İngilizce kursundan dönerken genç arkadaşım Sedat’la kitaplardan, filmlerden söz ediyorduk. Sedat, Dalida filminden bahsetti. Çok etkilenmişti. Dalida; çılgın, toplumsal kurallara aldırmayan bir kadın ve sanatçıydı. Bense Dalida’yı çok az biliyordum. Yalnızca ünlü ve çok sevilen bir şarkıcı olduğunu anımsıyordum. Birkaç şarkısını da dinlemişliğim vardı.
Sedat hem filmi, hem de Dalida’yı öylesine göklere çıkardı ki, hemen gidip izlemek istedim. Sonra yorulduğumu fark edip ertesi gün (pazartesi) gitmeye karar verdim. Pazartesi günü, kimi aradıysam ya meşguldü, ya da hasta… Ben de yalnız gittim.
Dalida, 1933’te, Mısır’da, İtalyan kökenli bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Gerçek adı; Yolanda Christina Gigliotti’ydi. Babası kemancıydı. Yolanda, 18 yaşında mankenlik yapmaya başladı. 1954’te Paris’e gitti. Önce sinema oyuncusu, sonra şarkıcı olarak ünlendi. İlk parladığı şarkı; Bambino’ydu.
Dalida, filme göre ise, genç yaşında katıldığı bir yarışmada sonradan eşi olacak bir adamla tanışıp bizzat onun eliyle star oluyordu. Ele avuca sığmaz, kalıplara girmez bir kadın olan Dalida, aşk için birçok kuralı yıkıyor, öte yandan herkes tarafından çok seviliyordu. Dalida; ünü bütün dünyaya ulaşan ve neredeyse tanrıça gözüyle bakılan bir şarkıcı olmasına rağmen, mutsuz bir kadındı. Yetenek mi eksik, hayır. Sevgi mi, aşk mı eksik, tabii ki hayır… Peki ama neydi Dalida’yı mutsuz kılan? Film, bu soruyu yeterince yanıtlamıyor. Dalida’ya yakınlarının, sevgililerinin, hayranlarının sevgisi de yetmiyor, hatta bazen fazla geliyor. Belki de Dalida’nın mutsuzluğu; çocukluğuna dayanıyor. Özellikle de babasının hem annesine, hem de bütün aileye karşı davranışları, Dalida’nın hayat çizgisini belirliyor.
Dalida, bir yandan olağanüstü bir yetenek, öte yandan sistemin ürettiği bir pop star… Acaba bu acıklı sonları, mutsuz insanları üreten sistem, çarklarının içine alarak aynı zamanda yok mu ediyor? O çarklar ki; her türlü yaşamsal ve devrimci davranışı, dişlilerinden geçirecek ve kendi istediği gibi ehlileştirecektir. Bireylerin devrimci ya da anarşist amaçlarla gerçekleştirdiği eylemleri bile sistem kendi istediği gibi gösterecektir. Dalida da mutlaka çoğunluktan farklı bir insan, kadın ve sanatçıydı. Korkusuz, meydan okuyan, hatta başkaldıran… Ama bütün bunlar, şu anda bize nasıl görünmektedir? Ve sonuçta davranışlar, trajediler bir yana, Dalida’dan geriye kalan sadece onlarca şarkıdır. O şarkılar; sevgiyle, aşkla, başkaldırıyla kulaklarımızda çınlıyor.
Dalida filmi, Şarkıcı Dalida’nın trajedisinin akıcı, ilgi çekici bir anlatımı olması bir yana, bütün bu konular üzerine bir kez daha düşünmemize yol açıyor. Sveva Alviti, Dalida rolünde oldukça etkileyici… Bir tanrıçanın, bir divanın hayatını anlatmaya soyunmak, büyük cesaret ister. Bu cesareti gösteren Yönetmen Lisa Azuelos, zor bir görevin üstesinden geliyor.
1970’lerin, biraz da 1980’lerin havasını solumak isterseniz, Dalida’yı da seviyor ya da merak ediyorsanız filmi mutlaka izleyin. Trajedilere ya da yalnız bir kadının hikâyesine ilgi duyarsanız, hatta sistemin yükseklere çıkardığı bir insanı nasıl bir mutsuzluğa sürüklediğine tanıklık etmek isterseniz Dalida filmi izlemeye değer…
Filmin künyesi Yönetmen: Lisa Azuelos Yapımcı: Lisa Azuelos, Jérôme Seydoux, Julien Madon Müzik: Jean-Claude Petit Oyuncular: Sveva Alviti, Vincent Perez, Riccardo Scamarcio, Jean-Paul Rouve |
(SY/EA)