durum sosyal barışı sağlamakta, suç oranını azaltmaktadır.
Musahiplik kuralını çiğneyen kişi Alevilikteki en ağır yaptırımla karşılaşır ve düşkün ilan edilir. Bu durumda toplumdan dışlanır. Alevi kültüründe ekonomisi bozulan aileye ilk destek musahibinden gelir. Böylece kurum, sosyal adaleti de sağlar. Kardeşi olmayan kişinin kardeş edinmesi bağları kuvvetlendirir.
“Dayanışmayı sağlayan en önemli olgu”
Alevi teolojisinde dayanışmayı sağlayan en önemli olgudur musahiplik. İki insanın ve eşlerinin kıyamete kadar sürüp giden kardeşliğidir. Ölüm, dargınlık ya da ayrılık gibi nedenlerle bu ant bozulursa da bir daha tekrarlanmaz. Günümüzde göç olgusuyla birlikte zayıflamış olmakla birlikte musahiplik kurumu halen ayaktadır, Aleviler bu kurumu yaşatmak için çaba gösterirler.
Kurumun yaşatılması günümüzde dayanışmanın halen mümkün olabileceğinin örneğini teşkil eder. Bugün halen zor duruma düşen yol kardeşine kucak açan çokça Alevi aile vardır.
"Gönül bağına dayalı akrabalık"
Alevilikte kurumsallaşmış olan ve “musahiplik” gönül bağına dayalı akrabalık, kan bağıyla kurulmuş akrabalık dışında eşine az rastlanan bir istisna teşkil eder.
Bu akrabalık modeli günümüzde kapitalizme teslim edilmiş ekonomik sistemde kardeş aile şeklinde formüle edilebilir. Zor koşullarda yaşayan toplumlar, gönül kardeşliği kurumunu bir dayanışma biçimi olarak kabul edebilirler."
18 dayanışma öyküsüKitapta farklı bölge ve kültürlerden 18 dayanışma öyküsü anlatılıyor. Kitabın editörlüğünü Ulaş Bayraktar yapıyor. Kitapta, Aysun Avcı (Acıdan Bal Çıkarmak), Bilgehan Od (Terekeme İmecesi Moğdamlık), Dilvin Yılmaz (Her Derde Deva: Dayanışma), Emel Türker (Bir Umut: Dayanışma) Erdost Onur Berktaş (Avanos Okutma ve Kalkındırma Derneği), Ersan Arsen Hubeseryan (Bir Dayanışma Pratiği: Karagözyan Ermeni Yetimhanesi), Hakan Altınay (Dayanışmanın Sandıklı Hali) İbrahim Karslı (Yol Kardeşliği -Musahiplik ),İpek Aslan (Hatay'da Ziyaretler), Murat Pehlivanoğlu (Sofralı Gelmek), Nihat Çam (Agonya'da Düğün Cemiyetleri), Okan Işık (Samsun'un Vezirköprü İlçesinde Görülen Birliktelik Yemekleri), Püren Mutlutürk Meral (Kurtlarla Açılan Dayanışma), Raif Bozdemir (Kerpiç Evlerdeki Büyük Emek), Remziye Yeşilyaprak (Boş Tabaklar), Şeyma Karasu (Mevsim Kapatmak), Afette Dayanışma Tuğrul Paşaoğlu ile Röportaj Derya Kap ve Volkan Gültekin (Ekmeği Taştan, Dayanışmayı Ekmekten Çıkarmak) dayanışma öyküleriyle kitapta yer alıyor. |
(RT)