Milliyet gazetesi muhabiri Türker Karapınar'ın haberine göre, mahkeme, hakkında yargılama kararı verilmemesini gerekçe göstererek gazete aleyhine dava açan Özkaya'yı, "Söz konusu karar, basın özgürlüğü açısından yayınların görünür gerçeğe uygun olmadığını göstermemektedir" diye yanıtladı.
Ön soruşturma
Çakıcı'nın Yargıtay'daki dosyasının geciktirilmesi için çalışmalar yapan müteahhit Hakkı Süha Şen ve MİT'çi Kaşif Kozinoğlu'yla yaptığı telefon görüşmeleri dinlemeye takılan Özkaya, Yargıtay tarihinde hakkında ilk kez ön soruşturma açılan başkan olmuştu. Ancak Yargıtay Başkanlar Kurulu, Özkaya hakkında dava ve disiplin soruşturması açılmasına yer olmadığına karar vermişti.
Skandalı kamuoyuna duyuran gazete, haberleri arasında, Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in konuyla ilgili açıklamalarına da yer vermişti. Gazete, 27 Ağustos 2004'te Sezer'in açıklamasını "Sezer'den ilk yorum" başlığıyla manşetine taşıdı ve Ok'un açıklamasını da "Yargıçlık zırh değil" yorumuyla ilk sayfadan verdi.
Gazetede aynı gün yazarlardan Mehmet Y. Yılmaz ve Hasan Pulur'un, Ok'un açıklamalarına ilişkin yorumlarıyla muhabir Gökçer Tahincioğlu'nun "Özkaya'nın yakın çevresine inceleme" başlıklı haberi de yer aldı.
Kararı gösterdi
Özkaya, söz konusu yayınlar nedeniyle Doğan Gazetecilik AŞ, Mehmet Y. Yılmaz ve Hasan Pulur, Tahincioğlu ve eski yazı işleri müdürü Eren Güvener aleyhine toplam 50 bin YTL'lik manevi tazminat davası açtı.
Özkaya dilekçesinde de Yargıtay Başkanlar Kurulu'nca başlatılan soruşturma sonucu hakkında ceza ve disiplin yönünden işlem yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiğini belirterek, yayınların haksız olduğunu iddia etti.
Basın özgürlüğü
Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi de Özkaya'nın açtığı davayı reddetti. Mahkeme gerekçeli kararında da Özkaya'nın, Başkanlar Kurulu kararını dilekçesinde göstererek manevi tazminat talebinde bulunmasına şu yanıtı verdi:
"Özkaya hakkında ceza ve disiplin yönünden işlem yapılmasına yer olmadığına karar verilmişse de bu husus basın özgürlüğü açısından yayınların görünür gerçeğe uygun olmadığını göstermemektedir.
Davamız açısından önemli olan görünür gerçeklerdir. Yasadışı yolla elde edilen telefon kayıtlarının delil olarak değerlendirilmemesi ancak ceza yargılaması açısından önem taşımakta olup basın özgürlüğü ve davacının sorumluluğu açısından neticeye etkisi yoktur.
Basının maddi anlamdaki gerçeği ve delillerin yasal yolla elde edilip edilmediğini araştırma zorunluluğu yoktur. Haberlerin tümünün basın özgürlüğü kapsamında kaleme alındığını kabul etmek gerekir."(EÖ)