Gazeteci Hrant Dink'in dördüncü ölüm yıldönümünde Agos gazetesi önünde anma gerçekleştiği saatlerde Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü'nde "Türkiye'de hoşgörü kültürü: Çoğulculuğun farklı halleri" konferansı vardı.
50'yi aşkın izleyicinin katıldığı konferans, moderatör Ayhan Kaya'nın etkinliğin anmayla aynı saatlerde düzenlenmiş olması nedeniyle dinleyicilerden özür dilemesiyle başladı. Kaya, "Bugün gerçekleştiyse de anlamlı. Tolerans çerçevesinde Hrant'ı anmak istiyoruz" dedi.
Konferansın "Accept pluralism" (Çoğulculuğu kabul et)" projesi çerçevesinde düzenlediğini söyleyen Kaya, "Son günlerde artan bir tolerans söylemine rastlıyoruz. Ancak bu toleransın gittikçe kaybolmaya başladığına işaret ediyor" diye konuştu.
Keyman: Türkiye'de ayrışma tipi öne çıkıyor
İlk konuşmacı olarak söz verilen Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman, toleransa dair asimilasyon, ayrıştırma, bütünleştirme ve son olarak birlikte yaşama ilişki biçimlerini tanımladıktan sonra Türkiye'nin 1990-2000'lere kadar asimilasyon politikası tarafından yönetildiğini ancak bunun iflası sonrası ayrışma tipinin öne çıktığını vurguladı.
Keyman, ayrışma tipininse, "ana kimlik" ve diğer kimlikler arasında hiçbir özümseme gerektirmediğini ve hoşgörünün birbirlerinin özgürlük alanına girmedikleri sürece korunabilmeli olduğundan bahsetti; "Kürtler ve Türkler"i örnek verdi.
Mahçupyan "tolerans" yerine "demokratlık" önerdi
Zaman gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan ise, toleransa Türkiye odağından ziyade kelimelerin kavramsallaşması ve bu kavramlar hangi zihniyetler içerisinde değerlendirildiğiyle ilgili sorular sorarak başladı.
Mahçupyan, tolerans kavramının hiyerarşiyi, eşitsizliği meşrulaştırdığından bahsederek, "Bu aslında Avrupa'nın ve modern dünyanın ve liberal ideolojinin krizi. Modern dünya cemaatçi bir yapıya bürünüyor. Toleransçı bakış açısının yerine demokrat olan bu krizlere çözüm olabilir" dedi.
Kaymakcan eğitim sistemini eleştirdi
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Recep Kaymakcan, Türk eğitim sistemini eleştirdiği konuşmasında reel eğitime vurgu yaparak, eğitim müfredatındaki "ben senden üstünüm psikolojisini yok etmeliyiz" dedi; "Türk yalan söylemez", "Türk hoşgörülüdür" ve benzeri ifadelerin halen müfredatta yer aldığını söyledi.
Kurban: "Hoşgörü, tehdit oluşturmayana karşı var"
Radikal gazetesi yazarı ve TESEV'den hukukçu Dilek Kurban da, hoşgörü sözcüğünün Türkçedeki en sevmediği kelimelerden biri olduğunu belirtti.
Kurban, bunun nedenini de, "Bizdeki bütün hoşgörü mesajları Batıya verilir ve bütün içerik korumak, kollamak, emanet eden edilen kavramlarını örterek, aslında büyük bir adaletsizliği gizler. Yani ikiyüzlü bir hoşgörü edebiyatı hakim" diye konuştu.
Yıldız: Tolerans kamusal görünürlüğü yok ediyor
Siyaset bilimci Ahmet Yıldız da, tolerans kavramının üst kültürün elinde kamusal görünürlüğü ortadan kaldırmaya yarayan bir araç olduğu savundu. (EK/EÖ)