"Dezenformasyon yasası" olarak nitelendirilen, muhalefetin ise "basına sansür torbası" dediği Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin bu hafta Adalet Komisyonu'nda görüşülmesi bekleniyor.
TIKLAYIN- 'Dezenformasyon yasası' Dijital Mecralar Komisyonu'ndan geçti
TIKLAYIN- "Sosyal Medya Düzenlemesi"/ Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik...Teklifi'nin tam metni
Gazetecilik örgütleri, gazeteciler ve ifade özgürlüğü çevrelerinde teklifin "dezenformasyonu" düzenleyen 29. maddesi de tartışmalar arasında yer alıyor.
Madde 29- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 217. maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
|
29. madde bağlamında 3 Mart 2017'de Viyana'da Birleşmiş Milletler (BM) Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Medya Özgürlüğü Temsilcisi, Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) İfade Özgürlüğü Özel Raportörü ve Afrika İnsan ve Halkların Hakları Komisyonu (ACHPR) İfade Özgürlüğü ve Bilgiye Erişim Özel Raportörünce açıklanan İfade Özgürlüğüne ve "Yalan Haber", Dezenformasyon ve Propogandaya İlişkin Ortak Deklarasyonu paylaşıyoruz.
* * *
1. Genel İlkeler
a. Devletler, ifade özgürlüğü hakkı üzerindeki kısıtlamaları, uluslararası hukuk kapsamında söz konusu kısıtlamalara yönelik teste uygun olarak uygulayabilir, yani bunlar yasalarda öngörülmeli, uluslararası hukuk kapsamında tanınan meşru menfaatlerden birine hizmet etmeli ve söz konusu menfaati korumak için gerekli ve orantılı olmalıdır.
b. İfade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar, paragraf 1a'da belirtilen gereklilikler ile tutarlı oldukları sürece, (Medeni ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmede yer alan Madde 20/2'ye göre) şiddet, ayrımcılık veya düşmanlığa teşvik teşkil eden korumalı gerekçelerle nefretin savunulmasını önlemek amacıyla da uygulanabilir.
c. Paragraf 1a ve 1b'de belirtilen standartlar, sadece bir yetki alanındaki değil, aynı zamanda bir devletin yetki alanı dışında faaliyet gösteren ve ayrıca kaynak devlet dışında başka devletlerdeki toplumlara ulaşan medya organlarını ve diğer iletişim sistemlerini etkileyen kısıtlamaları sınırlamak amacıyla sınırlar gözetilmeksizin geçerlidir.
d. Aracılar, söz konusu içeriğe özellikle müdahale etmedikleri veya söz konusu içeriğin kaldırılması için (örneğin bir mahkeme gibi) bağımsız, tarafsız, yetkili bir denetim kurumu tarafından hukuki usul garantilerine uygun olarak kabul edilmiş bir emre -bunu yapmak için gerekli teknik kapasiteye sahip olmalarına rağmen- uymayı reddetmedikleri sürece, söz konusu hizmetler ile ilgili herhangi bir üçüncü taraf içeriğinden asla sorumlu olmayacaktır.
e. Bireylerin, kendilerinin yazmadığı ve değiştirmediği içeriği aracılar yoluyla sadece tekrar dağıttıkları veya destekledikleri için sorumlu tutulmaya karşı korunmalarına dikkat edilmelidir.
f. Bütünüyle internet sitelerinin, IP adreslerinin, bağlantı noktalarının veya ağ protokollerinin devlet zoruyla engellenmesi, yalnızca yasalarda öngörülmesi ve bir insan hakkını veya diğer meşru kamu menfaatini korumak için gerekli olması durumunda haklı görülebilecek aşırı bir önlemdir; söz konusu önlemin orantılı olması, söz konusu menfaati koruyacak daha az müdahaleci alternatif önlemler bulunmaması ve asgari hukuki usul garantilerine saygı göstermesi de gereklidir.
