bianet'e konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, mahkemenin gerekçeli kararıyla Şemdinli'de yaşanan olayda bir suç örgütünün varlığını kabul ettiğini söylüyor.
Kararda ne diyor?
Mahkemenin gerekçeli kararı jandarma astsubay Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in gerekçeli kararıyla benzerlik taşıyor. Sanıkların hiyerarşik bir bağ içinde çalıştıklarını belirten kararda şöyle diyor:
"Sanıkların ikisinin asker, üçüncüsünün itirafçı olması dikkate alındığında, aralarında yeterli hiyerarşik ilişki bulunduğunun kabulü gerekir. Araçlarında ele geçen belgelere göre, sanıkların eylemlerinin bununla sınırlı olmadığı, hukuk dışı keyfi eylemlerini sürdürme amacında oldukları açıktır.
Olayın arkasındaki ilişkilerin çözülmesi bölgedeki diğer kamu görevlilerini de kapsayacak ölçüde güç ve karmaşıktır. Ancak soruşturma ve kovuşturma safhasında bu kişilerin varlığı tespit edilememiş, varsa da kendilerine ulaşılamamıştır. Varsa, sanıklara yardım edenlerin yargı önüne çıkarılmaları devlet organlarının görevidir. Sanıkların çeteleşme sürecine girerek hareket ettikleri anlaşılmaktadır."
"Karar vakanın ardındaki güçleri gösteriyor"
Avukat Tanrıkulu, mahkemenin gerekçeli kararında yer alan "sanıkların çeteleşme sürecine girmesi", "ilişkilerinin güç ve karmaşık olması" gibi ifadelerin, Şemdinli vakasının ardındaki güçlere işaret ettiğini söylüyor. "Kararın gerekçesi bu nedenle anlamlıdır" diyen Tanrıkulu ekliyor: "Gerekçeli kararda devlet içindeki bir örgüte dikkat çekiyor."
Daha önce Van Cumhuriyet Başsavcısı Ferhat Sarıkaya'nın yazdığı iddianame nedeniyle görevden alındığını hatırlatan Tanrıkulu, savcının meslekten men edilmesinin ne anlama geldiğiniyse şu sözlerle özetliyor:
"Gerekçeli kararında bir suç örgütüne işaret eden Savcılığın bunu araştırması gerekir. Ama bunu yapanların ne yaşadığı belli, bunu gerçekleştirecek bir merci yok."
Davada çıkacak sonucun Şemdinli'de yaşanan olayı aydınlatacağına ilişkin bir inanç taşımadığını açıklayan Tanrıkulu, "önemli olan çetenin varlığının karara girmesiydi, o da oldu." (AÖ/KÖ)