Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) görüşülmeyi bekleyen 3. Yargı Paketi ile ilgili yayımladığı basın açıklamasında "daha derin reformlar izlenmezse paket etkisiz kalır" dedi.
Açıklamada paketin basın dosyalarına "şartlı af" getirdiğine dikkat çekilirken, "Gedikleri kapatmak yeterli değildir: Toplumsal özgürlükler, ancak Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu baskıcı anlayışından arındırıldığında güvence altına alınabilir" dendi.
Basını suçlu ilan eden ve damgalayan yasaların kullanımının sınırlandırılmasının hedeflendiğine işaret eden RSF, düzenlemenin "daha anlamlı reformlar öncesi bir ilk adım" olmasını diledi; aksi taktirde etkisinin olmayacağını bildirdi.
Girişim için "Basit bir yatıştırma hamlesi mi, gerçek bir değişimin başlangıcı mı?" diye soran RSF, açıklamasında "Ankara, bundan önce birçok kez içeriden ve dışarıdan dile getirilen eleştirileri dindirmek için yüzeysel hamlelerle yetindi. Böyle devam edemez. Türkiyeli gazetecilerin durumu artık tüm dünyada iyi biliniyor ve bölgesinde model bir rol üstlenen ülkenin imajına da zarar veriyor. Bu, yetkililer için bir sınav niteliğindedir" tespitine yer verdi.
Düzenlemenin en kapsamlı yanının, 5 bin kadar olduğu tahmin edilen basın dosyalarının üç yıl süreyle askıya alınmasını ve aynı nitelikte bir suç işlenmemesi halindeyse ortadan kaldırılmasını öngörmesi olduğuna işaret eden RSF, "Sabırsızlıkla tahliyeleri bekliyoruz. Ancak yargının bazen basın suçlarını 'terörizm' olarak nitelendirmesi ve tutuklukları da keyfi şekilde uzatması nedeniyle tahliyeler yetersiz kalacaktır. Bu vakaların birçoğu düzenleme dışında bırakıldı. Haber ve yazıları nedeniyle soruşturma, dava veya mahkumiyet dosyaları askıya alınan gazeteciler, bu durumda, üç yıl süreyle seslerini çıkarmamaya itileceklerdir" dedi.
Girişimle dava açma sürelerinin de kısaltılmasının amaçlandığını da kaydeden RSF, haklarındaki suçlamaları öğrenmeden ayları da aşan süreleri cezaevinde geçirdiğini, avukatlarının da tutukluluklara itiraz edecek argümanlarının ellerinden alındığını vurgulayarak, bunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ilkelerinin açık bir ihlali olduğunu kaydetti. RSF, odatv davası sanığı 11 gazetecinin iddianamenin düzenlenmesini ve haklarındaki suçlamalarını öğrenmek için altı ay tutuklu beklemek zorunda bırakıldığını hatırlattı. Aralık sonunda tutuklanan 30 kadar gazetecinin durumu ise belirsizliğini koruyor.
Yargının hızlandırılması ve bazı basın dosyalarının askıya alınmasını da öngören yasa tasarısı geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulmuştu. Gelecek haftalarda Meclis Genel Kurulu'nun gündemine gelecek olan düzenleme geçerse, savcı ve hâkimlerin, gazetecilerin tutuklanmasına da dayanak oluşturan "kuvvetli suç şüphesi", "kaçma şüphesi", "delil karartma", "tanıklar üzerine baskı" gerekçelerini somut şekilde desteklemeleri gerekecek. (ÇT)