Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Cumhuriyet gazetesinin eski çalışanları Musa Kart, Güray Öz, M. Kemal Güngör, Hakan Kara ve Önder Çelik hakkındaki “cezalarının infazının durdurulması ve salıverilmeleri” yönündeki bozma kararının gerekçesini tamamladı.
“Örgüte yardım” suçlamasıyla 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası alan diğer sanık Yusuf Emre İper hakkında sirayet şartları oluşmadığı ifade edilen gerekçede, Ahmet Kemal Aydoğdu'ya “örgüt üyeliği” suçlamasıyla verilen 10 yıl hapis cezasının onandığı; bozma kararının istinafta hükmü bozulan sanıklar, Bülent Utku ve Ahmet Kadri Gürsel'e ise sirayet ettirilmesi gerektiği bildirildi.
Gerekçeli kararda, “örgüte yardım” suçunun oluşabilmesi için, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmiş olmasının gerektiği ancak buna rağmen suç vasfında yanılgıya düşülerek sanıkların eylemlerinin "terör örgütüne yardım" olarak değerlendirildiği ve bunun kanuna aykırı olduğu, hükmün bu nedenle bozulmasına karar verildiği aktarıldı.
Basın ve soruşturmacı gazeteciliğin, hükümetin siyasi kararlarını, eylemlerini ve ihmallerini sıkı bir denetime tabi tutarak, vatandaşların karar alma sürecine katılmasını kolaylaştırarak demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesini güvence altına aldığı ifade edildi.
Basının, halkın siyasal liderlerin düşünceleri ve tavırları hakkında bir görüş edinilmesi ve oluşturulabilmesi için en uygun yollardan biri olduğuna dikkat çekildi.
“Örgüte yardım suçunda genel kast yeterli değil”
Yardım fiilinin, örgütün suç işlemek amacıyla kurulduğunun bilinerek gerçekleştirilmiş olması gerektiği vurgulanan gerekçede, "bilerek" ibaresinin doğrudan kastı ifade ettiği aktarıldı.
Gerekçede, doğrudan örgüte değil de örgüt mensuplarına yardım edilmesi halinde, yardım edilen kişilerin suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt mensubu olduklarının da bilinmesi gerektiği kaydedildi.
"Örgüte yardım suçunda manevi unsurun oluşması için genel kast yeterli değildir. Özel kast (saik) ile işlenen bir suçtur" tespitine yer verilen gerekçede, failin örgütün amacını gerçekleştirmesine katkı sağlamak kastı ile hareket etmesi gerektiği bildirildi.
Gerekçede, bu kastın açıkça belirlenmesinin gerekliliğine işaret edildi.
“İnternet yayınları Basın Kanunu kapsamında değil”
Basılmış eserler yoluyla işlenen suçun yayım anında oluştuğu belirtilen gerekçede, 6352 sayılı Kanunla dava açma süresinin, süreli yayınlarda 4 ay, süresiz yayınlarda ise 6 ay olarak yeniden düzenlendiği hatırlatıldı.
Bu sürelerin hak düşürücü olduğuna işaret edilirken, basın suçundan doğan davanın süresinde açıldığının kabulü için, iddianamenin mahkemeye öngörülen süre içinde sunulmuş olması gerektiği ifade edildi.
Gerekçede, Dairenin yerleşik uygulamasına göre de internet vasıtasıyla yapılan yayınların, Basın Kanunu kapsamında değerlendirilmediği aktarıldı.
“Suç ispat edilemeden mahkumiyet hükmü kurulamaz”
Sanıklar, Akın Atalay, Mehmet Murat Sabuncu, Mehmet Orhan Erinç, Aydın Engin ve Hikmet Aslan Çetinkaya hakkındaki bozma kararının gerekçesinde ise Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Ceza Dairelerinin yerleşik uygulamalarına göre, ceza hukukunun genel prensiplerinden olan "şüpheden sanık yargılanır ilkesi" uyarınca bir suçtan cezalandırılmanın temel koşulunun, suçun kuşkuya yer verilemeyeceği şekilde ispat edilmesine bağlı olduğu, kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddiaların sanıkların aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı vurgulandı.
Yine ceza mahkumiyetinin yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanması ve bu ispatın hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olması gerektiği ifade edildi.
“Tüm bu değerlendirmeler dikkate alındığında ve adli hataların önüne geçebilmenin başka bir yolu olmadığı da nazara alınarak, eser sahibi veya genel yayın yönetmeni olmayan sanıkların, silahlı terör örgütüne yardım etmek amacıyla doğrudan kastla hareket ettiklerine dair, her türlü şüpheden uzak somut delile dayanmadan mahkumiyet hükmü kurulamayacağı gözetilmeksizin, delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması kanuna aykırıdır.”
