Yargı Mağdurları için Adalet Çağrıcıları (YAMAÇ), bugün İstanbul Kültür Sanat Vakfı binasındaki salonda ilk basın toplantısını gerçekleştirdi.
Tilbe Saran'ın sunumunun ardından, sosyolog İsmail Beşikçi, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, Avukat Eşber Yağmurdereli, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatma Gök, Avukat Hülya Gülbahar, Gazeteci Ömer Faruk Gergerlioğlu, Avukat Yasemin Öz kısa sunumlar gerçekleştirdi.
Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ayşe Erzan, Avukat Yıldız İmrek, Demokrat Yargı Derneği'nden Yargıç Kemal Şahin, Avukat Ekim Bilen Selimoğlu, Mimar Sinan Üniversitesi'nden Sosyolog Prof. Dr. Ali Akay, Yıldız Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Meltem Koray, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler'den Yrd. Doç. Dr. Sezai Temelli de soruları cevapladı, YAMAÇ hakkındaki görüşlerini belirtti.
"Yurttaşın devletten korunması gerekiyor"
Toplantıda özetle şunlar konuşuldu:
İsmail Beşikçi: Resmi ideoloji Türk siyasal sisteminin en önemli kurumudur. Yargı ve özellikle yüksek yargı da resmi ideolojiyi savunan ve koruyan kurumlardır. Bu kurumlarda evrensel anlamda adalet yoktur. Resmi ideolojiyi sürekli olarak eleştirmek gereklidir.
Ali Kenanoğlu: Mağdurları savunanların da mağdur edildiği bir süreçteyiz. Yargının taraf olduğu bir yerde güvenecek hiçbir şey kalmıyor. Cemevi davalarını sıkça kaybettiğimizden biz de yargı mağduruyuz.
Eşber Yağmurdereli: Türkiye'de yargı adalet dağıtmaz. Yargının bağımsız olduğu da gerçek dışıdır. Yargı silah kullanan güvenlik güçleriyle birlikte hareket eden, silah kullanmayan güç olarak duruyor. Geleneksel ve ataerkil tavrını da unutmamak gerekir.
Fatma Gök: Artık tuzun koktuğu bir dönemdeyiz. Küresel neoliberal düzende tüm demokrasi güçleri mağdur ediliyor. Acaba Madımak davası düşmeseydi, Dink cinayetinin gerçek failleri bulunsaydı, Sinop'taki saldırganlar bu kadar pervasız olur muydu?
Hülya Gülbahar: Hangisi politik, hangisi adli dava? Bu ayrım aslında kesin değil. erkek şiddetinde cezasızlık ve hukuki uygulamalar, şiddetin artmasına sebebiyet veriyor.
Ömer Faruk Gergerlioğlu: yargının vesayet aracına dönüşmesi kabul edilemez.
Yasemin Öz: Hukuk dünyanın hiçbir yerinde adaleti temsil etmez. Var olan hukuktan adalet beklemiyorum. Hukuk da devletin aygıtlarından biri. Suçlamada/yargılamada kullanılan yöntemler değişmiyor, şu anki tüm farklı davalarda aynı yöntem kullanılıyor. Bizi devletten koruyacak bir sisteme ihtiyacımız var.
"Yargının 'protesto hakkına' bakışı mağduriyet yaratıyor"
Ardından soruları yanıtlayan ve YAMAÇ'ın işleyişinden bahseden konuşmacılardan Avukat Filiz Kerestecioğlu tutuklu avukatlara dikkat çekti ve yargıdaki protesto hakkına bakış kültürünün mağduriyet yarattığını, YAMAÇ'ın bu konuyla da ilgilenebileceğini belirtti.
Avukat İmrek de yargı mağduriyetleri arasında hiyerarşi güdülmemesi gerektiğini söyledi. Kemal Şahin de Türkiye kurulduğundan beri değişmeyen bir yargı algısı olduğunu, sanıkların üçüncü bir güç tarafından değil de bir düşmanın kendisini yargıladıkları algısına sahip olduğunu ifade etti, "Sadece sahipler değişiyor, zihniyet aynı kalıyor" dedi.
Şahin, "Sıradan yurttaşları, tüm toplumu, 'yargılamayı etkileme suçuna teşebbüse' teşvik etmek gerekli" diye konuştu.
Prof. Dr. Akay da, gazetecilerin "siyasi yargılamaları ideolojiden bağımsız düşünmenin mümkün olup olmadığı" şeklindeki sorusunu şöyle yanıtladı:
"Hukukun kendi kavramları içindeki terimlerin teolojik olduğunu görmek gerekir. Somut vakalar üzerinden, ideolojik parçalanmışlıklardan ve ideoloji kavramından bu çalışma çerçevesinde uzaklaşmak lazım. Vaka vaka yapılan incelemelerde çok daha etkin bir savunma mekanizması oluşturmak mümkün olabilir." (AS)