İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) 2006 Dünya Raporu'nun Türkiye bölümü, bu sözlerle başlıyor.
Örgüt, geçen yılın en önemli başarısı olarak, işkenceyle mücadelede ilerlemenin sürmesini, karakollardaki kötü muamelelerin sayısının düşmüş olmasını gösteriyor.
Rapordaki kilit saptamalardan bazıları şöyle:
* Dil özgürlüklerinin ve ifade özgürlüğünün güvence atına alınmasıyla ilgili gelişmeler çok az.
* Polis sokak gösterilerinde ölümcül düzeyde şiddet kullandı.
* PKK kaynaklı şiddet arttı; bu da gerilimi artırıp devlet kuvvetlerinin -insan hakları ihlalleri de dahil olmak üzere- ağır şiddet içeren tepkilerini kışkırttı.
Din ve ifade özgürlüğü
Rapor, Kasım 2005 itibarıyla barışçıl ifadeleriyle nedeniyle hapiste bulunan kimsenin olmadığını söylüyor. Ancak birçok kişinin konuşmaları nedeniyle saldırıya uğradığını, hapis cezasıyla tehdit edildiğini ve soruşturulduğuna dikkat çekiyor.
Rapor, yazar Cemal Tokpınar'ın yazısı nedeniyle bir yıl hapis cezası almasını ve Orhan Pamuk'a verdiği röportaj nedeniyle bir dizi dava açılmasını örnek olarak veriyor.
Rapor, dinsel nedenlerle başörtüsü takan kadınların yüksek öğrenimden, sivil hizmetlerden ve siyasi yaşamdan dışlandığına da dikkat çekiyor. Başörtüsü takan kadın avukatların mahkeme salonuna alınmamaları da, değinilen bir başka konu.
Azınlıklara saygı
Rapor, mahkemelerin ve devlet yetkililerinin dille ilgili özgürlükleri defalarca engellediğini söylüyor.
Kasım 2005 itibarıyla, hâlâ hiçbir özel yayıncının Kürtçe yayın yapmasına izin verilmediğine dikkat çeken HRW, TRT'nin Birol Topaloğlu'nun Lazca söylediği şarkıyı düzenlemelerin izin vermediği gerekçesiyle yayınlamamasını, Ankara valiliğinin Kürt-Der'in kuruluşuna onay vermemesini ve Bingöl valiliğinin İnsan Hakları Derneği Bingöl Şube Başkanı Rıdvan Kızgın'a, derneğin antetini Kürtçe olarak da kullandığı için idari ceza vermesini anımsatıyor.
Örgütlenme özgürlüğü
HRW, polisin barışçıl gösterileri dağıtmak için defalarca nedensiz yere güç kullandığını söylüyor ve örnek olarak polisin 8 Mart Uluslararası kadın Günü için toplanan göstericilere saldırmasını veriyor. Örgüt, olayın ardından Başbakan Erdoğan'ın konuyu kamuoyunun gündemine taşıdığı için basını paylamasının da altını çiziyor.
Polisin ölümcül kuvvet kullanımına örnek olarak da, kasım ayında, Şemdinli'deki bombalamanın ardından yapılan gösterilerde, polisin beş göstericiyi vurması ve öldürmesi gösteriliyor.
İşkence ve kötü muamele
Rapor, gözaltına alınanlar için sağlanan güvenceler, özellikle gözaltına alınır alınmaz avukatla görüşme hakkı sayesinde, kötü muamele şikayetlerinin azalmaya devam ettiğini belirtiyor.
Polisin yasalara ve mevzuata uyumunun güneydoğunun ücra bölgelerinde bile genellikle iyi olduğunu söyleyen HRW, yerel insan hakları heyetlerinin polis ve jandarma karakollarını önceden haber vermeksizin ziyaret edebilmelerine de dikkat çekiyor.
Ancak, HRW, Ordu'da çocukların polis merkezinde işkence görmesine dair insan hakları raporuna ve Uluslararası Zihinsel Engellilik ve Psikiyatride İnsan Hakları Kuruluşu'nun (MDRI) Türkiye'de zihinsel engellilere işkence yapıldığına dair raporlarını da özel olarak vurguluyor.
Yerinden edilmeler
Rapor, 1980'lerde ve 90'larda güvenlik kuvvetlerinin zorla yerinden ettiği yaklaşık 380 bin Kürt köylünün çoğunun hâlâ evlerine dönememiş olmasını vurguluyor.
HRW, hükümetin Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi'nin en temel altyapıyı bile sağlayamadığını, köylülerin elektriksiz, telefonsuz ve okulsuz köylere geri dönmek istemediğini söylüyor.
Raporda, yerinden edilmişlere tazminat verilmesini düzenleyen yasanın adaletsiz işlediği belirtiliyor.
HRW, geri dönüşlerin önündeki en önemli engellerden birinin, koruculuk sisteminin sürdürülmesi olduğunun altını çiziyor.
İnsan hakları savunucuları
HRW'nun dikkat çektiği bir başka konu da, insan hakları savunucularının karşı karşıya kaldığı baskılar.
Hükümetin AB sürecinde sivil toplum örgütlerinin değerini tanıdığına dair birtakım adımlar atmasına karşın, insan hakları savunucuları fiziksel şiddetle tehdit ediliyor, birçok adli soruşturmaya uğruyor. Aynı zamanda, "vatansever değil, hain" denerek gözden düşürülmeleri için de çabalanıyor.
Rapor, General Hurşit Tolon'un insan hakları savunucularını hedef alan konuşmalarını, Türk İntikam Tugayı'nın ölüm tehditlerini de anımsatıyor. (TK)