g. Bir hükümet tarafından uygulanan ve son kullanıcı tarafından kontrol edilmeyen içerik filtreleme sistemleri, ifade özgürlüğü üzerindeki bir kısıtlama olarak haklı görülebilir değildir.
h. İfade özgürlüğü hakkı "sınırlar gözetilmeksizin" geçerlidir ve bir başka yetki alanında bulunan bir yayıncının sinyallerinin karıştırılması veya söz konusu yayıncının programlarıyla ilgili yayın haklarının geri çekilmesi, yalnızca söz konusu yayıncı tarafından yayılan içeriğin, bir mahkeme veya diğer bir bağımsız, yetkili ve tarafsız bir denetim kurumu tarafından içerik üzerindeki meşru (yani paragraf 1(a)'daki koşulları karşılayan) bir kısıtlamanın ciddi ve sürekli bir ihlalini teşkil ettiğine karar verilmesi ve ev sahibi Devletin ilgili makamları ile irtibata geçmek dahil olmak üzere sorunu ele almaya yönelik diğer yolların açıkça etkisiz olduğunun kanıtlanması halinde meşrudur.
2. Dezenformasyon ve Propaganda ile İlgili Standartlar
a. "Yalan haber" veya "nesnel olmayan bilgi" dahil, müphem ve muğlak görüşlere dayanarak bilginin yayılmasına uygulanan genel yasaklar, paragraf 1a'da belirtilen ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalara yönelik uluslararası standartlar ile uyumlu değildir ve kaldırılmalıdır.
b. Hakaret suçuna ilişkin yasalar haksız yere kısıtlayıcıdır ve kaldırılmalıdır. Yalan veya karalayıcı beyanlar için sorumluluğa ilişkin medeni kanun kuralları, yalnızca müdafilere bu beyanların doğruluğunu kanıtlamaları için tam olanak sağlanması ve buna rağmen doğruluğunu kanıtlayamamaları, ayrıca adil eleştiri gibi diğer savunmalardan yararlanmaları durumunda meşrudur.
c. Devlet aktörler, yalan olduğunu bildikleri veya makul olarak bilmeleri gereken beyanlarda (dezenformasyon) veya doğruluğu kanıtlanabilir bilgilere karşı pervasız bir umursamazlık gösteren beyanlarda (propaganda) bulunmamalı, bunları desteklememeli, teşvik etmemeli veya daha fazla yaymamalıdır.
d. Devlet aktörler, yerel ve uluslararası yasal yükümlülüklerine ve kamu görevlerine uygun olarak, ekonomi, halk sağlığı, emniyet ve çevre gibi kamu yararı ile ilgili konulardaki bilgiler dahil olmak üzere muteber ve güvenilir bilgiler yaymaya dikkat etmelidir.
3. İfade Özgürlüğü için Olanak Sağlayan Ortam
a. Devletlerin, dezenformasyon ve propaganda ile başa çıkmanın temel bir yolu olan medya çeşitliliği dahil olmak üzere özgür, bağımsız ve çeşitli bir iletişim ortamını destekleme yönünde pozitif bir yükümlülüğü vardır.
b. Devletler, yayıncılar için, siyasi ve ticari müdahalelere veya baskıya karşı korunan ve özgür, bağımsız ve çeşitli bir yayıncılık sektörünü teşvik eden bir kurum tarafından denetlenen net bir düzenleyici çerçeve oluşturmalıdır.
c. Devletler, genel kamu yararına hizmet etmek ve yüksek gazetecilik standartları oluşturmak ve sürdürmek zorunluluğu altında çalışan güçlü, bağımsız ve yeterli kaynaklara sahip bir kamusal medya bulunmasını sağlamalıdır.
d. Devletler, medya çeşitliliğini desteklemek için, durumun gerektirmesine göre aşağıdakilerden bazılarını veya hepsini içerebilecek diğer önlemler almalıdır:
i. Çeşitli, kaliteli medya içeriğinin üretilmesi için sübvansiyonlar veya diğer mali veya teknik destek çeşitleri;
ii. Medya sahipliğinin uygun olmayan şekilde tek noktada toplanmasını yasaklayan kurallar ve
iii. Medya organlarının sahiplik yapıları konusunda şeffaf olmalarını gerektiren kurallar.
