Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu aleyhine açtığı üç hakaret davasında da “siyasilerin eleştiriye açık olması gerektiği” mesajıyla reddetti. Daire kararında, “Eleştiri olmadan demokratik bir toplumdan söz edilemez” denildi.
Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı olduğu dönemde, Kılıçdaroğlu’nun TBMM Grup Toplantısı’nda sarf ettiği “...Bu stratejik derinlik midir, yoksa stratejik körlük müdür? Böyle bir anlamsız dengenin içine Türkiye’yi sokan bir süreci bizim başımıza bela eden, çapsızlığı dünyada bilinen bir dışişleri bakanıyla yola çıkılırsa Türkiye’nin geldiği nokta budur. Bunun için engin bilgiye gerek yok. Bunu yapmak için ileri derecede geri zekalı olmak lazım” sözlerini yargıya taşımıştı.
"Siyasal eleştirilere katlanma yükümlülüğü var"
Yüksek yargı, Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz 2012 tarihinde Milliyet gazetesine yaptığı ziyarette söylediği sözlerle, 16 Ekim 2012’deki grup konuşmasında söylediği “Suriye ile Libya arasındaki farkı bir ortaokul mezunu size anlatır. Normal bir gazete okuruna sorsanız o da farkı size söyler. Bu farkı kavramayacak kadar çapsız olan bir kişi var, o da Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve adı Ahmet Davutoğlu” sözleri tazminata değer bulmadı.
Yargıtay, üç ayrı dosyada Kılıçdaroğlu hakkında tazminat cezasına hükmeden Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Kılıçdaroğlu’nun avukatınca temyiz edilen kararlarını bozmuş oldu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) daha önce Sözleşmenin 10. Maddesi kapsamında sadece zararsız ve ilgiye değmez görüşleri değil şok eden, rahatsız eden, şaşırtan görüşleri güvence altına alan kararlar benimsediğine de işaret eden Yargıtay, kararında şu tespit var:
“Davaya konu konuşmada, hükümet ve davacı bakan tarafından yürütülen dış politika ve dış politikadaki başarısız sonuçlar eleştirilmektedir.Dış politika konuları ulusal konular olup muhalefet tarafının siyasal denetimine tabidir. Bu nedenle davacının bu denli siyasal eleştirilere katlanma yükümlülüğü bulunmaktadır. Tarafların siyasi kimlikleri de göz önünde bulundurulduğunda, konuşma bütünü itibari ile sert siyasi eleştiri mahiyetindedir…”.
Tuşalp’a dava yok
Eylül ayında İstanbul Savcılığı da, 13 Mayıs 2014’te soL gazetesinde çıkan “Yasin ile Reza” yazısı nedeniyle Suudi yatırımcı Yasin El Kadı’ya hakaretten soruşturma geçiren gazeteci Erbil Tuşalp’a dava açmaya gerek görmemişti.
Savcılık, El Kadı ve Reza Zarrap’ın ortak paydasının “kara para” olduğunu savunan Tuşalp ile ilgili kararında, “eleştirinin doğası gereği sert ve haşin olmasının beklenmesi gerektiğine” işaret etti.
Hakaret değil, kaba eleştiri
Temmuz ayında da İstanbul Anadolu Sulh Ceza Mahkemesi’nin “Tayyip’in göt korkusu başa bela” sözlerini kaba eleştiri saydığı kararı kamuoyuna yansımıştı. Mahkeme, Facebook’taki bu sözlerinden Erdoğan’a hakaretten yargılanan KKT hakkında beraat kararı vermişti. (EÖ)