Yargıtay'dan dönen Hrant Dink davası: "Ali Öz ve Metin Yıldız’ın baskısıyla yalan ifade verdim"

Yargıtay’ın bozma kararı sonrası Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin yargılanan 7’si tutuklu 15 kamu görevlisinin davası Salı ve Çarşamba günü yapılan iki duruşmayla devam etti.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde duruşmalarda sanıklar 31 Mayıs’taki celsede savcının verdiği esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaptı.

Duruşmalarda Cumhurbaşkanlığı avukatı Timuçin Üzel de hazır bulundu. Cumhurbaşkanlığı avukatı Üzel ise mütalaaya kısmen katıldıklarını belirterek, tüm sanıkların "Anayasayı ihlal" suçundan cezalandırılmasını istedi.

Dink ailesinin avukatlarından Havva Hülya Deveci, cinayette sorumluluğu olan bazı kamu görevlilerinin yargılanmadığını, bazılarının ise cezalandırılmadığını belirterek, mahkemeden bu kişiler hakkında "Anayasayı ihlal" suçundan suç duyurusunda bulunmasını talep etti.

Deveci mahkemeye verdiği talep dilekçesinde "Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler, Reşat Altay, Engin Dinç, Ercan Demir, Muhittin Zenit, Sabri Uzun ile  Hacı Ömer Ünalır haklarında mahkemeniz tarafından  TCK'nın 309. maddesinden (Anayasayı ihlal) suç duyurusunda bulunulmasına, Volkan Şahin'in de TCK'nın 83. Maddesinden (Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi) cezalandırılmasına karar verilmesini talep ederiz"  dedi.

Deveci ayrıca "Metin Yıldız, Hüseyin Yılmaz, Ergün Yorulmaz, Ünsal Gürel, Cevat Eser hakkında aynı maddeden verilen beraat kararı 'yasal olarak' kesinleştiği için her ne kadar talepte bulunulmasa da aynı suç kapsamında sorumlu oldukları düşünülmektedir" ifadelerini kullandı.

Şahin yalan ifade vermiş

Esas hakkındaki mütalaaya karşı ilk olarak söz alan sanıklardan Trabzon Jandarma İstihbarat Şube'de görevli Uzman Çavuş Veysal Şahin, Dink cinayetinden 6 ay önce öğrendiği bilgileri üst amirlerine bildirdiğini, onların cinayetin önlenmesi adına tedbir almadığını öne sürdü.

"Komutanlarımız Albay Ali Öz ve Yüzbaşı Metin Yıldız’ın baskısıyla ve talimatıyla müfettişlere ben de diğer arkadaşlar gibi yalan ifade verdim" dedi.

Cinayeti planlayan, azmettiren ve gerçekleştiren sanıkları tanımadığını iddia eden Şahin, "Bir uzman çavuş olarak tanımadığım bu sanıklarla müşterek hareket etmem ve onları yönlendirmem söz konusu değildir. Cinayetin hiçbir aşamasında en ufak bir ilgim ve dahlim olmadığı açıktır. Tahliyemi ve beraatimi talep ederim." dedi.

"Olay artık kendi içine sığmaz hale geldi"

Sanıklardan Hasan Durmuşoğlu da savunmasında, Dink cinayetinde ihmalen ve kasten sorumluluğu bulunmadığını, sanıklarla irtibatı olmadığını ileri sürdü. Durmuşoğlu, tahliyesini ve beraatini talep etti.

Tutuklu sanıklardan Okan Şimşek ise, "Olay artık kendi içine sığmaz hale gelmiştir, 2008'den beri yargılanıyorum. Mahkemelere doğru şekilde çıktım, Veysal Şahin ile doğruları anlattık ama bize itibar edilmedi. Yüzbaşı Metin Yıldız benim kendisine verdiğim Yasin Hayal tarafından Hrant Dink’in öldürüleceği bilgisini asayiş toplantısında aktardı. Komutan albay Ali Öz bunu sonra görüşürüz diye konuyu kapattı. Cinayet hazırlığı ile ilgili Temmuz 2006’da aldığımız tüm bilgiyi şube müdürümüz Metin Yıldız’a ve istihbarat şube müdürü Hüseyin Yılmaz’a aktardık. Konuyla ilgili tedbir almak üstlerimizin göreviydi. Daha sonra Metin Yıldız’a konuyu hatırlatıp ne yapılacağını iki kez sordum. Cinayetin önlenmesine ilişkin sorumluluk benim değil. Hiçbir şey yapmayan ve aldığımız istihbaratı cinayetten bir gün sonra alınmış gibi rapor yazdıran şube müdürüm Metin Yıldız bu davadan beraat etti" ifadelerini kullandı.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu 7 sanığın bu hallerinin devamına karar verdi.

Avukatlarının mazeret sunması nedeniyle dinlenilemeyen 2 sanığın savunmalarının bir sonraki celse alınmasına hükmeden heyet, duruşmayı 11 Ekim'e erteledi.

(HA)