İstanbul, Gazi Mahallesi’nde polisin açtığı ateşle hayatını kaybeden Oğuzhan Erkul ve Barış Kerem ile ilgili davanın ikinci duruşması görüldü.
İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi, bu duruşmada da, daha önce adli emanetten istenmiş olan kamera kayıtlarının tekrar istenmesine karar verdi.
Dosyanın Adli Tıp Kurumu’ndaki incelemesi ise halen sürüyor.
Pedagog: Hayatına devam edemiyor
27 Haziran’da görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanık polislerin avukatı Tolga Yurdakul ile olaydan yaralı kurtulan Demirhan Erkul, Birkan Yüksel, Ramazan Altürk ve avukatları ile öldürülenlerin aileleri katıldı.
Hakikat Adalet Hafıza Merkezi’nden Filiz Gazi’nin izleme raporuna göre, olay günü aracın içindeki çocuklardan biri olan D.E. tanıklığını anlattı.
D.E. saat 22.00 civarında Kent Ormanı’ndan ayrıldıklarını, virajı dönünce polisi görüp yavaşladıklarını söyledi. Polislerin onlara doğru hızla geldiğini, küfür ettiklerini ve bu yüzden paniklediklerini, panikle de gaza bastıklarını ardından kurşun sesi duyduklarını anlattı.
Görüş belirtmek üzere duruşma salonunda olan pedagog Esra Nihan Bridge şunları söyledi: “Mağdurun beyanları tutarlı olup, itibar edilebilir. Olay gününe dair yer ve zaman verebiliyor. Olaydan gerek ruhsal gerek fiziksel olarak etkilenmiştir ve yaşadığı travma sonucu bir yıldır hayatına devam edememektedir. Uyku düzeni yok. Hayata bakışı ve güven duygusu olumsuz etkilenmiş. 5 aydır psikolojik destek alıyor.”
“Çalıp söylemek için sazımı da almıştım”
Araçtaki çocuklardan bir diğeri, B.Y. Kent Ormanı’na dört kişi gittiklerini ve “çalıp söylemek için yanına sazını da aldığını” anlattı.
B.Y. araç yavaşladığında polislerin koşarak onlara geldiğini ve bu esnalarda küfürler ettiklerini, “Hareket ederseniz sıkarız” dediklerini söyledi.
Savcı Bilgin Uysal B.Y.’ye, “sazının kılıfta mı olduğunu” sordu, o da bağlamasının kılıfta olduğunu, fermuarının çekili olduğunu söyledi.
“Aynı anda onlarca ateş sesi duydum”
Kent Ormanı güvenlik görevlileri de silah sesi duyunca güvenlik kulübesine girdiklerini bu sebeple vurulma anını görmediklerini anlattı.
Güvenlik görevlilerinden Cebrail Akdağ, “Bir el iki el değil, aynı anda onlarca ateş sesi” duyduğunu söyledi.
Tanık Yunus Tunçer ise silah sesi duymadığını söylüyor. Mahkeme başkanı, Tunçer’in polise verdiği ifadede sesleri duyduğunu söylediğini hatırlattı. Ama Tunçer bu ifadesini hatırlamadığını söyledi: “Üzerinden zaman geçti. Silah sesi duymadım. Polise ifade vermiştim ama silah sesleri geldiği yönündeki beyanımı hatırlamıyorum.”
Dosya halen Adli Tıp’ta
Müdahil avukatlarından Umre Deniz Tuna, maddi gerçekliğin ortaya çıkması için hazırladıkları talepleri içeren dilekçeyi mahkemeye sundu.
Ardından Mahkeme Başkanı Mustafa Karayıldız ara kararları açıkladı ve daha önce iadesi istenen kameranın yeniden adli emanetten istenmesine hükmetti.
Ayrıca, Teftiş Kurulu Raporu’nda belirtilen telsiz konuşmaları dökümünün İstanbul Emniyet Müdürlüğü Muhabere ve Elektronik Şube Müdürlüğü’nden istenmesine karar verildi.
Bir sonraki duruşma 8 Kasım’da.
Ne olmuştu?
14 Nisan 2017’de İstanbul Gazi Mahallesi’ndeki Kent Ormanı çıkışında, polislerin “dur ihtarına uymadığı” gerekçesiyle ateş açtığı araçta, yaşları 15 ila 18 arasında olan beş çocuk bulunuyordu.
Oğuzhan Erkul ve Barış Kerem polislerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybederken üç çocuk da yaralandı.
Savcılığın gizlilik ve yayın yasağı kararları altında yürüttüğü soruşturma neticesinde polisler E.E., K.A., Z.S. ve D.B. hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek” suçlamasıyla dava açıldı. (AS)