Gazeteci Ece Sevim Öztürk’e Twitter hesabından yazdıkları nedeniyle “örgüt üyeliği” suçlamasıyla verilen 3 yıl 1 ay 1 günlük hapis cezası, Yargıtayca bozuldu.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bozma ilamında, “yüksek de olsa bir olasılığa dayalı olarak sanıkların cezalandırılmasının ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaştırmayacağını” yazdı.
“Sosyal medya paylaşımları delil sayıldı”
Kararda, gazeteci Öztürk, “Muhalif kimliği ile bilinen” diye tanımlandı:
“Muhalif kimliği ile bilinen sanık Ece Sevim Öztürk’ün çekmiş olduğu belgesel, yapmış olduğu sosyal medya paylaşımları ve katıldığı televizyon programlarındaki açıklamalarıyla darbe yargılamalarını itibarsızlaştırmaya, kalkışmayı meşru, darbecileri haklı göstermeye çalıştığı gerekçeleriyle FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım ettiği kabul edilerek hakkında cezalandırılmasına yönelik hüküm kurulmuşsa da…”
“Kuşkuya yer verilmeyecek şekilde ispat edilmeli”
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, cezalandırmanın temel koşulunun, suçun kuşkuya yer verilmeyecek şekilde ispatının gerektiğini belirtti:
“Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Ceza Dairelerinin yerleşik uygulamalarına göre, ceza hukukunun genel prensiplerinden olan şüpheden sanık yargılanır ilkesi uyarınca bir suçtan cezalandırılmanın temel koşulunun, suçun kuşkuya yer verilmeyecek şekilde ispat edilmesine bağlı olduğunu, kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddiaların sanıkların aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı…”
“Kanıtların bir kısmı gözardı edilemez”
Yargıtay’ın kararında ayrıca, “kesin ve açık bir ispat” vurgusu yapıldı:
“Ceza mahkumiyetinin yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanması ve bu ispatın hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olması gerektiği, yüksek de olsa bir olasılığa dayalı olarak sanıkların cezalandırılmasının ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaştırmayacağı,
“Ceza yargılamasında mahkumiyetin büyük veya küçük olasılığa değil her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmasının şart olduğu, adli hataların önüne geçebilmenin başka bir yolu olmadığı da nazara alınarak…”
“Eylemleri, gazetecilik faaliyeti kapsamında”
Kararda, Öztürk’ün eylemlerinin gazetecilik faaliyeti olduğu da ifade edildi:
“Sanığın silahlı terör örgütüne yardım etmek kastıyla hareket ettiğine dair, her türlü şüpheden uzak somut delile dayanmayan gazetecilik faaliyeti kapsamında kalan eylemlerinden dolayı mahkumiyet hükmü kurulamayacağı gözetilmeksizin, beraatı yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması kanuna aykırı, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebeplerden dolayı hükmün bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.”
Hükümde “sanığın kastı” dikkate alınmıştı
Gazeteci Ece Sevim Öztürk, sosyal medya hesabından 15 Temmuz darbe girişimine dair yaptığı paylaşımlar nedeniyle İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı.
Mahkeme, 11 Aralık 2018’de kararını açıkladı: “Sanık Ece Sevim Öztürk'ün üzerine atılı bulunan FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Bilerek ve İsteyerek Yardım Etme suçundan sübut bulan eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 314/3 ve 220/7 maddeleri delaletiyle eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 314/2 maddesi gereğince, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlenmesindeki özellikler, sanığın kastı dikkate alınarak…”
Suçlama: “Algı oluşturmak”
Mahkeme kararında, paylaşımları “gerçek dışı” olarak yorumlamıştı:
“Sanığın içerik olarak gerçek dışı bilgiler olduğunu bilmesine rağmen Twitter hesabından yayınlamış ‘Deniz Kuvvetlerinin en karanlık günü : 15 Temmuz’ başlıklı belgeseli ile örgüt için sağladığı fayda, sanığın aynı şekilde Twitter sosyal medya hesabından atmış olduğu Tweet’ler ile özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra FETÖ'nün sosyal medya üzerinden başlatmış olduğu kontrollü darbe, hayali darbe, darbe tiyatrosu algısı oluşturma amacına hizmet eden paylaşımlar olması bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın örgüte sağladığı fayda, sanığın gazeteci olması sebebiyle sosyal medya hesabından yapmış olduğu paylaşım içerikleri ile örgüt adına toplumda oluşturacağı algının boyutu, suçun işlenmesindeki özellikler, sanığın sosyal medya hesabından yapmış olduğu paylaşımların sayısı, böylelikle değerlendirilen sanığın kastının yoğunluğu dikkate alınarak…”
Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi de onayınca Öztürk’ün avukatı Efkan Bolaç dosyayı Yargıtay’a taşımıştı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi 18 Ekim 2022’de cezanın bozulmasına hükmetti. (AS)