Ahmet Şık ile ilgili hükmün bozulması
Gerekçeli kararın, HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık hakkında, "örgüte yardım" suçundan verilen hükmün bozulmasına ilişkin bölümünde, sanığın eyleminin, Terörle Mücadele Kanunu 6/2 maddesinde düzenlenen, "terör örgütünün bildiri veya açıklamalarını basmak veya yayınlamak" suçunun unsurlarını oluşturacağı kaydedildi.
Gerekçede suçlama sebebi haberin, gazetenin internet sitesinde 31 Mart 2015'te saat 19.52 sıralarında yer aldığı hatırlatılsa da internet sitelerinde yayınlanan haber ve yorumlarda suç teşkil eden ifadelerin bulunması Basın Kanunu kapsamında kalmadığından, 5187 sayılı Kanun'un 26/1'inci maddesinde belirtilen süre içinde dava açılmasına yasal zorunluluk bulunmadığı ifade edildi.
Ahmet Şık'ın, sosyal medya paylaşımlarının zincirleme biçimdeki 3713 sayılı Kanunun 7/2'nci maddesinde düzenlenen “terör örgütünün propagandası” suçunu oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi gerektiği bildirildi.
Ayrıca, sanığın diğer paylaşımlarının yargılandığı mahkemesince değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği kaydedildi.
“AİHM’e göre basının rolü demokrasi için önemli”
Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesinin gerekçesinde, şunlar kaydedildi:
“Bir hakkın kullanılması hukuka uygunluk nedeni olup, sınırları içinde kullanılan basın özgürlüğü de bu haklardandır. Nitekim basın yasasında, 'Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir' şeklinde ifade edilmiştir.
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre, basının 'kamuoyunun bekçi köpeği' rolü demokrasinin siyasi işleyişi için yaşamsal önemdedir.
Süreli/süresiz yayınlar
"Muhalif kimliği ile bilinen Cumhuriyet gazetesindeki iktidara yönelik eleştiri ve yorumlarının, çoğulcu, özgürlükçü, hoşgörülü, demokratik toplumlarda, düşünceyi açıklama özgürlüğü, sadece genel kabul gören ve zararsız yahut önemsiz addedilen düşünceler yönündeki değil, aynı zamanda halkın bir kısmı tarafından benimsenmeyen kural dışı, hatta endişe verici düşünceler için de geçerlidir.
“Ancak, basında, özgürlük sınırlarını aşar biçimde, terör örgütlerinin propagandası yapılması veya örgüte ait bildirilerin yayınlanması hallerinde, ilgililer hakkında suç oluşturacağına kuşku yoktur.
“Süreli yayınlar ve süresiz yayınlar yoluyla işlenen suçlardan eser sahibi sorumludur. Süreli yayınlarda eser sahibinin belli olmaması veya yayım sırasında ceza ehliyetine sahip bulunmaması ya da yurt dışında bulunması nedeniyle Türkiye'de yargılanamaması veya verilecek cezanın eser sahibinin diğer bir suçtan dolayı kesin hükümle mahkum olduğu cezaya etki etmemesi hallerinde, sorumlu müdür ve yayın yönetmeni, genel yayın yönetmeni, editör, basın danışmanı gibi sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili sorumlu olur.
“Ayrıca, yayın sorumluları hakkında 3713 sayılı Yasa'nın 6/4. Fıkrası da göz önünde bulundurulmalıdır.”
Ne olmuştu?
Cumhuriyet Gazetesi davasında son olarak, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (istinaf), 25 Nisan 2018’de verilen mahkumiyet kararlarını onadı.
Buna göre beş yılın üzerinde hapisle cezalandırılanların dosyayı Yargıtay incelemesine giderken, beş yılın altında ceza verilen Güray Öz, Musa Kart, Hakan Kara, Önder Çelik, Kadri Gürsel, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör ve Emre İper’in cezasının infazına başlanmasına karar verildi. Gürsel’in ise tutuklu kaldığı süre cezasına sayıldı.
TIKLAYIN - İstinaf Mahkemesi, Cumhuriyet Davası Kararını Onadı
İstinafın onama kararının ardından infazın durdurulması için İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edildi ancak cezaların infazına başlandı.
TIKLAYIN - Hak Arama Özgürlüğü Ceza Sınırıyla Sınırlandırılamaz
Davada beş yıl üstü ceza alan Murat Sabuncu, Akın Atalay, Aydın Engin, Ahmet Şık, Hikmet Çetinkaya, Orhan Erinç ile ilgili de Yargıtay’a itirazda bulunuldu.
Musa Kart, Güray Öz, M.Kemal Güngör, Hakan Kara ve Önder Çelik, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin "cezalarının infazının durdurulması ve salıverilmeleri" yönündeki 12 Eylül tarihli kararı üzerine tahliye edildi. (TP)