Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından dün açıklanan Yargı Reformu Stratejisi kapsamında çocuklarla ilgili bölümleri çocuk alanında çalışan avukatlar değerlendirdi.
TIKLAYIN - 2 Perspektif, 9 Maddede "Yargı Reformu Stratejisi"
Avukat Seda Akço, Adalet Bakanlığı'nın yayınladığı Yargı Reformu Stratejisi'nde yer alan ve çocuklarla ilgili yapılacağı taahhüt edilenleri şöyle sıraladı:
• 12 – 15 yaş grubundaki çocukların işledikleri bazı suçlarda tedbir sorumluluğu
• Uzlaştıma ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi müesseselerinin güçlendirilmesi
• Kanun yolu incelemesinde öncelik
• Çocuk mahkemelerinin fiziki koşullarının iyileştirilmesi
• Koordinasyonun ve tedbirlerin güçlendirilmesi
• Çocukların cezalarının elektronik kelepçe ile evde infaz edilmesi olanağı
• Mağdur hakları yasalarının iyileştirilmesi ve mağdur hizmetlerinde taşra teşkilatının oluşturulması ve adli görüşme odalarının yaygınlaştırılması
• Çocuk infaz kurumlarında personelin eğitimi
Akço: Modelin işlemesi kapsayıcı bir çocuk koruma sistemine bağlı
Buna göre; hepsinin son derece önemli adımlar olduğunu ve bir bütün olarak uygulandığında da çocuk adalet sisteminde önemli bir iyileşmeyi sağlayabilecek hedefler konulduğunu belirtti.
Ancak öngörülen onarıcı adalet modelinin işlemesinin tamamen kapsayıcı ve etkili bir çocuk koruma sisteminin varlığını gerektirdiğinin de altını çizdi Akço.
"Sorun da tam olarak burada karşımıza çıkıyor. Bu Adalet Bakanlığı'nın yapabileceği bir şey değildir. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, yerel yönetimler tarafından sunulacak tedbir hizmetlerinin iyileştirilmesi gerekir.
"Çocuk için tedbir olanağına sahip miyiz?"
"Bu olmazsa, ilk suçta ceza verilmemesine ilişkin prensip amacına ulaşmaz. Bir suç işlediği iddiası ile mahkeme önüne getirilen çocuk hakkında ceza davası açmama hedefi çocuk adalet sisteminin temel prensipleri açısından çok önemli bir gelişme ama bu çocuk için tedbir olanağına sahip miyiz diye bakmak gerekir.
"Danışmanlık, eğitim, tedavi, aile yanında ya da kurumda koruma altına alma, gibi hizmetlere ve bu kararların yerine getirilmesinde çocuğa rehberlik edip, uygulamanın sonuçlarını izleyecek ve amacına ulaşmasını sağlamaya yönelik çalışacak gözetim elemanlarına ihtiyaç bulunmakta. Bu stratejik plana dayalı bir yasa değişikliği yapılacak ise önce hızla verilecek tedbir kararlarının bütün ülkede uygulanmasını sağlayacak hizmetlerin hayata geçirilmesi gerekir."
Çiçek: Türkiye, BM Sözleşmesinin yükümlülüklerini yerine getirmeliydi
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nden avukat Fırat Çiçek ise Yargı Reformu Stratejisi'nde "çocuk" kavramının ilk defa Anayasal koruma altına alınmasına ilişkin bir açıklamanın yer aldığını belirtti.
"Reformda çocuk haklarının Anayasa kapsamına alınması için Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin dikkate alınacağı belirtilmiş. Çocuk haklarının geniş kapsamda güvence altına alındığı BM Çocuk Hakları Sözleşmesi Türkiye'nin imzalamış olduğu bir sözleşmedir. Çocuk hakları Anayasal koruma altına alınacaksa bu, sözleşmede bulunan yükümlülükler ve sorumluluklar doğrultusunda olmalıdır."
"Anayasamızın 90. maddesi gereğince usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir." diyen avukat Çiçek, Türkiye BM Çocuk Hakları Sözleşmesini imzaladığı günden bugüne kadar sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmiş olsaydı çocuk haklarının zaten Anayasal güvence altında olacağının altını çizdi.
