Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi, bugün (8 Ekim Cumartesi), Şişli Nazım Hikmet Kültür Evi’nde “Ölüye Saygı ve Adalet Konferansı” düzenledi.
Konferans, sinevizyon gösterisiyle başladı.
"Osmanlı'dan günümüze ölüye saygısızlık sürüyor"
Konferansın açılış konuşmasını İnisiyatifi Eş Sözcüsü Derya Aydın yaptı. Aydın, şunları söyledi:
“Bu konferansi organize etmek bizim açımızdan çok kolay olmadı. Bugün burada yıllardır ölülere şiddete karşı mücadele edenler var.
Konferans katılımcıları HDP Eş Genel Başkanı Pevin Buldan, HDP Milletvekilleri Hişar Özsoy,Garo Paylan, Barış Vakfıı Başkanı Hakan Tahmaz, İPS İletişim Vakfı Başkanı Nadire Mater, siyasetçiler İlknur Biryol, Murad Mıhçı, İHD Eş Genel Başkanı avukat Eren Keskin,gazeteci Ali Duran Topuz, Barış Anneleri,Cumartesi Anneler, Kayıp Yakınları ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. |
Şiddeti direniş sahasına çevirenler, aileler burada hepsini selamlıyorum.
“Sadece ölü bedenlere yönelik fiziksel şiddet olarak değil aynı zamanda mezarlıkların tahrip edilmesi, inanç merkezlerinin saldırıya uğraması hem fiziksel hem sembolik şiddet yaşanıyor.
"Ölüler mezarlıktan çıkarılabiliyor, yerlerde sürükleniyor. Bunlar yaygın medyada meşrulaştırılıyor. Bunu yakın tarihte 1990'lı yıllarda PKK gerillarının ölü bedenlerine yapılan işkencelerde gördük.
"Ölülere ne oldu? Özellikle çatışmalarda hayatını kaybedenlere ne oldu? Çoğu defnedilmedi. Bazıları arkadaşları tarafından defnedildi ama bu cenazeler kimi zaman açıkta kaldı. Çöplüklere dahi atıldılar.
"İHD çalışmalarında toplu mezarlar olduğu ortaya çıktı. Çözüm müzakerelerin başladığı dönemlerde ölü bedenlere yönelik şiddet azaldı. Bu dönem uzun yıllar önce hayatını kaybetmiş kişilerin cenazeleri toplandı 13 yerde defnedildiler. Daha önce cezaevinde olan insanlardan bilgiler toplandı, köylülerden bilgi toplandı. Tek tek arşiv çalışmaları yapıldı.
“Çatışmaların bir kez daha başlamasıyla bu kez mezarlıklar havadan bombalandı ve tahrip edildi. Sur’da Cizre’de yaşamını kaybedenlerin cenazelerini aileler alamadı. Taybet İnan örneğini gördük. Hacı Birlik cenazesi yerlerde sürüklendi. Kevser Ertürk’ün cenazesi çıplak olarak sergilendi.
“Cumhuriyet tarihi boyunca azınlıkların da benzer düşmanca tavırlarla karşılaştığını biliyoruz. Ermeni mezarlıkları saldırıya uğruyor. Mardin ve Batman’da benzer saldırıları görüyoruz. Kadın bedenleri, kimi zaman failleri eşleri kardeşleri olan bedenleri yerde kalabiliyor.
“Aleviler yıllardır bu konuda mücadele ediyor. LGBTİ+'lerın cenazeleri ciddi anlamda ayrımcılığın hedefinde. LGBTİ’lerin cenazeleri camilere alınmıyor. Kendi arkadaşları cenazelere sahip çıkmak isteyince aileler tarafından engellenebiliyor.
“Mültecilere değinmeden olmaz, her zaman ölü bedenleri şiddetin hedefinde oluyor. Ege Denizi mülteciler mezarlığına dönmüş durumda.
“Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi, şimdiye kadar bu kesimlerin birlikte yürüttüğü mücadeleden güç alarak bir araya geldi. Ocak 2021’den beri bu alanda çalışma yürütüyoruz. Paneller yaptık. Amaç panel yapmak değildi. Kamusal alanda bu konuyu konuşmak temel amacımızdı.Bugün burada bunları her açıdan konuşacağız.”
"Biz çocuklarımızın neden öldüğünü bilmek istiyoruz"
Daha sonra Zorla Kaybetmelere Karşı Avrupa Akdeniz Federasyonu (FEMED) Başkanı Nassera Dutuor konuştu.
Dutuor, şunları söyledi:
“Bu sunumdan sonra buraya gelip konuşmak benim için zor. Biraz üzüldüm duygulandım. Çocuklarımızı elimizden alıyorlar, mezarlarına saldırıyorlar, bu insanlardan kalanları da yok etmeye çalışıyorlar.
"Bu çifte işkence. İnanılmaz bir şiddet gerçekten ne olduğunu bilmemek zaten bir şiddet. Arkadaşımızın dediği gibi, ‘Ben bir annenin çocuklarını aramak zorunda olmasını istemiyorum. Yerin altında ve üstünde araması gerekmesini istemiyorum. Bunu yapmakta büyük şiddet' Mezara saldırılıyor. Arkada kalan aile müthiş bir şiddet görüyor.
“Cezayir’deki derneğimizi oğlum 1997’de kaybedildiğinde kurdum. Aylarca, ben de sizin gibi çocuğumu aradım. Birlikte çocuklarımız aramamız gerektiğini düşündüm.
“Biz de her Çarşamba İnsan Hakları Gözlemevi’nin önünde toplanıyorduk. Polis saldırıyordu. TOMA ile sıcak su sıkıyorlardı. Direniyorduk. Direndik. Şu anda da direnmeye devam ediyoruz.
“Ben ilk kez kayıp aileleri ile İstanbul’da tanıştım. AF Örgütü bir toplantı yapmıştı beni de çağırmıştı. Ben orada Cumartesi Anneleri ile tanıştım. Bu hatıramı hiç unutmuyorum.
“Bu anneleri hiç unutmuyorum. Aynı dili konuşmasak da birbirimizi anladık. Elimizde fotoğraflar çocuklarımız nerede diye soruyoruz. Hepimiz anneyiz. Hepimiz aynıyız. Arjantinli anneler de vardı. Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de olanları görüyoruz. Sadece öldürmüyor, sonrasında da işkence ediyor ve bu bizim için çok büyük bir acı.
"Biz çocuklarımızın neden öldüğünü bilmek istiyoruz. Bize bunu söylemediğiniz sürece biz durmayacağız. Çocuklarımıza ne yaptınız? Madem öldüler, bize bedenlerini verin. Aynı durumda milyonlarca insanız.
"Her bir kayıp için 5 binden fazla dosya oluşturduk. Bütün bu dosyalar BM’nin Kayıplar Dairesi’nin karşısına gönderildi. Senelerdir bu çalışma grubu müzakere ediyor.“
(EMK/RT)