Yarım asır sonra Türkiye'de İstanbullu bir Rum'un yazdığı ilk Rumca roman yayımlandı.
İstanbullu Rum Hristos Anagnostopulos'un "Anavoles Ke Katifori" (Sürüncemeler-Yokuş Aşağı Gözü Kapalı) kitabı 50 yıl aradan sonra Türkiye'de Rumca edebiyatın yeniden başlaması için bir ilk adım.
"Sürüncemeler", 1964'te Yunanistan uyrukluların İstanbul'dan sınır dışı edilmesi nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda kalan Dimitris Galinos'un Atina ve Berlin'de geçen yaşamını konu alıyor. Kitap, '64 kuşağı olarak tanımlanan İstanbullu Rumların 90'lara kadar yaşadığı sendrom ve çelişkileri anlatıyor.
Türkiye'de yaklaşık 50 yıl önce kesintiye uğramış Rumca yayıncılık "İstos" yayınevi ile kısa bir süre önce yeninden başlamıştı. Bu kitap da yayınevinin Türkçe, Türkçe-Rumca kitap serisine sadece Rumca yazılmış ilk kitap olarak girdi.
Yunanistan Başkonsolosu Nikos Matthioudakis'un davetiyle kitap Kültür Merkezi Sismanoglio Megaro'da tanıtıldı.
Kitabın yazarı Hristos Anagnostopulos, 1941 İstanbul Kadıköy doğumlu esasen Modalı. İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nden mezun olduktan ve askerliğini bitirdikten sonra Almanya'ya gitmek zorunda kalıyor.
Ve tam 35 yıl sonra İstanbul'a dönüş kararı aldı; 2003'ten beri Ortadoks Patrikhanesi basın sorumlusu.
bianet'e konuşan Anagnostopulos, romandaki hikayelerin çıkış noktası olan kendi "gidiş"ini anlattı.
"Birdenbire sevdiğin bir yerin, seni istemediğini anlıyorsun"
Siz de 65'te memleketi terk etmek zorunda kalanlardansınız; kitap kendi hikayenizden mi başlıyor?
Gençliğim Moda'da geçmişti; çok severdik orayı. Moda'da Rum Kültür Derneği vardı; orada toplanırdık. 18 yaşımdan, 1964 Kıbrıs meselesine kadar çok güzel zamanlarımız oldu. 65'de üniversiteyi bitirip askere gittim; Kırklareli'nde yedek subaydım. Ama sürekli İstanbul'a gidip gelirdim. Her gelişimde İstanbul'daki Rum arkadaşlarımdan bir kısmı yoktu. Bunların bir kısmı ya Yunan vatandaşıydı ve gitmeye mecburdu, çünkü ikamet izni yoktu. Bir kısmı da artık kendini gitmek zorunda hissediyordu. Askerliğin sonuna doğru arkadaşlarımın; yani genç Rum cemaatinin üçte biri kalmıştı.
Bu gidiş, gelişler bana "arkadaşların gidiyor, yalnız kalıyorsun; senin geleceğin var mı, yok mu?" diye sorduruyordu. Askerlikte de bir Musevi, bir Kürt bir de ben üç arkadaştık. Musevinin aklı fikri Fransa'ya gitmekti. Kürdün aklı fikri neresi olursa olsun Türkiye'den gitmekti. Ben ne yapacağımı bilmiyordum. Zaten son ana kadar da gideceğimi tasarlamıyordum. İşte o buhranlı zamanlarda bunları romanda yazmayı düşünüyordum.
İşte dörtlemenin birinci romanında Rum gençliğinin buhranı ve arkadaşlıkların sona ermesi anlatılıyor. İkinci romanda da benimle beraber üniversiteyi bitirmiş herhangi bir Rum lisesinde tayin bekleyen öğretmenlerin bir türlü tayin alamaması ya da gerekçe gösterilmeden vazifesine son verilmiş; daha doğrusu hayatlarına son verilmiş öğretmenlerin hikayesini yazdım.
Sadece üçüncüsü basılan "Çekinceler"de artık Atina'ya göçmüş ve 50'li yaşlarına gelmiş bu kuşağın yaşamını anlatıyorum. Bir sonraki nesil kendini oralı hissediyor ancak bizden gidenler vatansız kalmaya mahkumdu; onlar bir vatan bulamamıştı. Ve birdenbire sevdiğin bir yerin, seni sevmediğini, istemediğini farkına varıyorsun. Ne yaparsın? Ya şiir yazarsın, ya roman.
Peki dönme kararını nasıl aldınız?
Almanya'da ilaç firmasında çalışıyordum; emekli olunca artık 60 yaşımı da doldurmuştum. İstanbul'da Rum cemaati için "bir şey yapabilir miyim" diye patriğe mektup yazdım. O da "basın sorumlusu lazım ama papaz olması şartı var" dedi. Küçüklüğümden beri kilise ile münasebetim hep vardı; dedem amcalarım papazdı. Taksim'deki kilisede 61'imde çıraklık yaparak papaz oldum (gülüyor); hala da basın sorumlusuyum. (NV)
Hristos Anagnostopulos, "Anavoles Ke Katifori, 288 sayfa, İstos yayınevi.