Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi ve Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Zafer Üskül, Tayyip Erdoğan'ın dün Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) yönetim kurulundaki suçlaması sırasında andığı Anayasa'nın 138. maddesinin tek tek kişiler kadar hükümet yetkililerini de kapsadığını vurguladı: "Tek kişilerin yargıyı etkileme olanakları yok denecek sınırlardadır. Yargıyı asıl etkileyebilecek organlar yasama ve yürütmedir, en başta da yürütme organıdır."
Bianet'in sorularını yanıtlayan Üskül: "Özellikle Türkiye gibi yargı bağımsızlığının tam olarak güvence altına alınmadığı kimi ülkelerde yürütme organının yargı organını etkileme olasılığı çok yüksektir" dedi.
Başbakan istedi; Başsavcılık harekete geçti
Dün TOBB'daki konuşmasında TÜSİAD'ın ekonomi dışında birçok konuda açıklama yaptığını hatırlatan Başbakan, TÜSİAD'ın yanı sıra, ana muhalefet partisinin de "aynı suçu işlediği"ni ileri sürerek "Bunun hakkında devreye girilmesi gerekir" demişti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu, bugün Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın yargılanmasına ilişkin yapılan tüm açıklamalar hakkında "yargı görevi yapanı etkileme" suçundan inceleme başlatıldığını bildirdi.
Aşkın hakkında bugüne kadar YÖK Başkanı Erdoğan Teziç ve TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Mustafa Koç da açıklamalar yapmıştı.
138. Madde ne diyor?
Başbakanın "anayasal suç" oluştuğuna gerekçe olarak başvurduğu Anayasanın, "Mahkemelerin bağımsızlığı" başlıklı 138. maddesi şöyle:
"Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
"Başbakan suçluyor ama Anayasayı değiştirmiyor"
Prof. Zafer Üskül aslında yargının bugünkü işleyişinin Anayasa güvencesinde olması gereken yargı bağımsızlığını zedeleyen başlıca etmen olduğunu vurguluyor.
"Türkiye'de tüm yargıç ve savcıların özlük dosyalarının Adalet Bakanlığı'nda bulunması ve tüm özlük işlerinin Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nce hazırlanması yargıç ve savcılar üzerinde başlı başına bir baskı oluşturur."
Üskül, mahkemeler üzerindeki baskıyı kaldırmanın yolunun Anayasa değişikliğinden ve yargıç teminatından geçtiğini söylüyor: " Başbakan ve onun partisi mahkemelerin baskı altında kalmasını istemiyorsa, Mecliste sahip olduğu çoğunlulukla hemen yargıç teminatı konusunda eksiklikleri giderecek, Anayasa değişikliğini gerçekleştirmelidir. Sorun esas olarak buradadır."
"Bu değişikliği gerçekleştirme niyetini taşımayan Başbakanın bazı kişileri, yargıyı etki altına alma çabasına girmekle suçlaması bir çelişki oluşturmaktadır" diyor Üskül.
Hükümet de yargıyı etkiliyor mu?
Erdoğan dün TÜSİAD'a "yargıyı etkileme" suçlamasını yöneltirken derneğin Yüksek İstişare Konseyi üyesi Mustafa Koç'un şu sözlerini gerekçe göstermişti: "Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'a reva görülen muameleyi ve uzun gözaltı süresini tasvip etmek mümkün değildir."
Ancak hükümet üyelerinin uluslar arası tartışmalara yol açan bir dizi mahkeme kararı ve yargılama süreci konusunda yaptıkları esasa ilişkin açıklamalar karşısında Koç'un değerlendirmesinin usulle sınırlı kaldığı görülüyor.
Gül'den "etkiler" !
Örneğin 30 Kasım'da Financial Times gazetesine demeç veren Dışişleri Bakanı Abdullah Gül henüz mahkeme karşısına çıkmamış olan Orhan Pamuk için "hapse girmeyeceğinden eminim" diye konuşmuştu.
Aynı demecinde reformların Türk yargı sistemi tarafından özümsenmesinin zaman alacağını belirten Gül, "Türkiye'de yargı sisteminin tutucu, savcıların ise daha tutucu" olduğuna dikkat çekmişti.
Gül 23 Kasım'da AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn'in "Türkiye'deki ifade özgürlüğü kısıtlamaları alışkanlık' haline geldi" sözlerine verdiği yanıtta da" yeni TCK ortadadır. Savcıların bazı yazarlarla ilgili açtığı dosyalara bakarsak, bunlarla ilgili daha önce de dosyalar açılmıştır. Mahkemeler bunlara takipsizlik kararı vermiştir" demişti.
Çiçek'ten telkinler!
Adalet Bakanı Cemil çiçek, 24 Mayıs'taki TBMM birleşiminde Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılması planlanan Osmanlı Ermenileri Konferansıyla ilgili şu konuşmayı yapmıştı : "Hükümet olarak bir yetkimiz olsaydı gereğini yapardık. Keşke, Adalet Bakanı olarak dava açma yetkimi devretmeseydim. Şimdi, YÖK ne yapacak onu merak ediyorum, şimdi, Boğaziçi Üniversitesi ne yapacak onu merak ediyorum; ben de merak ediyorum, biz de merak ediyoruz, milletimiz de merak ediyor. Bu ciddiyetsizlik, bu sorumsuzluk, bu millete küfretme, bu milletin nüfus cüzdanını taşıyanların bu milletin aleyhine propaganda yapma, ihanet etme dönemini artık kapatmamız lazım. Çünkü, milletin vicdanı rahatsız oluyor."
Konuşmadan bir gün sonra Üniversite Rektörlüğü, konferansı erteleme kararı almıştı.
Erdoğan'dan İdare Mahkemesi kararına sert eleştiri
Ertelenen Konferansın Eylül sonunda yeniden düzenlenmesinin Bölge İdare Mahkemesi kararıyla durdurulması üzerine Başbakan Tayyip Erdoğan şu tepkiyi göstermişti: "Konuyla ilgili verilmiş olan kararı ben Tayyip Erdoğan olarak asla tasvip etmiyorum ve buna inanmıyorum. Tasvip etmem de mümkün değil. Çünkü ben, özgürlüklerin en geniş anlamda yaşandığı bir Türkiye'de yaşamak istiyorum.
"Şu anda müzakeresi yapılan, bugün tartışması yapılan Ermeni konusunda da yargı makamının, buraya katılacak konuşmacıların bana göre kariyerini tartışma hakkının olmadığını ilan etmek istiyorum. Böyle bir hak kendisinde yok. 'Bunun sponsoru kimdir, parası nereden geliyor', bunu da araştırma hakkı kendine ait değildir."
Konferans bir gün sonra bir önceki toplantının ertelenmesine yol açan Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in "başka bir üniversitede yapılabilir" tavsiyesiyle Bilgi Üniversitesi'nde gerçekleştirilmişti.(EÖ/EK)