e. Devletler, söz konusu konuları olağan okul müfredatının kapsamına alarak ve bu konulardaki farkındalığı arttırmak için sivil toplum ve diğer paydaşlar ile bağlantı kurarak medya okuryazarlığını ve dijital okuryazarlığı teşvik etmeye yönelik önlemler almalıdır.
f. Devletler, dezenformasyon ve propagandanın olumsuz etkilerinin ele alınması amacı dahil eşitliği, ayrımcılık yapmamayı ve kültürler arası anlayışı teşvik etmeye yönelik diğer önlemleri dikkate almalıdır.
4. Aracılar
a. Aracılar, üçüncü taraf içeriklerini yasal gerekliliklerin ötesine geçen bir şekilde kısıtlamaya yönelik (silme veya yumuşatma gibi) işlemler yapmayı amaçladıkları durumlarda, bu işlemlerin tabi olduğu açık ve önceden belirlenmiş politikaları benimsemelidir. Bu politikalar, ideolojik veya siyasi amaçlardan ziyade nesnel olarak haklı gösterilebilir kriterlere dayanmalı ve mümkün olan durumlarda kullanıcılarına danışıldıktan sonra benimsenmelidir.
b. Aracılar, ilgili durumlarda söz konusu politika ve uygulamaların açık, kısa ve anlaşılması kolay özetleri yoluyla bunların nasıl uygulandığına dair detaylı bilgiler sağlamak dahil olmak üzere, paragraf 4(a)’da yer alan işlemler için mevcut olan (hizmet kullanım koşulları dahil) tüm politikalara ve uygulamalara kullanıcıların hem kolayca erişmelerini hem de bunları kolayca anlamalarını sağlamak için etkili önlemler almalıdır.
c. Aracılar, paragraf 4a’da yer alan işlemleri yaparken, kullanıcılara oluşturdukları, sisteme yükledikleri veya barındırdıkları içeriğin bir içerik işlemine tabi olabileceği konusunda hemen bilgi vererek ve - yalnızca yasal veya makul pratik kısıtlamalara tabi olarak - kullanıcıya söz konusu işleme itiraz etme olanağı tanıyarak, işlem yapmadan önce söz konusu politikalar kapsamındaki talepleri dikkatle inceleyerek ve önlemleri tutarlı bir biçimde uygulayarak asgari hukuki usul garantilere saygı göstermelidir.
d. Paragraf 4b’de belirtilen standartlar, yalnızca meşru rekabetçi ve operasyonel ihtiyaçlara tabi olarak, üçüncü taraf içerikleri veya kendi içerikleri ile ilgili işlem yapmak için aracılar tarafından kullanılan (gerek algoritmik gerekse başka türlü) tüm otomatik süreçler için de uygulanmalıdır.
e. Aracılar, dezenformasyon ve propagandaya yönelik olarak kullanıcıların gönüllülük esasına göre uygulayabilecekleri uygun teknolojik çözümlerin araştırılmasını ve geliştirilmesini desteklemelidir. Aracılar, kullanıcılara bilgilerin doğrulanması hizmetleri sunan inisiyatifler ile işbirliği yapmalı ve fikir ve görüş çeşitliliğini olumsuz etkilememelerini sağlamak için kendi reklam modellerini gözden geçirmelidir.
