Avukat Ergin Cinmen, "Yargıçların çoğu devlet söz konusu olduğunda, bireyin hak ve özgürlüklerini bir kenara itebileceklerini düşünüyorlar" diyor.
Eski Anayasa Mahkemesi'nin raportörü, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Osman Can, bugün Akşam gazetesindeki söyleşisinde, "Kemalistlerin yargıdan tasfiye olduğunu" söyledi.
Can, "Önceden Yargıtay'da Danıştay'da hep Kemalistler çoğunlukta olduğu için sadece Kemalistler geliyordu. Şimdi işler tersine döndü. Bundan sonra bir tane Kemalist dahi Anayasa Mahkemesi'ne, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) gelemez. Bu bir risk" dedi.
Bu sözlerinin, "yargı kararlarının, hakim ve savcıların ideolojilerine göre şekillendiğinin bir itirafı olup olmadığını" Avukat Cinmen'e sorduk.
Cinmen, Can'ın bu tür açıklamalar yapmasını doğru bulmadığını söyledi.
"Bir zamanlar Anayasa Mahkemesi üyesi olan bir akademisyenin bu şekilde bir açıklama yapmasını ben yadırgadım. Yargıçlar siyasi fikirlerini bir tarafa bırakarak karar vermediklerinde, yargının anlamsızlığı ortaya çıkar."
Can aynı söyleşide, "HSYK şu an ideolojik davranan, ideoloji nedeniyle yasaları bir kenara itebilen bir yapı değil" dedi.
Gerçekten öyle mi? bu sözleri önceki söyledikleriyle çelişmiyor mu?
"Hukuk mukuk dinlemem"
Cinmen, sorunların şu anki HSYK ile başlamadığının altını çizdi.
"Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) veya özel yetkili mahkemeler, aynı zamanda ihtisas mahkemeleri olduklarından hakim ve savcılar mesleki deformasyona uğruyor. Devlet yargılamanın tarafı olduğunda yargıçlar tarafsız davranamıyor."
"Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) için Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü'nden Suavi Aydın ile Mithat Sancar'ın kaleme aldığı "Biraz Adil, Biraz Değil...: Demokratikleşme Sürecinde Toplumun Yargı Algısı" başlıklı araştırma da bunu kanıtladı."
Araştırmada, hakim ve savcıların 26'sına göre "insan hakları devlet açısından tehdit oluşturabileceği" yer alıyor.
Bazı hakimlerin yorumları ise şöyle:
"Benim ülkem söz konusu olduğunda hukuk mukuk dinlemem."
"Devletim olmadıktan sonra bireysel özgürlüğüm işe yaramaz."
"(Devlet görevlisi sanığa anlayışlı davranma) Öyle bir eğilim var. Biz vatan millet sakarya diye yetiştirilmişiz."
Siyaset yargıyı kuşattı mı?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da "Dün yargının siyaseti kuşatma gayretlerine karşı çıktığımız gibi bugün de siyasetin yargıyı kuşatmasına izin vermeyeceğiz" demişti.
Cinmen, Kılıç'ın sadece bir özlemi dile getirdiğini, yargının zaten başından beri bu dertten mustarip olduğunu dile getirdi.
"Devletin çıkarları karşısında temel hak ve özgürlüklerin yok sayılması yargının her zamanki sorunuydu. Bu HYSK'da da önceki HSYK'larda da durum aynıydı."
Cinmen, 1956'da kurulan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne 1987'de dahil olan Türkiye'nin hakkında en çok ihlal kararı verilen ülke olduğunu hatırlattı.
"Türkiye'den giden 100 dosyadan 95'inde ihlal kararı veriliyor."
"Türkiye'nin en ciddi sorunu adalet"
Cinmen, "Mahkemeden adalet istemek anlamsızlaştı mı? Nasıl kurtulacağız bu sorundan?" sorumuza şu yanıtı verdi:
"Bu bir süreç meselesi. Sorun, yargıçların hukuk kültürünü yanlış şekilde özümsemelerinden kaynaklanıyor, yasalardan değil. Geleneksel ideolojide devletin en üst seviyede kabul görmesi yargıçlarca da sindirilmiş durumda. Bunun çözümü zor."
"Ciddi bir yargı problemiyle karşı karşıyayız, Türkiye'nin en ciddi sorunu adalet. Bu politikleşme ortadan kalkmadan bu sorun da çözülmez." (AS)