"Öncelikli inceleme dışında herhangi bir yenilik yok"
Reform Stratejisinin "çocuk hakları ve yargılaması" çerçevesinden incelendiğinde Yargıtay'da öncelikli inceleme dışında herhangi bir yenilik getirmediğini aktaran Çiçek şöyle devam etti:
"Kaldı ki bu tarz süre uyarıları sonuç vermiyor. Zira hedef süreye bile uyulmazken uygulamada sonuca ilişkin bir çözüm getirmeyecektir. Esasında sorun suça sürüklenen çocuk yargılamalarının fazlalığı ve çocuk tutukluluğudur. Gerek suça sürüklenen çocuk gerek mağdur çocuk açısından önleyici politikalar ihmal edilmektedir."
Söz konusu reformda çocukları suça iten sebeplerin ortadan kaldırılması yani önleyici mekanizmalardan bahsedilmediğini ifade eden Çiçek, BM Çocuk Hakları Sözleşmesini hatırlattı.
"Çocuğu suç kavramının dışında tutacak önleyici mekanizma"
"Türkiye'nin taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesinin temel ilkelerinden biri 'bir çocuğun özgürlüğünden yoksun bırakılmasının en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulması gerektiği'dir. Çocuk hakları alanında çalışan avukatlar olarak bu ilkeden yola çıkılarak alternatif çözümler üretilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
"Yani çocukların yargılanmasına ilişkin yeniliklerden ziyade çocuğu suç kavramının dışında tutacak önleyici mekanizma oluşturulmalıdır. Ve bu noktada reformda, bu önleyici mekanizmalara ilişkin düzenlemeler yer verilmesi gerekmektedir.
"Eğer çocuk yargılamasında bir reform yapılacak ise suça sürüklenen çocukların soruşturma aşamasında yetişkinlere bakan sulh ceza hakimliğinde değil de çocuk mahkemelerinde sorguları yapılmalıdır."
"Çocuk Haklarındaki ihlallerin azalması ve Çocuk Yargılamasına ilişkin aksaklıkların düzeltilmesi için yapılacak her düzenleme, reform ve müdahale Türkiye'nin taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi doğrultusunda gerçekleşmelidir."
Antakyalıoğlu: Çocuk koruma kanunu baştan hazırlanmalı
Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı (ÇAÇAv) Koordinatörü Şahin Antakyalıoğlu ise çocuk koruma kanununun başta yazılması gerektiğine ve çocukla ilgili koruyucu ve destekleyici tedbirlerin olması gerektiğine değindi.
"Ayrıca suça sürüklenen çocuklar bakımından sosyal inceleme raporlarının (SİR), çocuk adalet sistemine girer girmez alınmasını sağlamak gerekiyor. Çünkü sosyal inceleme raporu bazen aylar sonra yargılama başlayınca alınıyor. Dolayısıyla çocuğun ihtiyaçlarının tespiti noktasında problem çıkabiliyor.
Çocukların daha savcılık aşamasında ya da çocuk şube aşamasında mutlaka bir uzmanın bulundurulması ve o uzmanın çevre hakkında bilgiler yazması gerektiğine değinen Antakyalıoğlu Çocuk Koruma Kanununun yeni baştan hazırlanması gerektiğine değinerek, bu haliyle çocukları tam olarak koruyamadığının altını çizdi.
"Onarıcı adalet ilkeleri uygulanmalı"
"Çocukla ilgili koruyucu ve destekleyici tedbirler verilmeli ki çocuk tekrar suça itilmesin.
"Çocukların etiketlenmemesi, damgalanmaması onarıcı adalet ilkelerinin uygulanması dikkate alınmalı. Örneğin Ankara Adliye Sarayında bile çocukların nakledildiği koridorlar var ve bu koridorlarda çocuklar bir nevi afişe edilmiş oluyor. Başta çocuk mahkemelerinin bağımsız, çocuklara özgü bir yerde olması gerekiyor. Öte yandan çocukların naklinde hâlâ kelepçe takıldığı görüyorum. Bunlara ilişkin polis ve jandarmanın periyodik eğitimlerden geçirilmesi gerekiyor." (AÖ)