Adapazarı'nda başlayan yağmur, yolların şimdiden suyla dolmasına yol açtı. Son yılların en büyük yağışının nasıl bir afete yol açacağı, İstanbul'daki kısa süreli yağmur sonrası yaşananlar düşünülence tahmin edilebiliyor.
bianet'in görüşlerini aldığı Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Sekreteri Ali Rıza Nurhan, İstanbul'da yağmur nedeniyle insanların evlerinden tahliye edilmesinin geçici bir çözüm olduğunu, kentsel bir dönüşüm uygulanmadığı takdirde, "yağmurdan kaçsak bile depreme yakalanacağımızı" söylüyor.
Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) Genel Başkanı Vicdan Baykara, her yağmuru afet olarak yaşamamamız için, belediyelerin altyapı çalışmalarına öncelik vermesi; kaçak yapıların önlenmesine yönelik imar planları yapması gerektiğini belirtiyor.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Adnan Ünal ise, NTV-MSNBC' de yayımlanan haberde bugünkü yağışla ilgili şu bilgileri veriyor.
"Çarpık yapılaşma nedeniyle İstanbul'da metrekareye 20 kilogram yağış düşse bile, çok büyük problemler oluyor. Bugün, akşamdan itibaren bu bölgede, 24 saatte 60 kilogram ve üstü yağış bekliyoruz."
Yağmur kanalları ayrı olmalı
Şehir plancısı Nurhan'ın değerlendirmesinde şunlar öne çıkıyor:
* İstanbul'un basit bir yağışta bile bir çok su baskının yaşanmasının sebebi 50 yıllık bir geçmişe dayanıyor. 1950'lerden sonra şehrin plansız gelişmesi, kente göçler birlikte, gecekondular, kaçak yapılaşmanın bir "kaçak kültürüne" dönüşmesi, kısaca kentin sağlıksız gelişen üst ve altyapısı için her yağış sonrası yaşananlar kaçınılmaz oluyor.
* Dere yataklarına yapılan yapılaşma ise yer yağmurdan sonra biriken suların çökmelere neden oluyor.
* Çoğu ülkede, kanalizasyonlarla yağmur suyunu akıtan kanallar ayrıdır. Bir çok bölgede bu kanalları ayırmak altyapı çalışmaları tamamlandığı için çok zor. Ama özellikle dere yataklarının olduğu bölgelerde yağmur suyunu akıtacak düzenlemeler yapılmalı.
* Altyapı eksikliğinin sorumlusu yalnızca belediye değildir. Kaçak yapıların olduğu bölgeye altyapı götürmek, hem maliyet hem de zaman açısından binaların arasında çalışma yapmayı zorlaştırır. Bir de bu bölgelerde nüfusun artmasıyla, nüfusa yetmeyen altyapıdan dolayı kanallar patlıyor ve evleri su basıyor.
İmar affı içermeyen kentsel dönüşüm projeleri
* Kaçak binalar da mühendislik hizmeti alarak yapılmadıkları için su basma seviyesine göre yapılmıyor. Kentin Kartal-Kadıköy, Eminönü-Bakırköy hattı gibi altyapı açısından planlı bölgelerinde su baskınlarını çok duymazsınız.
* Kentin yollarını, kanalizasyon ve yağmur suyu için gerekli atık kanallarını orta ve uzun vadede yenilemek için depreme yönelik hazırlığı da içeren bir kentsel dönüşüm projesine gerek olduğunu yineliyoruz.
* Ancak kentsel dönüşümden, belediyelerin ve bazı milletvekillerinin anladığı gibi, imar aflarını, orman ve hazine arazilerinin satışını anlamamak gerekir.
* Kasımpaşa, Beyoğlu, Okmeydanı gibi kendine has bölgelerde, bölgenin dokusunu koruyan, fiziksel ve sosyal yapının korunduğu kentsel dönüşüm projelerine ihtiyaç var.
* İstanbul'da yıkılması gereken binaların da yıkılıp, planlı bir yerleşim ve altyapı çalışmasına gidilmesi gerekiyor. Kısa vadeli önlemlerle, yağmurun etkilerini azaltsanız bile, kamu binaları başta olmak üzere, kaçak ve güvensiz yapıların çoğunlukta olduğu yerlerde depremden kaçamazsınız. (ÖG/BB)