Haberin İngilizcesi için tıklayın
Yavuz Baki, 5 yıl önce Cumartesi Anneleri/İnsanları eylemine katıldı, ardından da İstiklal Caddesinde “yakalandı”. Çünkü boynunda sarı-kırmızı-yeşil renklerinde bir kolye vardı.
Hakkında, Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 7/2 maddesi uyarınca “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla dava açıldı. Yerel mahkemede “ortada bir suç olmadığı” gerekçesiyle beraat etti ancak savcılığın itirazı sonucu dosyanın taşındığı istinaf mahkemesinde 10 ay hapis cezasına mahkum edildi.
Avukatı Efkan Bolaç aracılığıyla dosyayı Yargıtay’a taşıdı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi cezayı bozdu. Bozma kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bu konudaki kriterleri emsal gösterildi.
Yargıtay’dan “ifade özgürlüğü” değerlendirmesi
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin ilamında, TMK’nın 7/2. maddesinde, 11 Nisan 2013’te yapılan değişikliğin, AİHM’in bu konudaki kriterine uygun hale getirilerek son halini aldığı belirtildi:
“Maddede 11.04.2013 tarih ve 6459 sayılı Kanunla suçun unsurları açısından en ciddi değişikliğe gidilmiştir. Buna göre ancak; ‘Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapma’ durumunda fiil suç teşkil edecektir.”
Kararda ayrıca “ifade özgürlüğü” vurgusu yapıldı:
“Nihayet 17.10.2019 tarih, 7188 sayılı Kanunun 13. maddesi ile de 7. maddenin 2. fıkrasının son cümlesinden önce gelmek üzere “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.” cümlesi eklenmiştir. Görüldüğü gibi, safahatta yapılan her değişikliğin ifade ve basın özgürlüğü lehine geliştiği çok açıktır.”
“Yerinde olmayan gerekçe ile mahkumiyet”
Yargıtay, Türk Dil Kurumu’ndan da “propaganda” maddesini karara ekleyerek, Yavuz Baki’nin hapisle cezalandırılmasının kanunsuz olduğunu yazdı:
“Sanığın iddianameye konu kolyeyi takmak şeklindeki eyleminin, …doğrudan terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek nitelikte olmadığından unsurları itibariyle oluşmayan müsnet suçtan beraatine karar vermek gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile mahkumiyet hükmü kurulması, kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebepten dolayı hükmün CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca bozulmasına…”
Ne olmuştu?
Yavuz Baki, 18 Şubat 2017’de, Galatasaray Lisesi önündeki Cumartesi Anneleri/İnsanları eylemine katıldı.
İddianameye göre, Baki’nin eyleme, “YPG Terör Örgütü amblemli kolyeyi takarak katıldığı kolluk kuvvetlerince tespit edildi”.
“Kolye ele geçirildi”
Baki bu eylemin ardından, önce F Oturması sonra da TV10'un kapatılmasını protesto eden eyleme katıldı. Bu eylem bitince de polislerce durdurularak üstü arandı ve iddianamede “kolyenin ele geçirildiği” bilgisi yer aldı. İfadesi alınıp serbest bırakıldı ancak hakkında TMK’nın 7/2. maddesi uyarınca dava açıldı.
Baki savunmasında, “Temmuz 2016’da söz konusu kolyeyi aldım. Ben sürekli aksesuar kullanırım. Şu an huzurda görüldüğü gibi üzerimde çok sayıda kolumda boynumda aksesuar vardır. Kaldı ki ben o kolyeyi açıkta satılan normal satış yapan vergi levhası olan yerden aldım. Eğer suçsa önce satışı engellenmelidir. Benim herhangi bir terör örgütü ile bağlantım yoktur. Suçlamayı kabul etmiyorum” dedi.
Mahkeme: Suçun unsurları oluşmadı
Davanın görüldüğü İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi 16 Kasım 2017’de karar verdi, Baki’nin beraatına hükmetti. Kararda, “atılı suçun yasal unsurlarını oluşturmadığından; sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmadığına kanaat getirildiği” ifade edildi:
“Sanığa ait olan kolye, 18.02.2017 tarihli olay tutanağı ve soruşturma dosyası içerisinde mevcut görsel bir bütün olarak değerlendirildiğinde; YPG terör örgütünün veya liderinin adı geçmediği gibi, soruşturma dosyasında mevcut kolyenin takılması tek başına YPG terör örgütünün öğreti, düşünce veya inancını başkalarına tanıtma, benimsetme ya da yayma amacıyla yapıldığı, terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru göstermek veya bu yöntemleri övmek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik ettiği yolunda bir sonuç çıkarılmasının mümkün olmadığına kanaat getirilmiştir.”
Ancak savcılık beraat kararına itiraz etti, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (istinaf) de Baki’yi suçlu buldu ve 10 ay hapsine hükmetti. Avukat Bolaç, kararı temyiz etti, dosya Yargıtay 3. Ceza Dairesine taşındı. Yargıtay bozma kararını 13 Ekim 2022’de açıkladı. (AS)