Sağcı, muhafazakar İngiliz basını her tür sol hareketi tu-kaka göstermedeki hünerini "İtfaiyecilerin Grevi" olayında da gösterdi. Basın kaç gündür itfaiyecilerin ne kadar insafsız olduğunu, çıkan yangınlarla değil kendi üç kuruşluk maaş artışları ile ilgilenecek kadar bencil olduğunu, grevdeki itfaiyenin ihmal ettiği görevinin ordu tarafından nasıl iştiyakla yerine getirildiğini bağırıp duruyor. Bu ülkede grev yapmak yasak.
Grev karşıtı bir basın
13 Kasım günü saat 1800'de başlayan itfaiyeciler grevi 15 Kasım akşamı 18.00'e kadar sürüyor. Bu grevden istediklerini elde edemedikleri takdirde yeni grevlere gidecek olan itfaiyeciler dört bir koldan tehdit altında. Başbakan Tony Blair grevi sona erdirmedikleri takdirde orduyu üzerlerine salacağını söyleyerek tehdit ederken basın da onları yerden yere çalarak manevi baskı altında tutuyor.
Sol görünüp sağ vuran İngiliz hükümetinin şakşakçılığını yapan basın itfaiyecilerin ne istediğinden çok onların istediklerini elde edebilmek için giriştikleri grev sırasında olanlara eğilmeyi tercih ediyordu.
Örneğin 25 yıl sonra ülkede ilk kez itfaiye grevi başlatıldığından bu yana çıkan yangınlarda üç kişi, hem de üç yaşlı yaşamını yitirmişti. İlk kayıp Newtown'dan 76 yaşında yaşlı bir kadındı, yangından kurtarılmış ama yine de yaşamını yitirmişti. İkinci kayıp Lancashire'dan geldi, yaşlı bir adam yangından sağ kurtarılmış, ama hastanede yaşamını yitirmişti... Ve işte üçüncü kayıp: Bu kez West Midlands'da yaşlı bir adam yanan odasından kurtarılmış ama o da hastanede yaşamını yitirmişti.
Bir anne ve üç çocuğu da ölünce
Çarşamba gününün kayıplarına Wiltshire'da yanan bir evden kurtarılamayan bir anne ile üç çocuğu da eklenince ülke çapında bir infial yaşanmaya başlanmıştı. Gazeteler ve web siteleri çarşaf çarşaf bu ölüm haberleri ile dolu idi.
İtfaiyeci ölümü üçüncü sayfada tek paragraf
Öte yandan gözden kaçan başka bir gerçek ise geçmiş yıllarda kusurlu malzemeler, eksik teknoloji, bakımsız araçlar yüzünden yaşanmış itfaiyeci ölümleri idi. Daha iki ay önce bir itfaiyeci bir yangında ölmüş, bu ölüm basında yalnızca üçüncü sayfada tek bir paragrafla geçiştirilmişti.
Şimdi herkesin ilgilendiği "bu nankör adamlar"ın ülkede yarattıkları kargaşa idi. Londra'da metro görevlileri can güvenlikleri olmadığı için çalışmayı reddetmişler, bu yüzden de 24 istasyon bütün gün kapalı kalmıştı. İnsanlar işlerine gidememişler, Londra'da müthiş bir trafik sorunu yaşanmıştı. Elbette bunun sorumlusu da grevdeki itfaiyecilerdi.
18 bin 500 yeşil tanrıça
Binlerce ordu görevlisi itfaiyecilerin ihmal ettikleri görevi yerine getirmek için teyakkuzda bekliyordu.
48 saatlik bu grev sırasında çıkacak her türlü yangın ve ölümün sorumluluğu birdenbire yıllardır bu halkı tek bir yakınmada bulunmaksızın yangından korumuş olan itfaiyenin üzerine yıkılıvermişti. Bu olumsuz imajı güçlendirmek için ordunun kullandığı yeşil renkli araçlardan dolayı onlara hemen bir "Yeşil Tanrıça" unvanı yakıştırılmış, gazeteler Yeşil Tanrıçalara övgüden geçilmez olmuştu. Tam 18 bin 500 asker canla basla her tür yangın ihbarına koşuşturmakta idi.
