Fotoğraf: AA
Halkların Demokratik Partisi (HDP) TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen birinci yargı paketine ilişkin muhalefet şerhini kamuoyuyla paylaştı. HDP’nin muhalefet şerhinde “Genel Değerlendirme” bölümünde, Adalet Komisyonu’nun çalışma tarzı eleştirilerek özetle şu bilgiler aktarıldı:
"Hatiplerin sözleri sürekli kesildi"
“İlk oturum 2 Ekim Çarşamba saat 16.00’da yapıldı. Teklifin geneli hakkında görüşüleceği varsayılan toplantının sadece 3 saat sürmesinin planlandığı ifade edildi. Hatiplerin sözleri sürekli “o konunun yeri geldiğinde” görüşüleceği söylenerek kesildi. Toplantı pek çok milletvekili konuşmalarını tamamlayamadığı halde 19.55’te bitirildi.
"Müzakere kavramının içi boşaltıldı"
Toplantının ikinci oturumu 7 Ekim Pazartesi gerçekleşti. Teklifin ilk maddesi okutularak genel müzakerenin göstermelik hale getirilmesi hatta “müzakere” kavramının içinin boşaltılması söz konusu olmuştur.
Bunun da ötesinde komisyonlar tarihinde en göstermelik; komisyon, müzakere, müşavere, istişare kavramlarına en aykırı davranılan komisyon toplantısı olmuştur.
“Neyin telaşı, neyin acelesi”
Oturum başkanı hatiplere sürekli olarak “onun yeri geldiğinde konuşuruz” diyerek müdahale etmiş, yeri gelen konularda ise “onu daha önce söylemiştiniz” diyerek konuşmaları bitirme gayretine girmiştir.
Bununla da yetinmeyip madde hakkında söz isteyen milletvekillerine “diğer maddede söylersin” diyerek, neyin telaşı; acelesi ya da paniği içinde olduğu anlaşılmayan bir tablo çizmiştir.
24 saat içinde tamamlandı
Niteliksiz bir çalışma usulü ile komisyon gece 02:45 itibariyle teklif maddelerinin tamamını “görüşmüş” olarak kapanmış sadece 10 saat sonrası, yani 8 Ekim 2019 tarihi, saat 12.00 (sonradan 13.00 oldu) için muhalefet şerhi teslim süresi belirlemiştir. Bu anlamda komisyon muhalefet şerhi dâhil bütün işlerini neredeyse tam olarak 24 saat içerisinde sonlandırmıştır.
Komisyon divanının komisyon üyelerine ortak bir karar için ya da fikirlerini almak için sorduğu tek şey ise müzakerelerin ilerleyen saatleriyle gelen yorgunluğu gidermek için “dondurma mı, meyve mi” istedikleri sorusu olmuştur.
Komisyonlar maratonu olsaydı..
İşteş bir eylem alanı olması beklenen komisyonların, formalite icabı bir araya gelip konuşmacıların dinlenmediği, kısıtlandığı ya da ayıplandığı bir ortama dönüşmüş, 39 madde toplamda 24 sat içinde göstermelik olarak görüşülmüştür. Deyim yerindeyse bir “komisyonlar maratonu” söz konusu olsaydı, Adalet Komisyonu’nun bu toplantısı şüphesiz büyük övgüler toplayacaktı. Teklif pek çok sebeple Anayasa’ya da aykırılık teşkil ettiğinden bu sebeple de görüşülmelere geçilmeden iadesi gerekmektedir.
HDP'nin yargı paketine itirazları
* Teklif metni siyasal iktidarın ifadelerine göre “tüm partilerle müzakere edilerek” hazırlanmıştır. Fakat parlamentonun 3. partisi olan Halkların Demokratik Partisi sürece dâhil edilmemiştir.
* HSK’ya ilişkin düzenlemeler geçmiş dönemlerde iktidar tarafından adaletsiz şekilde tek taraflı yürütülmüştür.
* Pakette demokratikleşme, insan haklarının iyileştirilmesi, yargı bağımsızlığı, ceza ve idari yargılama usulünün esasına ve özüne ilişkin düzenlemeler yer almamaktadır.
*OHAL döneminde KHK ile mağdur edilenlere pasaport alabilmelerinin inisiyatifini İçişleri Bakanlığı’na bırakan düzenlemeye yer verilmiş olması, hukuken kabul edilemeyecek olan yasa ile tanınan hakkı idari işlemle sınırlandırmak anlamına gelir.
*Teklifte, hukuk devletine ve insan haklarına saygıya, hak ihlallerini gidermeye yönelik düzenlemelere yer verilmemiştir. Özellikle OHAL ile artan hukuk devletinden uzaklaşmayı giderecek hiçbir düzenleme yer almamıştır.
*Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı hiçbir soruna çözüm olmayacağı gibi bu haliyle yeni sorunlara yol açacaktır. Yargıdan kaynaklı sorunların sorumluluğunu, eğitimin kalitesizliğiyle birlikte akademik camiaya yıkmak yerine sorunun kaynağı olan yargının siyasal erk üzerindeki tahakkümünün sonlandırılması ve gerçek anlamda yargıç tarafsızlığının temin edilmesi gerekmektedir.
*Avukat sayısının artması ya da mesleki kalitenin ölçümlenmesi amacı öne sürülerek ÖSYM tarafından yapılacak çoktan seçmeli sınavlarla ölçülecek olan hukuki yeterlilik ya da avukatlık becerisi değil ancak bilgi/ezber olacaktır. Bir taraftan sayısı 100’ü aşmasına rağmen yeni hukuk fakülteleri açarken bir yandan sınavla sayıyı sınırlamaya çalışmak paradokstur.
*TMK’nin 7/2. Maddesi’ne “Haber verme sınırını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” cümlesinin eklenmesi teklifte yer almaktadır. Evrensel hukukta, Anayasada ve mevcut bir kısım mevzuatta ifade özgürlüğünün kapsamı bu düzenlemeye yakındır. Yapılması gereken, Türkiye demokrasi önünde engel teşkil eden TMK’nin kaldırılmasıdır.
*Adil yargılama ve uzun tutukluluk sürelerine ilişkin getirilen düzenlemeler yetersizdir.
* Özellikle TMK kapsamındaki suçlarda bir yıl altı ayı geçemeyecek denilmekte ve ancak gerekçelendirmek koşulu ile altı ay uzatılabileceği yer almıştır. Gerekçelendirmek Türkiye yargı sisteminde pratikte en zayıf olunan kısım olup ne iddianamelerde ne de mahkeme kararlarında gerekçelendirme görmek mümkün değildir. Ayrıca düzenleme metni muğlak olup kaç kez uzatılacağı da belirsizdir.
*Paketle TCK’nin 75. maddesine ön ödeme kurumuyla ilgili bir ekleme yapılmaktadır. Ön ödemeye tabi suçların kapsamını sınırlı olarak genişleten ve ön ödemede taksitlendirme usulünü getiren bu değişiklik ceza yargılama sistemi, toplum yapısı ve tüm mevzuatın uyumlulaştırılmaması gibi sebeplerle uygulamada pek çok adaletsizliğe, eşitsizliğe sebep olacaktır.
*İddianamenin iadesine ilişkin düzenlenme de hali hazırda mevcut yasalarda var olan düzenlemelerdendir. Uygulamada özellikle siyasi yargılamalarda ciddi deliller olmaksızın hazırlanan iddianameler ile kişiler haklarından alıkonulmakta, uzun yıllara varan tutuklamalar yaşanmaktadır.