Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kurucularından Ertuğrul Yalçınbayır’la Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la ters düşen açıklamalarını, Abdullah Gül’ün önce Erdoğan, sonra Arınç ve arkadaşlarıyla yaptığı görüşmeleri, başkanlık sistemine partide nasıl bakıldığını, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun durumunu konuştuk.
Arınç ve arkadaşlarının partileşme yoluna gireceklerini düşünmediğini ifade eden Yalçınbayır, Davutoğlu da dahil partide çok sayıda kişinin başkanlık sistemine karşı olduğunu, olası bir oylamada partide 100 civarı fire çıkacağını düşündüğünü ifade etti.
Gül’ün de Erdoğan’ın da şu an AKP üyesi olmadığına dikkat çeken Yalçınbayır, Davutoğlu’nun partinin iç işlerine dışarıdan müdahale edilmesini önlemesi gerektiğinin altını çizdi.
“Partileşme olmaz”
AKP'de Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik'in başını çektiği bir ekip Gülen Cemaati'ne yönelik operasyonlar, gazetecilerin tutuklu yargılanması, Dolmabahçe mutabakatı gibi konularda özellikle Erdoğan'la ters düşüyorlar. Bu isimler neden bugüne kadar rahatsız oldukları konularda sessizdi ve şimdi tepkilerini dillendirmeye başladılar?
Geçmişten beri tanıdığım bu kişiler eskiden de konuşuyorlardı. Ama seslerini duyurmak istemiyorlardı. Kendileri hakkında parti içinde yapılan konuşmalar muhtemelen rahatsız olmalarına yol açtı ve rahatsızlıklarını dile getirmeye başladılar.
Ben bu kişilerin parti arayışında olduklarını, muhalefet arayışında olduklarını düşünmüyorum; sadece uyarıda bulunduklarını düşünüyorum.
Bu kişiler parti içindeyken görüşlerini Tayyip Erdoğan'a ilettiklerini biliyorum. O zaman bu kişilerin yaptığı uyarılar dikkate alınıyordu ama giderek Tayyip Erdoğan'ın tutum ve davranışları ile çevresindeki bazı kişilerin tutum ve davranışları veya Erdoğan'a yakın gözükmek isteyen bazı kişilerin tutum ve davranışları onları bu yolu seçmeye yöneltti.
Ben Bülent Arınç'ın da Hüseyin Çelik'in de muhalefet yaratmak, partileşme için çalışma içinde olacaklarını düşünmüyorum. Buna Abdullah Gül de dahildir.
“Gül de Erdoğan da AKP’nin iç işlerine el uzatıyor”
Abdullah Gül geçtiğimiz günlerde Tayyip Erdoğan'la görüştü. Bir gün sonra da Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Sadullah Ergin, Abdullah Gül, Nihat Ergün, Hayati Yazıcı, Suat Kılıç gibi isimler bir araya geldiler. Bu buluşmaları nasıl okuyorsunuz?
Bunların hiçbiri tesadüf değil. Hepsi bir bütünün parçasıdır. Buralarda konuşulan konular yine AKP'dir, AKP yönetimidir, ülkenin yönetimidir.
Abdullah Gül'ün arabulucu görevi rolü üstlendiğini düşünüyor musunuz?
Arabuluculuk diyemeyiz.
Burada esas nokta şu: hem Gül hem Erdoğan üyesi olmadıkları bir partinin iç işlerine el uzatıyorlar. Geçmişte partinin kurucuları olmaları, partiden çıkıp Başbakan, Cumhurbaşkanı olmaları partiyle ilişkilerini hukuken göstermez. Yaptıkları açıkça partinin iç işlerine el uzatmadır.
Demokratik ülkelerde kabul edilebilecek bir iş değildir. Bunlar gerçek demokrasiden sapmadır. Bu kişiler AKP üzerinde vesayet icra etmektedir. Bu bizim demokrasimizin vesayet mekanizmalarıyla işlediğini gösteren örneklerden biridir.
TIKLAYIN - ARINÇ: BİZ AKP’LİYİZ, TROLLERİN TROLİÇELERİN ÖNEMİ YOK
“Eskilerin tasfiyesiyle ilgili özel irade var”
Hüseyin Çelik partiyi kuran isimlerin yüzde 98'inin parti yönetimiyle ilişkisinin kesildiğini söylemişti. AKP trenine yeni binen kişilerin eski kadrolara yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Siyasette bir vefa bulunur” sözünün yerini “siyasette bivefa bulunur” aldı. Vefa İstanbul'da bir semt olarak kaldı, partide de bivefa olarak bulunuyor.
Eskiler partinin hafızasıdır. Partinin felsefesini oluşturanlardır. Bunların tasfiyesiyle ilgili özel bir irade ortaya konuluyor.
Yönetim yetmelere, yakınlara, yardakçılara, yalakalara yeni yollar mı hazırlıyor? Bunları sorgulamak lazım.
TIKLAYIN - HÜSEYİN ÇELİK: AKP’NİN İLK 50 İSMİNİN YÜZDE 98’İ SİLİNDİ
TIKLAYIN - ÇELİK: ADALET VE KALKINMA PARTİSİ’NİN “ADALET”İNE GÖLGE DÜŞTÜ
“Parti programında parlamenter sistemin güçlendirilmesi var”
Davutoğlu'nun durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 2003 tezkeresinde Davutoğlu'nun tezkereyi geçirmek istemediğini söylemiştiniz. Erdoğan da geçen gün bu tezkerenin geçmemesini sağlayan AKP'lileri eleştirmişti. Şu an Davutoğlu'nun partide durumunu nasıl görüyorsunuz?
Evet, kendisi tezkerenin geçmemesi Türkiye'nin yararınadır demişti.
Davutoğlu'nun partiye dışarıdan müdahalelere fırsat vermemesi gerekiyor. İster Erdoğan, ister Gül, partinin üyeleri değildir, vesayet makamı da değildir. Partiyi kuruluş felsefesine döndürmek istiyorlarsa partinin programını, tüzüğünü fiilen değiştirmesinler.
Örneğin başkanlık sistemi partinin hiç bir yazılı metninde ve kuruluş felsefesinde yoktur. Parlamenter sistemin güçlendirilmesi bu partinin programında yazılıdır. Nasıl olur da hükümet programına bunu sokarsınız? Nasıl olur da Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na partinin programında olmayan böyle bir öneri verebilirsiniz?
Geçen dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu 60 konuda oy birliğiyle uzlaştı, 39 konuda da büyük ölçüde uzlaştı. Ama anayasayı çıkaramadı. Çünkü başkanlık sistemi önerisi getirildi. Uzlaşılan 60 maddede ve uzlaşmaya yaklaşılan 39 maddede Meclis'in güçlendirilmesi ve yürütmenin denetlenmesi vardı.
Yine Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarının önünü Türk tipi başkanlık sistemi tıkayacaktır.
TIKLAYIN - YÜKSEL TAŞKIN: ARINÇ, DAVUTOĞLU’NUN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR
“AKP’den 100 civarı fire çıkar”
Siz Davutoğlu'nun ve AKP vekillerinin tamamının başkanlık sistemini istediğini düşünüyor musunuz?
Ben Davutoğlu'nun başkanlık sistemini istediğini düşünmüyorum. Ayrıca vekillerin de bütün olarak Erdoğan'la aynı şeyi düşündüğünü zannetmiyorum.
Olası bir anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi oylamasında ben AKP vekillerinden 100 civarı fire çıkacağı görüşündeyim. (EKN)