* Fotoğraf: AA arşiv
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Emekli amirallerin bildirisine dair açıklama yapan Yargıtay, “Anayasal ve yasal yetkiye dayanmayan ve milletin iradesini hedef alan hiçbir güç ve oluşum kabul edilemez” dedi.
Yargıtay Başkanlığı, bildiri yayınlanmasının ardından operasyona maruz kalan emekli amirallerin bildirisine arşı bu sabah yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, “Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu, bütün erklerin yetki ve güçlerini Anayasa ve yasalardan aldığı” vurgulandı.
Demokratik hukuk düzeninin korunmasının yargı kurumlarının en temel görevi olduğu hatırlatılan açıklama şöyle:
“Anayasal ve yasal yetkiye dayanmayan ve milletin iradesini hedef alan hiçbir güç ve oluşum kabul edilemez. Geçmişte yaşanılanlar göstermiştir ki darbe, muhtıra ve vesayet hevesi olanlar, milletimizin engin feraseti ve eşsiz kahramanlığı ile bertaraf edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin güvenliğine, anayasal ve demokratik düzen ile bireysel hak ve özgürlüklere yönelik her türlü müdahaleye karşı yargı yetkisini Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız şekilde kullanan yargı kurumları, yasalar çerçevesinde gereğini takdir ve ifa edecektir.”
Ne olmuştu?
Bildiri, Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili sözleri ve Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı’nın takke ve cübbe giydiği bir fotoğrafının basına yansımasına ardından 4 Nisan’da yayınlandı. Bildiriyle ilgili iktidar “darbe/muhtıra” yorumu yaparken, bazı muhalefet partileri buna karşı çıktı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bu sabah emekli amirallerin bildirisine karşı başlattığı soruşturma kapsamında 10 şüphelinin gözaltına alındığını, 4 şüpheliye 3 gün içinde Emniyet'e müracaat etmeleri için tebligat yapıldığını açıkladı.
Geçen hafta da 126 emekli diplomatın bir araya gelerek yayınladığı açıklamada “Marmara Denizi üzerindeki mutlak egemenliğinin kaybedilmesine yol açar. Kanal İstanbul'dan vazgeçilmelidir” deniyordu.
Emekli 103 amiralin imzasının olduğu bildiri şöyle:
“Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir.
“Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.
“Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur.”
TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.” (AS)