20 Temmuz'da başlayan adli tatil bugün itibariyle bitti. Yeni adli yıl başladı. Yargıçlar Sendikası, yeni adli yılın başlaması vesilesiyle yaptığı açıklamada, Türkiye'deki yargı sistemine yönelik eleştirilerini ve önerilerini dile getirdi. Yargı bağımsızlığına ve hukuk devleti ilkesine yönelik tehditlere değindi.
Sendika, 2017’de yapılan Anayasa değişikliği ile geçilen "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"nin, güçler ayrılığı ilkesini zedelediğini belirtti. Yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki denge mekanizmalarının yetersiz kaldığını ve bu durumun hukuk devleti ilkesine ciddi zararlar verdiğini söyledi.
Yürütme organının siyasal parti grupları aracılığıyla yasama ve yargı üzerindeki etkisini artırdığı, medya ve sivil toplumun denetleyici rolünün zayıflatıldığını aktardı.
"AYM kararlarına uyulmaması yargı bağımsızlığına tehdit"
Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanmamasının hukuk devleti açısından büyük bir kriz yarattığını belirten Yargıçlar Sendikası, bu durumun yargıya olan güveni derinden sarstığını ve yargı bağımsızlığına yönelik endişeleri artırdığını dile getirdi.
AYM kararlarının bağlayıcılığına rağmen yerel mahkemelerin kararları uygulamayı reddetmesinin, yargı bağımsızlığına ve hukukun üstünlüğüne yönelik ciddi bir tehdit olduğunu ifade etti:
Anayasa ve AİHM kararlarının görmezden gelindiği, toplumun adalet beklentisi yerine yürütmenin politik kaygılarını gidermeye yönelen kararlara kadar yargının ağır bir hukuksuzluk krizi yaşadığını ifade etmek gerekir. Bu nedenle kamuoyunun yakından takip ettiği çoğu dava ve süreç, etkili bir soruşturma ve adil bir yargılamanın yürütülmediği yönünde eleştirilere maruz kalmıştır.
"Fiyat eleştilerinin hakaret olarak değerlendirilmesi hukuki değil"
İfade özgürlüğünün de tehdit altında olduğuna dikkat çeken Yargıçlar Sendikası, yürütme organının eleştiriler karşısında hukukun sınırlarını zorlayan uygulamalar yaptığına işaret etti. Basın mensupları ve sosyal medya kullanıcılarına yönelik baskıların, ceza hukuku ilkeleriyle bağdaşmadığını belirten sendika, özellikle siyasal eleştirilere yönelik yasal düzenlemelerin ifade özgürlüğünü kısıtladığını vurguladı:
İfade özgürlüğü ve toplumun haber alma hakkı kapsamında yapılan haber ve açıklamalar nedeniyle basın mensupları ile sosyal medya kullanıcısı yurttaşın maruz kaldığı uygulama ve tedbirlerin ceza hukuku ilkeleri ile örtüşmediği ortadadır. Peynir fiyatlarını eleştiren veya sosyal medya yasağına karşı gelen yurttaşın söz ve tavrının hakaret olarak değerlendirilmesi hukuki değildir.
"Yargı toplumsal sorunlara karşı etkili bir çözüm üretemiyor"
Sendika ayrıca, toplumsal şiddetin artışı, çocuk istismarı ve kadın cinayetleri gibi toplumsal sorunlara karşı yargının etkili bir çözüm üretemediğini ve bu durumun toplumun yargıya olan güvenini sarstığını ifade etti:
Oysa toplum yıllardır, çocuk istismarları, kadın cinayetleri ve giderek artan şiddet sorununa bir çare beklediği halde çözümü hedefleyen bir irade ve bu yönde alınması gereken tedbirlere dair somut bir çalışmanın bulunmaması hukukun toplum nezdindeki saygınlık ve güvenilirliğini örselemektedir.
Yargı mensuplarının, artan iş yükü, altyapı eksiklikleri ve yargıç sayısındaki yetersizlikler gibi sorunlarla mücadele etmek zorunda kaldığını belirten sendika, yargıçların büyük bir özveriyle çalıştığını ancak mevcut koşulların yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını korumayı zorlaştırdığını söyledi.
Son olarak, Yargıçlar Sendikası, 2017 Anayasa değişikliklerinin yargı bağımsızlığına ve yurttaşların bağımsız yargı hakkına ağır hasar verdiğini belirterek, yeni bir reform ihtiyacından ziyade, mevcut anayasa ve yasa hükümlerinin erdemli bir biçimde uygulanması gerektiğini aktardı. Yargı, yasama ve yürütmenin, hukukun üstünlüğü ilkesine uygun hareket etmelerinin zorunlu olduğunu belirten sendika, toplumun adalet gereksinimine yanıt verebilecek bir yargı sistemi için tüm paydaşları sorumlu davranmaya çağırdı.
Yargıçlar Sendikası’nın açıklamasının tamamına buradan ulaşabilirsiniz
(HA)