Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, karısı eşliğinde Bellevue Sarayı'da yapılan basın toplantısında istifasını açıkladı. Yaptığı açıklamada hata yaptığını kabul eden, ama her zaman dürüst olduğunun altını çizen Wulff, yasaları çiğnemediğini ve hakkında başlatılan soruşturmanın bunu kanıtlayacağını belirtti.
Bir cumhurbaşkanının görevini, ancak toplumun çoğunluğunun güvenine sahip olduğu takdirde yürütebileceğini belirten Wulff, geçen haftalarda meydana gelen olaylar nedeniyle bu görevi sürdürmesinin mümkün olmadığını ifade etti ve "her zaman makamının gerektirdiği şekilde davrandığı" vurgusunda bulundu.
Wulff hakkında Hannover Savcılığı'na birkaç ayrı suç duyurusunda bulunulmuştu. Bir süredir sözkonusu iddiaları inceleyen Hannover Savcılığı, 16 Şubat Perşembe akşamı, Almanya Cumhurbaşkanı Wulff'un dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik başvuruda bulunduklarını açıklamıştı. Yapılan açıklamada, ortaya çıkan yeni belgelerin ve medyada yer alan iddiaların derinlemesine incelenmesinin ardından, Wulff hakkında "kendisine ve üçüncü şahıslara çıkar sağlama" şüphesinin uyandığı ifade edilmişti.
Almanya'nın en genç cumhurbaşkanı sıfatına sahip 52 yaşındaki Wulff, böylece ülke tarihinde dokunulmazlığı kaldırılması istenen ilk cumhurbaşkanı olma ünvanına nail oldu. İstifasının ardından dokunulmazlığını kaybeden Wulff için soruşturma yolu da böylece açıldı.
Merkel'den uzlaşma çağrısı
Cumhurbaşkanlığı görevini, hâlihazırda vekâleten Eyalet Temsilciler Meclisi Başkanı Bavyera Eyaleti Başbakanı Horst Seehofer devraldı.
Wulff'un istifa kararına saygı duyduğunu, ancak üzüntüyle karşıladığını belirten Angela Merkel, şimdiki aşamada cumhurbaşkanlığı makamı için koalisyon partileri Hristiyan Sosyal Birliği/Hristiyan Demokrat Birliği ve Hür Demokrat Parti (CSU/CDU ve FDP) ile Sosyalist Demokrasi Partisi ve Yeşiller olmak üzere muhalefet partilerinin ortak bir adayda uzlaşması için çağrıda bulundu. Yeni cumhurbaşkanının belirlenmesi için yasada öngörülen süre otuz gün.
Alman medyası istifayı nasıl gördü?
Sol eğilimli Spigel.de'de Roland Nelles tarafından "Yüzüne gözüne bulaştırdı" başlığıyla kaleme alınan yorumda, Wulff'un cumhurbaşkanlığı makamından beklenen şekilde "iyi bir örnek olmayı başaramadığı" ve "geçmiş yılların en aptalca fikrinin Christian Wulff'u cumhurbaşkanlığı görevine getirmek olduğu" dile getiriliyor.
Frankfuter Allgemeine Zeitung (FAZ)'da ise Wulff'un başkanlığının "büyük laflarla" başladığı ve "kaçamak cevaplarla" son bulduğu yorumları yer alıyor. Bild ile yaşadığı çatışmaya değinilen yorumda, Wulff'un mevkisinin sınırlarını "küçük adımlarla ama sıklıkla çiğnediği" ifade ediliyor.
Bild.de, Wulff'un istifasını "Yarından itibaren başsavcı görevde" başlığıyla görmüş. Analiz bölümünde "Wulff neden gidiyor" sorusunu işlerken "üzerindeki baskının dayanılmaz bir noktaya ulaştığına" değiniliyor.
Wulff'un, olayların çıkış aşamasından istifasına kadar geçen süre boyunca "edilgen" davrandığını söylemek mümkün. Hannover Savcılığı'nın açıklamasına kadar görevi bırakması için bir neden olmadığı savunan Cumhurbaşkanı, Almanya kamu televizyonlarına yaptığı açıklamada, "mağdur" olduğunu belirtmişti.
Wulff'u istifa noktasında getiren olaylar, Aşağı Saksonya Başbakanı olduğu dönemde iş adamı arkadaşı Egon Geerken'in eşinden aldığı yarım milyonluk düşük faizli özel konut kredisiyle ilgili haberlerin yayımlanmasıyla medyanın gündemine sıçramıştı. Ancak Wulff'un şiddetle eleştirilmesi, Aşağı Saksonya Eyaleti Parlamentosu'nu sözkonusu kredi hakkında açık şekilde bilgilendirmemiş ve olayı "arkadaşlık ilişkilerinin bir uzantısı" olarak değerlendirmiş olmasından kaynaklanıyor.
Almanya'nın yüksek tirajlı bulvar gazetesi Bild'in yayın yönetmenini kredi kriziyle ilgili haberleri yayımlamaması için tehdit eden 10. Cumhurbaşkanının medyayla ilişkileri de, böylece bu süreç boyunca darboğaza girmiş ve Alman medyasından istifa davetleri almaya başlamıştı. Makamını kötüye kullandığına dair iddiaları her daim sıcak tutmaya çalışan medya, nihai süreçte dördüncü kuvvet işlevini yerine getirmişe benziyor. (GW/ÇT)