Söyleşi sırasında, sergi salonuna kuşku uyandıran bir genç giriyor. Elinde cep telefonu var. Murat Akagündüz, "Burada keselim" deyip bir sigara yakıyor. Akagündüz, endişeli. Endişesinde haksız değil. Akagündüz'ün içinde bulunduğu
Hafriyat Sanat Grubu, "Allah Korkusu" adlı afiş sergisi açmaya niyetlenince başına gelmedik kalmadı. Vakit gazetesi, sergi daha açılmadan, "Küstah sergi" diye haber yaptı.
Üç özel koruma tutulup kaymakamlığa haber verildi. Açılışa güvenlik için altı polis geldi. Fakat polisler "Atatürksüzlük korkusunu" ele alan üç afişi kameraya alıp fotoğrafladı.
Sonra amirleri, resmi polisler ve Terörle Mücadele Ekipleri gelip, "İnceleme yapacağız" denildi ve o üç afişin sanatçılarının kimlik bilgileri alındı. 'Allah Korkusu', yerini 'polis korkusuna' bırakınca o üç afişten biri, sanatçısınca geri çekildi.
10 yıllık bir grup
Hafriyat, ülkenin en etkili bağımsız sanat inisiyatifi olarak biliniyor. Ressam ve heykeltıraşların buluştuğu bu 10 yıllık grubun son adımı, "Allah Korkusu" temalı afiş çalışması olmuştu. Bu korku, 'mahalle baskısını' da içine alıyor,
'Atatürksüzlük korkusu'yla sürüyordu.
Grubun Karaköy'deki binasında, 10 Kasım'daki açılış hazırlıkları sürerken, Vakit gazetesi 5 Kasım'da düğmeye bastı. 'Küstah sergi' başlıklı haberde, "Sanat adı altında sövgü kültürü inşa ediliyor" deniliyordu. Vakit'in, kendilerini aradığını iddia ettiği okurlarına göre 'Amaç sanat değil'di. Vakit, serginin adresini, gününü ve saatini de bildirmişti.
Önce özel koruma
Akagündüz'e göre, endişelenen Hafriyatçılar üç özel koruma tuttu. Bununla yetinilmedi ve ertesi gün Beyoğlu Kaymakamlığı, Vakit'in haberi de iletilerek, bilgilendirildi. Serginin açıldığı 10 Kasım'da, 60 afiş, içeride 300'ü aşkın sanatsever, altı sivil polis ve kapıda üç özel koruma vardı.
10 Kasım'da saat 17.00'yi geçmişti ki sergi açıldı. Hafriyatçılar, koruma için gelen sivil polislere sergiyi gezdirip afişlerle ilgili bilgi verdi. Fakat bir terslik vardı. Polisler, ikisi Atatürk korkusunu ele alan üç afişe odaklanmıştı. Bu afişler fotoğraflandıktan sonra kameraya da çekildi.
Bir de amirim görsün!
Yaklaşık 40 dakika sonra, Akagündüz'ün 'Güvenlik Şube Amiri' olduğunu öğrendiği resmi giyimli bir polis amiri salona geldi. O, içeriye dört resmi polisle girerken, dışarıdaki polislerin de sayısı artmıştı. Kapıda, içlerinde 'Terörle Mücadele' ekiplerinin de yer aldığı 15'i aşkın polis ile üçü sivil, dört polis aracı vardı.
Sakıncalı mı değil mi?
Akagündüz'ün iddiasına göre, sergi bu kez polis amirine de gezdirildi. Amir, daha önce sivil polislerce kaydedilen o üç afiş üzerinde duruyordu:
"Sergiyle ilgili bir şüphe vardı. Buradaki afişler için sübjektif bir durum söz konusuydu. Neyin sakıncalı olup olmadığı konusunda karar vermekte güçlük çektiler. İşlerin kendisiyle ilgili ortalama bir izleyicini sorabileceği sorular sordular: Amaçlanan ne, bu içerik neden seçildi, Atatürk'e buradaki yaklaşımın ne, gibi sorular sordular. Atatürk'e hakaret içeriyor mu, içermiyor mu, emin olmak istediler. Verdiğimiz cevaplardan tatmin olmadılar ki, afişlerin incelemeye alınacağını, savcılığa bildirileceğini söylediler."
Henüz inceleme aşaması
Amir o sergiden ayrılırken, ertesi gün şüpheli üç afişi tasarlayan sanatçıların kimlik bilgileri alındı. Bu üç sanatçıdan, adının açıklanmasını istemeyen biri, afişini geri çekti.
Hafriyat'ın avukatı Murat Deha Boduroğlu'na göre henüz savcılığa herhangi bir suç duyurusu iletilmiş değil. İnceleme sürüyor.
Başka tepki beklerken...
Akagündüz ve arkadaşları, sergiyi kapanış tarihi olan 2 Aralık'a kadar devam ettirmeye kararlı olsa da endişelerini de koruyor. Örneğin bu söyleşi yapılırken, salona giren bir genç, Akagündüz'ü kaygılandırıyor. Akagündüz, söyleşiye ara verilmesini isterken, elinde cep telefonu bulunan şüpheli gencin salondan çıkmasını bekliyor. Bu esnada bir de sigara içiyor. Akagündüz daha sonra, "Amacımız provokasyon yaratmak değildi" diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
"Aslında Allah korkusu kaygısı itibarıyla muhafazakâr tepki beklerken, serginin güvenliğiyle ilgili sorumluluğu alan Emniyet Müdürlüğü'nden sorun yaşanmaya başladı. Sergi içeriği ve mahiyeti, bir iktidarın tarifine yönelik olması, emniyet açısından, sakıncalı olduğu fark edildi. Kime karşı neyi koruyor oldukları konusunda kendileri de kaygıya düştü. Polisler korumak üzere geldikleri sergide sakıncayı kendileri bulmuş oldular."(İS/EZÖ)