5. Gazeteciler ve medya organları
a. Medya ve gazeteciler, uygun olan şekilde, medyadaki yanlış beyanları ele almak üzere bir düzeltme ve/veya cevap hakkı verilmesi dahil, haberlerin doğru olmasına yönelik standartları içeren etkili öz düzenleme sistemlerini gerek belirli medya sektörleri düzeyinde (basın şikayet kurumları gibi) gerekse bireysel medya organları düzeyinde (ombudsmanlar veya kamu için çalışan editörler) desteklemelidir.
b. Medya kanalları, özellikle seçimler sırasında ve kamu yararı ile ilgili konulara ilişkin tartışmalarda, dezenformasyon ve propaganda ile ilgili eleştirel yayınları toplumdaki gözcülük rolleri doğrultusunda habercilik hizmetlerinin bir parçası haline getirmeyi dikkate almalıdır.
6. Paydaş işbirliği
a. Aracılar, medya organları, sivil toplum ve akademisyenler dahil tüm paydaşlar, dezenformasyon ve propagandanın demokrasi, ifade özgürlüğü, gazetecilik ve sivil alan üzerindeki etkilerinin daha iyi anlaşılmasına yönelik katılımcı ve şeffaf inisiyatifler, ayrıca bu olgulara yönelik uygun tepkiler geliştirmeleri konusunda desteklenmelidir. (APK)
Deklarasyonun hazırlanışına dair Komisyon notlarıBirleşmiş Milletler (BM) Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Medya Özgürlüğü Temsilcisi, Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) İfade Özgürlüğü Özel Raportörü ve Afrika İnsan ve Halkların Hakları Komisyonu (ACHPR) İfade Özgürlüğü ve Bilgiye Erişim Özel Raportörü ... Article 19 ve Hukuk ve Demokrasi Merkezinin (CLD) yardımıyla tartışarak; 26 Kasım 1999, 30 Kasım 2000, 20 Kasım 2001, 10 Aralık 2002, 18 Aralık 2003, 6 Aralık 2004, 21 Aralık 2005, 19 Aralık 2006, 12 Aralık 2007, 10 Aralık 2008, 15 Mayıs 2009, 3 Şubat 2010, 1 Haziran 2011, 25 Haziran 2012, 4 Mayıs 2013, 6 Mayıs 2014, 4 Mayıs 2015 ve 4 Mayıs 2016 tarihli Ortak Deklarasyonlarımızı hatırlayarak ve tekrar teyit ederek; Geleneksel ve sosyal medyada hem devlet hem de devlet dışı aktörlerin teşvik ettiği dezenformasyon (bazen "sahte" veya "yalan haber" olarak da anılır) ve propagandanın gittikçe artan yaygınlığına ve bunların katkıda bulunan bir etken veya birincil nedeni olduğu çeşitli zararlara dikkat ederek; Dezenformasyon ve propagandanın çoğu kez bir toplumu yanlış yönlendirmek, ayrıca halkın bilme hakkına ve bireylerin sınırlar gözetilmeksizin - ifade özgürlüğü ve görüş sahibi olma haklarına ilişkin uluslararası yasal garantiler kapsamında korunan - her türlü bilgiyi ve fikri arama ve alma ve ayrıca bildirme hakkına müdahale etmek amacıyla tasarlanması ve uygulanması konusundaki endişelerini ifade ederek; Bazı dezenformasyon ve propaganda biçimlerinin bireysel saygınlığa ve gizliliğe zarar verebileceğinin veya toplumdaki tanımlanabilir gruplara karşı şiddeti, ayrımcılığı veya düşmanlığı teşvik edebileceğinin altını çizerek; Kamu yetkililerinin -medyanın "muhalif" olduğunu veya "yalan söylediğini" ve gizli bir siyasi gündemi olduğunu belirttiği ve gazetecilere karşı tehdit ve şiddet riskini arttıran, halkın kamu çıkarlarının gözcüsü görevi gören gazetecilere güvenini zedeleyen ve dezenformasyon ile bağımsız olarak doğrulanabilecek gerçekleri içeren medya ürünleri arasındaki çizgileri bulanıklaştırarak halkı yanlış yönlendirebilecek durumlar da dahil olmak üzere- medyayı