Cumartesi Anneleri/İnsanları, Galatasaray Meydanı’ndaki 608. Buluşmalarında 12 Eylül döneminde kaybedilen Hayrettin Eren’in akıbetini sordu.
“608 haftadır Galatasaray’dayız çünkü Türkiye’de yargıyı ‘adalet’ ve ‘özgürlük’ aracı olmaktan çıkartıp, belli bir ideolojinin taşıyıcısı yapan hükümetler, hukuku ve adaleti bu topraklarda hükümsüz bıraktı ve bırakmaya devam ediyor” diyen Cumartesi Anneleri/İnsanları, 14 yıldır hükümetin bu hak ihlalleri geleneğini devam ettirdiğini dile getirdi.
İşlenen insanlık suçlarının cezasız bırakıldığı, kentlerin bombalandığı, medyaya baskılarla halkın haber alma özgürlüğünün engellendiği söylenirken, son olarak OHAL kapsamında hak örgütlerinin kapatıldığı ve siyasetçilerin tutuklandığı vurgulandı.
Hayrettin Eren nasıl kaybedildi?
Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın basın açıklamasında, 36 yıl önce kaybedilen Hayrettin Eren’le ilgili şu ifadelere yer verildi:
“26 yaşındaki Hayrettin Eren 12 Eylül askeri darbesinin hemen ardından, 21 Kasım 1980’de ev kiralamak isteyen arkadaşına eşlik etmek üzere, babasına ait otomobille yola çıktı. Buluşma yeri olan Saraçhane Haşim İşcan Geçidi’ne geldiğinde arkadaşı ile birlikte gözaltına alınarak Karagümrük Karakolu’na götürüldü.
“Olaydan haberdar olan Elmas Eren, Karagümrük Karakolu’na gitti. Gözaltı kayıt defterinde oğlunun adını gördü. Karakoldakiler Hayrettin'i aynı operasyonda gözaltına alınan 8 kişi ile birlikte Gayrettepe'deki Siyasi Şube'ye gönderdiklerini söylediler.
“Anne Elmas Eren Gayrettepe’ye koştu. Hayrettin’in gözaltına alınırken kullandığı babasına ait 34 F 6798 plakalı otomobil Siyasi Şube’nin bahçesindeydi ama ona ‘Gözaltında böyle biri yok’ denildi.
“Oysa Hayrettin Eren, Siyasi Şube’nin alt katındaki hücredeydi. Başında Fikret Işınkaraları'n olduğu işkence timine ifade vermeyi reddediyor, sorulan soruları cevaplamıyordu. Annesi şubenin kapısında beklerken o içeride yoğun işkence görüyordu.
“Aynı operasyonda gözaltına alınan kişiler mahkemeye çıkarıldıklarında yanlarında Hayrettin yoktu. ‘Hayrettin Eren de bizimle birlikte gözaltındaydı’ diyerek ifade verdiler. Suç duyurusunda bulundular ama mahkeme gereğini yapmadı. Eren ailesi, Hayrettin ile birlikte gözaltına alınan ve şubede birlikte sorgulanan tanıklarla birlikte suç duyurusunda bulundu. Etkin bir soruşturma yürütülmedi.
“Milli Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, tüm resmi makamlara başvuran aile ‘Hayrettin Eren isimli şahıs gözaltına alınmamıştır. Hâlâ aranıyor’ cevabı ile karşılaştı. Hayrettin’in akıbetini açığa çıkarma görevini yerine getirmeyen devlet, Eren ailesinin evine Hayrettin için seçmen kağıdı, askerlik celbi göndermeye devam etti.
“Eren Ailesi'nin ve İHD'nin sürdürdüğü hukuk mücadelesine rağmen 36 yıldır hukuk işletilmedi; ‘takipsizlik’ ve ‘zamanaşımı’ kararlarıyla hukuka aykırı bir şekilde kapatılmak istenen dosya 2014 yılında Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.”
Hayrettin Eren’in “12 Eylül’ün işkence merkezi olan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’de kaybedildiğini” ifade eden Cumartesi Anneleri, sorumluların dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı, Siyasi Şube Müdürü Tayyar Sever, Siyasi Şube Müdür Yardımcısı Mehmet Ağar ve Hayrettin Eren'e işkence yapan timin şefi Fikret Işınkaralar olduğunu söyledi.
Açıklama “Ama biz kaç yıl geçerse geçsin Hayrettin Eren için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! Kaç yıl geçerse geçsin Hayrettin’i ve 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilenleri unutmayacağız” ifadeleriyle sonlandı. (ÇT)