Tutuklu ve hükümlülerin avukatları olaydan, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun'un, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazdığı ve "Bayrampaşa Cezaevi'nde ele geçirilen toplam 35 koli dökümanı cezaevi personelinin eğitimlerinde kullanılmak üzere arşivlemek istediklerini" belirten bir yazı ile haberdar oldu.
Müvekkillerinin talebi doğrultusunda Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü'ne başvurduklarında "eşyaların Bayrampaşa Cezaevi'ndeki yangında imha olduğuna dair" yanıt aldıklarını belirten avukat Gider, Ertosun hakkında "delilleri karartmak" iddiasıyla suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
Hukukçu Hasip Kaplan, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü'nün tutumunu "hukuk dışına taşan bir uygulama" olarak değerlendirdi, "Görevlilerin ihmalinin veya kastının olup olmadığının araştırılması gerekir" dedi.
Mahkumlar suç duyurusunda bulunmuştu
Türkiye genelindeki 20 ayrı cezaevinde, 19 Aralık 2000'de eş zamanlı yapılan "Hayata Dönüş" operasyonlarında ikisi asker 32 kişi yaşamını yitirmişti.
Bayrampaşa ve Ümraniye cezaevlerinden F tipi cezaevlerine sevk edilen toplam 567 tutuklu ve hükümlü, "kendilerine ait özel fotoğraf, günlük ve yazışmaların iade edilmediğini; maddi değeri de olan birçok eşyanın gasp edildiğini" belirterek suç duyurusunda bulunmuştu.
Ancak, Genel Müdür Ertosun bu iddiaları yalanlayarak "gasp edildiği iddia edilen eşyaların cezaevlerinde çıkan yangınlar sırasında imha olduğunu" açıklamıştı.
Eğitimde kullanılacak
Operasyon sırasında çıkan olaylarla ilgili, Bayrampaşa Cezaevi'nden sevk edilen 167 tutuklu ve hükümlü hakkında açılan dava sürerken, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Ertosun, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na bir yazı gönderdi.
31 Temmuz 2002 tarihli yazıda, Ertosun, "operasyonlar sonrasında yapılan koğuş aramalarında ele geçirilen dökümanların Adalet Bakanlığı'nın onayı ile tasnif edilerek 35 ayrı kolide toplandığını, cezaevi personelinin eğitimi ve araştırmalarında yararlanmaları amacıyla arşivleneceğini" belirtti; "suç unsuru teşkil edip etmediğinin bildirilmesini" istedi.
Dava henüz bitmedi
Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi ise 1 Kasım 2002 tarihli cevap yazısında, mahkemeye daha önce de birkaç kez aynı sorunun sorulduğunu ve gerekli cevabın verildiğini vurguladı; konuyla ilgili davanın henüz sonuçlanmadığını ve dökümanların suç teşkil edip etmediğinin dava sonunda anlaşılacağını belirtti.
"Görevi ihmal suçu"
Olay yeri inceleme tutanaklarında, jandarma fezlekelerinde ya da dava dosyasının emanet belgelerinde kaydı tutulmayan bu dökümanlardan söz konusu yazışmalar sonucunda haberdar olan avukatlar, Ertosun hakkında "delil kararttığı" iddiasıyla suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
Tutuklu ve hükümlülerin avukatı Özgür Gider, müvekkillerinin özel eşyalarına dahi hukuksuz bir biçimde el konulduğunu belirtti, "Dosya delillerinin hiçbir soruşturma dosyasına kaydedilmeden alıkonulup mahkemeye gönderilmemesinin delil karartma olacağını kendisi de bir hakim olan Ali Suat Ertosun da biliyor" dedi.
Gider, "Müvekkillerimizin iddiaları doğrultusunda, kaybolan eşyaların akıbetini sorduğumuzda, bize çıkan yangında imha olduğu açıklanmıştı. Şimdi, ellerinde olduğu ortaya çıktı. Bu, hukuk sisteminin açıkça çiğnenmesidir, adli görevi ihmal suçudur. Sayın Ertosun hakkında suç duyurusunda bulunacağız" diye konuştu.
Kaplan: Prosedür dışına taşan uygulama
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargılamalarında uzman hukukçu Hasip Kaplan, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü'nün tutumunu "hukuk dışına taşan bir uygulama" olarak değerlendirdi.
Kaplan, "Cezaevinde bir olay olmuş. Normalde, olay tespit tutanağıyla yapılan aramalarda elde edilen suç delillerinin hepsinin tespit edilmesi gerekir. Ayrıca savcı, bunu da soruşturma konusu edip bunların kime ait olduğunun tespitini yapmalıdır. Bundan sonra da ele geçirilenler adli emanete alınır ve yargılama sonunda eğer suç unsuru olduğu tespit edilirse müsadere yoluyla el konulur. Eğer değilse de sahibine iade edilmelidir. Ancak bu olayda görevlilerin ihmalinin veya kastının olup olmadığının araştırılması gerekir" diye konuştu.(BB/NK)