karaladığı, korkutmaya çalıştığı ve tehdit ettiği durumlardan endişe duyarak; Bilgi ve fikirleri bildirmeye ilişkin insan hakkının "doğru" beyanlar ile sınırlı olmadığına, söz konusu hakkın aynı zamanda şok edebilecek, hoş gelmeyebilecek ve rahatsız edebilecek bilgileri ve fikirleri de koruduğuna ve dezenformasyon konusundaki yasakların uluslararası insan hakları standartlarını ihlal edebileceğine, ancak aynı zamanda bu durumun resmi veya devlet aktörlerin yalan beyanları bilerek veya sorumsuzca yaymasını haklı göstermeyeceğine dikkat çekerek; Çok çeşitli bilgi ve fikir kaynaklarına ve bunları yayma olanaklarına engellenmeden erişimin önemini, ayrıca toplumsal tartışmalara ve fikirlerin toplumda açıkça karşılaştırılmasına olanak sağlamak ve hükümeti ve güç sahiplerini gözlemlemek dahil olmak üzere demokratik bir toplumda medyanın önemini vurgulayarak; Devletlerin ifade özgürlüğü için olanak sağlayan bir ortamı teşvik etmeye yönelik pozitif bir yükümlülüğü olduğunu ve bunun geleneksel medya için giderek zorlaşan ekonomik ortam nedeniyle artan bir baskı altındaki farklı medyaların teşvik edilmesini, korunmasını ve desteklenmesini de kapsadığını tekrarlayarak; Bireylerin bilgi ve fikirlere erişme ve bunları yayma yeteneğinde internetin ve diğer dijital teknolojilerin oynadığı, hem dezenformasyona ve propagandaya cevap vermeye olanak veren hem de bu cevapların yayılmasını kolaylaştıran dönüştürücü rolü kabul ederek; Dijital teknolojiler yoluyla ifade özgürlüğü hakkının kullanılmasını kolaylaştıran aracıların insan haklarına saygı duyma sorumluluklarını tekrar teyit ederek; Bazı hükümetlerin, medya organlarının ve/veya internet sitelerinin kurulması ve işleyişi ile ilgili baskılayıcı kurallar; kamu ve özel medya organlarının gazetecilerine akreditasyon vermemek ve gazetecilerin siyasi nedenlerle adli takibatı dahil bu medya organlarına müdahaleler; hangi içeriklerin yayılamayacağı ile ilgili haksız yere kısıtlayıcı yasalar; keyfi olağanüstü hal uygulamaları; dijital teknolojiler üzerinde -dijital alanların engellenmesi, filtrelenmesi, karıştırılması ve kapatılması gibi- teknik kontroller ve aracılara içerikleri kısıtlamaları için harekete geçmeleri konusunda baskı yaparak kontrol önlemlerini "özelleştirmeye" yönelik çabalar gibi önlemler yoluyla karşıt görüşte olanları sindirme ve kamusal iletişimi kontrol etme çabalarını üzüntüyle izleyerek; Kasıtlı olarak yapılan yalan haberler, dezenformasyon ve propagandayı tanımlamayı ve bunlara ilişkin farkındalığı arttırmayı amaçlayan sivil toplum ve medya çabalarını memnuniyetle karşılayarak ve teşvik ederek; Doğası gereği şeffaf olmayan, asgari hukuki usul standartlarına saygı göstermeyen ve/veya içeriğe erişimi veya içeriğin yayılmasını haksız yere kısıtlayan algoritmalar veya dijital tanıma esaslı içerik kaldırma sistemleri gibi otomatik süreçler yoluyla uygulanan önlemler dahil olmak üzere, aracılar tarafından dijital içeriğe erişimi veya bu içeriğin yayılmasını sınırlamak için alınan önlemler konusunda endişe duyarak; 3 Mart 2017 tarihinde Viyana'da İfade Özgürlüğüne ve "Yalan Haber", Dezenformasyon ve Propagandaya İlişkin Ortak Deklarasyonu kabul etmiştir. |
(APK/KU)
* Metni İHOP [İnsan Hakları Ortak Platformu] Türkçeleştirdi.