Atama işleminin duyurulduğu haberde kişilik haklarına saldırı yapıldığını öne süren hâkim ve avukatların yerel mahkemede lehlerine sonuçlanan davayı bozan Yargıtay 4. Dairesi'nin "oybirliğiyle" aldığı kararda, "basın özgürlüğü" ve "kamu yararı" kavramlarına vurgu yaptı.
Basın özgürlüğü güvencesi
Gazeteye göre, Yargıtay kararında, "O davada yargılanan polisleri savunan avukatların, Ceza ve Tutukevleri İzleme Kurulu'na seçilmesinin uygun olmadığı gündeme getirilen yayında, somut olayla denklik taşıyan bir düşünce açıklaması yapılmıştır" görüşlerine yer verildi.
23 Kasım 2001 tarihinde, gazetemizde Serdar Kızık imzasıyla yayımlanan haberde, Mehmet Yılmaz'ın, sonradan çocuklara işkence yapmaktan mahkûm olan polisleri bu davada savunan avukatları, Cezaevleri İzleme Kurulu'na atadığı duyurulmuştu.
"Bir garip seçim" başlığı altında yer alan haberde kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu öne süre avukatlar Uz ve Moralıoğlu, Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde; Hâkim Yılmaz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat davası açmıştı.
Mahkemelerin bu istemleri "kısmen" kabul etmesinin ardından itirazı görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını, temyiz yolu açık olmak üzere bozdu.
Basın özgürlüğünün, Anayasanın 28. maddesi ve Basın Yasası'nın ilk maddesiyle güvence altına alındığı kaydedilen gerekçeli kararda, basının yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık oluşturan eyleminin, genel olaylardaki hukuka aykırı eylemlerden farklılık taşıdığı dile getirildi.
Çatışan iki değerde üstün tutulması gerekenin "kamu yararı" olduğu vurgulanan kararda, "O anda ve görünürde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır" ifadesi yer aldı.
Polislerin parantez içinde "işkenceci" olarak nitelenmesinin dikkat çektiği kararda, "Manisalı Gençler Davası olarak bilinen kamu davasında işkence yapan (işkenceci) polisleri savunan davacı avukatların Manisa Adalet Komisyonu tarafından Manisa Ceza ve İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulu'na seçildikleri haber konusu yapılmıştır" denilerek şu görüşlere yer verildi:
"Sözü edilen işkence davası, kamuoyuna mal olmuş, hakkında birçok haber yapılmış ve tartışmalara konu olmuş bir davadır. Başka kişiler de bulunmasına ve bir zorunluluk olmamasına karşın o davada yargılanan polisleri savunan avukatların, Ceza ve Tutukevleri İzleme Kurulu'na seçilmelerinin uygun olmadığı, dava konusu yayında gündeme getirilmektedir.
Yayında somut olayla denklik taşıyan bir düşünce açıklaması yapılmıştır. Ana konusu Adalet Komisyonu'nun yaptığı seçim hakkında kamuoyunu bilgilendirmek olan haberde, seçilen kişilerin işkence yapmakla suçlanan polislerin avukatı olduklarının yazılması, komisyonun yaptığı seçimin değerlendirilmesine yardımcı olmak amacıyla ve ana konuyla bağlantılı olarak yazılmış gerçek bir olgudur."
Yargıtay, Mehmet Yılmaz'ın yerel mahkemede kazandığı davayı da aynı gerekçelerle oybirliğiyle bozdu. (EÖ/EÜ)