Pelosi'nin Tayvan ziyaretinden. (Foto: AA)
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Tayvan'a yaptığı ziyaretin ardından dün (3 Ağustos) başkent Taipei'den ayrılsa da Çin'in "Ateşle oynayan kendisini yakar" açıklamalarına rağmen yapılan bu ziyaret kamuoyunun gündemini meşgul etmeye devam ediyor.
Tayvan'ı "kendi toprağı" olarak gören Çin, 25 yıl aradan sonra adayı ziyaret eden ilk ABD Temsilciler Meclisi Başkanı olan Nancy Pelosi'nin ziyaretini "ciddi bir provokasyon" olarak değerlendirerek bugün ada çevresinde dört gün sürecek askeri bir tatbikata başladı.
The Guardian'ın aktardığına göre, Çin'in tatbikat kapsamında fırlattığı füzelerin Tayvan Boğazı'na düşmesi üzerine Tayvan Savunma Bakanlığı, "savunma sistemlerinin etkin duruma geçirildiğini" açıkladı.
Tüm bu gelişmelerin ne ölçüde bir "Tayvan ablukasına" yol açacağı ise şimdilik belirsizliğini koruyor.
Peki, tüm bu olanlar Avrupa basınında kendisine nasıl bir yer buldu? euro|topics'in derleme ve çevirisiyle aktarıyoruz...
La Repubblica'dan "demokrasi" vurgusu
İtalya'nın La Repubblica gazetesine göre, Tayvan'ın Pekin'in "can alıcı noktası" olmasının sebebi askeri tehditten çok "demokrasi tehlikesi" olabilir. Gazete, konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
"Nasıl Ukrayna örneğinde Vladimir Putin'in asıl korkusu Kiev'den gelecek askeri tehdit ya da NATO'nun genişlemesi değil de 'demokrasinin bulaşması' tehlikesiyse, Xi Jinping için de Tayvan en büyük kötülüğü temsil ediyor: Hukukun üstünlüğüne dayalı özgür ve demokratik bir Çin ihtimali.
"Çin'in bugünlerde tank geçitleri ve deniz ablukalarıyla gerçekleştirdiği gövde gösterisi, Xi Jinping'in olası üçüncü görev döneminde tüm zorluklarına rağmen anavatanla yeniden birleştirmek istediği demokratik Tayvan adasına yönelik Çin'in saldırgan politikalarının yalnızca yüksek dozlu bir versiyonu."
"Çin Komünist Partisi seçimleri yaklaşıyor"
Portekiz'in Público gazetesi de "Tayvan'ın ilhakının Çin yönetimi için mutlak bir hedef olduğu" görüşünü paylaştı:
"Xi'nin 'ulusal gençleşme' hedefi doğrultusunda ülkeyi modern ve birleşik bir süper güç haline getirmek istediği ve bu yolda 2049'a kadar Tayvan'la birleşmeyi ihtimal dışı tutmadığı biliniyor.
"Ayrıca, sonbaharda yapılacak 20. parti kongresinde Çin Komünist Partisi lideri olarak üçüncü dönem için yeniden seçilmeyi umduğu da biliniyor. Çin sabırlı ve adayı fethetmekten vazgeçmeyecek gibi görünüyor. Çin, Hong Kong ve Makao'ya yaptığını Tayvan'a da yapmak ve en kısa sürede Xi Jinping'i bu başarıyla taçlandırmak istiyor."
"ABD, Çin'le askeri ihtilafa girmekten korkmadı"
Siyaset bilimci Petro Shevchenko, Ukrayna'nın lb.ua sitesinde paylaşılan değerlendirmesinde, Pelosi'nin ziyaretinin "en azından mevcut güç dengesini açıklığa kavuşturduğu" yorumunda bulundu:
"ABD, Çin'le askeri bir ihtilafa girmekten korkmadığını gösterdi. Pelosi'nin gezisi, ABD'nin bir dizi jeostratejik, ekonomik ve politik hedefine ulaşmasını sağladı... Pekin, Pelosi'nin ziyaretini bir hayli ciddiye aldı, ancak dünya ekonomisiyle birlikte Çin ekonomisinin de çökmesine neden olacak bir silahlı çatışmayı kendi çıkarını da düşünerek başlatmadı.
"Yaşananlar, Çin'in ABD ile ekonomik ve askeri çatışmalarla geçecek kritik bir maratona henüz hazır olmadığını gösterdi."
"AB, ABD'nin arkasına diziliyor"
Avusturya'nın Wiener Zeitung gazetesi, konuya Avrupa Birliği (AB) perspektifinden yaklaşarak AB'nin "uluslararası alanda kendi ağırlığını artırma çabasında gerileme olduğu" değerlendirmesini yaptı:
"Sistemler arası rekabet artık demokratik Tayvan'ın geleceğine kilitlendiğinden, AB'nin elinde rotayı belirleyen ABD'nin arkasına dizilmekten başka neredeyse hiçbir alternatif kalmıyor. Zaten ABD ve Avrupa'nın birlikte yaşama ideallerini sürdürmesinin ve Rusya'dan ya da Çin'den gelecek saldırılara karşı kendilerini savunmalarının ancak beraber hareket ederlerse mümkün olacağına dair epeyce emare var.
"Dolayısıyla stratejik egemenlik fikri, yalnızca Batı'nın rotasını birlikte belirlemeye katkı sağlayacak olsa dahi uğruna çaba göstermeye değer bir gaye olmaya devam ediyor."
"ABD, güvenilirliğini kaybetmedi"
İngiltere'nin The Times gazetesi, Nancy Pelosi'nin "Çin'in savaş tehditlerini umursamaması doğru" diyerek şu yorumu yaptı:
"ABD, Çin'i dizginleyecek bir ittifakın tam merkezinde yer almak istiyor. Xi, Biden'ı ateşle oynadığı konusunda uyardığında geri adım atsaydı, ABD Japonya gibi müttefiklerinin gözünde güvenilirliğini yitirirdi.
"Biden Xi'nin mobbinglerine göz yumsaydı, NATO nezdindeki saygınlığını da kaybederdi. ... Belki de ara seçimler sonrasında emekliye ayrılma ihtimalinden cesaret alan Pelosi, ABD ile Çin arasında savaş çıkmasından korkmuyor. Sağduyusu ona bunun olmayacağını söylüyor; en azından önümüzdeki on yıl içinde değil, bu ağustos ayında ise hiç değil."
İrlanda'dan "nükleer tehlikesi" vurgusu
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres'in "İnsanlık, nükleer yok oluştan yalnızca bir yanlış anlama uzak" uyarısına atıfta bulunan Irish Independent, Pelosi'nin riskli davranışından rahatsız:
"[Ziyaret] Washington ve Pekin'in bozulan ilişkilerinin iyileştirilmesine hiçbir katkı sağlamayacak. Başarılı geçecek bir ziyaretin, Tayvan Boğazı'nda bir çatışma yaşanmasını önleyebileceği hesap edilmiş olabilir. Ancak bu adım geri teperse, tam da böyle bir çatışmanın tetikleyicisi olabilir.
"Güney Çin Denizi'nde çok sayıda deniz ve hava tatbikatı yapılırken, yanlış hamlelere yer yok. Dünya genelindeki cephaneliklerde 13.000 nükleer silah bulunuyor." (SD)