"Son model araçlar grevcilerin elinde kilitli kalırken, Yeşil Tanrıçaları kullanmak zorunda kaldıklarını" söyleyen Savunma Bakanı Geoff Hoon grevden önce de bu modern araçların kullanımında sorunlar yaşandığını, ancak grev sırasında araçların olmayışının ayrı bir sorun olduğunu belirtti.
Ne istiyor bu insanlar?
Kötü hava koşulları da Yeşil Tanrıçaların işini zorlaştırmış, sanki bu işi yapan itfaiyeciler olsa idi aynı zorluğu onlar da yaşamayacaklarmış gibi, ordunun ne tür zorluklarla boğuştuğu abartılarak anlatılıyordu. Şiddetli yağmurlardan özellikle güneyde seller oluşmuş, Cornwall'da 12 kişi ordu tarafından sellerden kurtarılmıştı.
Basının bütün yazdığı itfaiyenin yüzde 40'lık bir ücret artışı istediği idi. Enflasyon oranının yüzde 5'i aşmadığı bir ülkede bu rakam gözleri yerinden oynatacak bir rakamdı. Kaldı ki bu insanlara zaten yüzde 11'lik bir ücret artışı önerilmişti ki, bu bile ülke genelinin üzerinde bir rakamdı. Daha da ne istiyorlardı!
İtfaiye Çalışanları Sendikası (Fire Brigades Union, FBU) bu teklifi reddetmişti. Çünkü önerilen artış çok düşüktü. Şu anda en kalifiye itfaiye çalışanının aldığı ücret olan yılda £23.000 sterlinin üzerine %11'lik bir artışı koyduğunuzda bile diğer sektörlerde aynı yıl ve deneyime sahip olan bir çalışanın ücretine yaklaşmıyordu. Üstelik bu yüzde 11'lik artış birdenbire de verilmeyecekti. İlk yıl yüzde 4, ikinci yıl yüzde 7'lik bir artışla, iki yılda toplam yüzde 11 olacaktı. Ayrıca itfaiyecilerin istediği yalnızca bu da değildi. Aşırı çalışma saatlerinin düzenlenmesini, çalışma koşullarının iyileştirilmesini de istiyorlardı.
İtfaiyeciler de çok üzülüyor ama
FBU Lideri Andy Gilchrist ülke çapında yürütülen anti-grev propagandasının kendilerini üzdüğünü, çıkan yangınlara müdahale edememelerinin kendileri için gerçekten üzücü olduğunu ancak haklarını alabilmenin tek yolunun bu olduğunu söyledi.
Gilchrist "Ülke için de bizim için de üzücü bir gün. FBU üyeleri yüzde yüz profesyonel ama aynı zamanda insancıl kişilerdir" derken, bir zamanların hızlı sendikacısı John Prescott da görüşmelerin sürmekte olduğunu söyleyerek itfaiyecileri insanların ve mülkleri riske atmamaları yolunda uyarıyor: "Eğer insanlar güvenliklerini düşünüyorlarsa, çare onların elinde, güvenliği tehlikeye düşürmekten vazgeçsinler."
Prescott, öte yandan da Avam Kamarasına yaptığı bir konuşmada "bu güne kadar görmezden gelinmiş bazı sorunların artık masaya yatırılması gerektiği"ni savunuyordu.
Araç eksik, iş güvenliği yok, çalışma saatleri uzun
İtfaiyecilerin en çok yakındıkları ellerinde yeterli araç olmayışı, yeni itfaiyecilerin eğitimi için kendilerine çok az araç verildiği, bunların da yangın sırasında kullanıldığı, buna ek olarak iş güvenliğinin olmayışı, uzun çalışma saatleri gibi konulardı
İtfaiye teşkilatı içinde köklü bir reforma gidilmesi, baştan aşağıya bir modernizasyon ve esnek çalışma saatleri uygulanması gerektiği söyleniyordu.
Görünen o ki bu grev hükümetle sendika arasında bir gövde gösterisine dönüştü. 50 bin itfaiye çalışanının kaderini belirleyecek olan bu grevden sonuç alınamaz ise 22-30 Kasım, 4-12 ve 16-24 Aralık tarihleri arasında yeni grevlere gidilecek. (EG/NM)