Gazeteci Mete Çubukçu, önemli olanın Irak'la ilgili "bilinenlerin unutturulmaması, bilinmeyenlerin teşhiri" olduğunu söyledi. Prof. Dr. Baskın Oran'sa, "susarak ABD'nin suç ortağı olmamanın, yaşananlara onay vermenin" önemine dikkat çekti.
İstanbul oturumunun organizasyon komitesinden Ayşe Berktay, mahkemenin hukuk kavramının yeni bir dille düşünülmesi gerektiğini gösterdiğini söylerken, ortaya çıkan umudu ve dayanışma duygusunun gücünü vurguladı.
Müge Gürsoy Sökmen de, "Irak'ta yaşananlarla ilgili ne kadar az şey bildiğimizin farkına varmaktan" söz etti. Sadun Sönmez, mahkemeyle belgelenen bilgilerin gelecek için ne denli önemli olduğunu vurguladı.
Çubukçu: Savaş kirlidir demekte beis görmedim
Mahkeme'de tanıklık yapan gazeteci Çubukçu, kendisi için önemli olanın, bir kısmını bildiğimiz, bir kısmını yeni öğrendiğimiz bilgi ve belgelerin bir kez daha teşhiri olduğunu söylüyor.
"Belki birçoğunu biliyor gibiydik, ama bunların unutturulmaması açısından mahkeme çok önemliydi. İnsanların zihinleri, tarihe bakışları çok zayıf olduğu için, birçok şeyi kolay unutabiliyoruz. Bir sürü dezenformasyon, yalan, bize doğru gibi geliyor. Teşhir önemli."
Bütünüyle dezenformasyon üstüne kurulu bir dönemde olduğumuza dikkat çeken Çubukçu, Irak'la ilgili birçok bilginin, rakamın, istatistiğin daha sonra ortaya çıkacağını söylüyor.
Çubukçu, gazeteci olarak tanıklık yapmak nedeniyle, kendisini "pek de rahat hissetmediğini" söylüyor.
"Gazeteci tanık olmalı mı, bu taraflılığı mı getirir, sorusu var. Bosna ve Ruanda için kurulan mahkemelerde de gündeme geldi, tartışıldı. İkilem yaşıyorum. Ama bu kadar taraflı, dezenformatif bir savaş ve işgal yaşarken, 'savaşa karşı tarafım' demekte beis görmüyorum.
Bu, gazeteciliğin kendi çelişkisi. 'Nereye ayak basmamız lazım' sorusu, hayat boyu bizi meşgul edecek bir tartışma. Rahatım, yalanın söylendiği yerde, bu savaş kirli bir savaş demekte beis görmedim."
Oran: Çaba başka Vietnamların, Irakların olmaması için
Mahkeme'de iddia heyetinde yer alan ve TC hükümetinin sorumluluğu üzerine sunum yapan Prof. Dr. Oran da, mahkemenin kişisel olarak büyük bir sorumluluğu ifade ettiğini söylüyor.
"Mahkeme, susarak ABD'nin suç ortağı olmamayı, onay vermemeyi ifade ediyor. Bunun alternatifi susmak çünkü.
İleriye yönelik ortak bir program taslağı anlamında, umut da var tabii. Bu 'Oldu, bitti; vazifemizi yaptık, vicdanımız rahat' diyebileceğimiz bir şey değil. Başka Vietnamların, Irakların olmaması için çabalıyoruz; geleceğe yönelik bir çaba bu."
Berktay: Hukuk kavramıyla ilişkim değişti
Oturumun organizasyon komitesinden Ayşe Berktay, mahkemenin gelecek için bir adım olmasına dikkat çekiyor.
"Belli konuları odak alıp, bir mücadele yöntemi olarak, onun etrafında akıl yürütmek, değerlendirmek ve bunun sonunda gelecek için bir yargıya, bir karara vermek çok önemli."
Berktay, İstanbul'daki oturumun hukuk kavramıyla ilişkisini nasıl değiştirdiğini de anlatıyor:
"Adaleti bir yerlerden, kararları bir yerlerden bekleme duygumuz, yaklaşımımız var. Ben, kanunlarla irkilmekten öte ilişkisi pek olmayan biriyim.
Mahkeme, kafamdaki hukuk meselesini, hukuk kavramıyla olan ilişkimi değiştirdi. Hukuk, Sadece devlete bağlı, uzman avukatların işi değil; kavramın kendisinin yeniden, yeni bir dille, yeni bir tarzla düşünülmesi gerektiğini gördüm.
Bunun da kendi içinde değiştirici bir süreç olması gerek."
Berktay'ın mahkemeyle ilgili, gönlünden geçen iki dileği var:
"Keşke Türkiye'de farklı kentlerde oturumlar yapabilseydik. Farklı bölgelerdeki insanları katabilseydik. Bir de, keşke biraz daha vaktimiz olsaydı."
Umut, gönüllülük ve dayanışma
Organizasyon komitesinden Müge Gürsoy Sökmen ve Sadun Sönmez, oturumlarla ortaya çıkan umuda ve dayanışma duygusuna dikkat çekiyor.
"Çok üzücü şeyler izlemiş olmamıza rağmen, insani dayanışmanın boyutu müthiş güçlüydü. Müthiş bir ümit doğurdu" diyor Gürsoy Sökmen. Irak'ta yaşananlarla ilgili bilgimizin nasıl değiştiğini de bir örnekle anlatıyor.
"Aramızda profesörler, uzmanlar olmasına rağmen, ne kadar az şey bildiğimizi fark ettik. Bazı konuşmacılar, hazırlanmış yazılarını değiştirdiler, kendilerinden önceki sunumları izledikten sonra, 'Bu sunumu böyle yapamam' diyerek."
"Müthiş bir moral ve güç bulduk. Umut var" diyor Sönmez. "Herkeste yüksek moral gücünü hissettim, el sıkışlarından bile belliydi."
"Mahkeme sadece bir vicdani bir karşı çıkış değildi; çıkışın gerekçeleri somut bir şekilde ortaya kondu. Sunumlar son derece anlamlı ve açıklayıcıydı. İşgalin ne kadar gayri meşru olduğunun kanıtları bir bir sıralanmış oldu. Bunları önceden biliyor olsak da, nesnel gerçekleri görmek başka.
Yaşananları dünyaya ilan etmiş olduk. Jürinin kararı vicdana sesleniyor; ama son derece önemli. Gelecekte bu belgelerden çok yararlanılacak."
Berktay da dayanışma duygusunun ortaya çıkışına dikkat çekiyor.
"Mahkeme benim için çok umutlandırıcı. Müthiş bir dayanışma duygusu vardı. Hem yakın çevremiz içinde, hem de dünyanın bin bir köşesinden akıp gelen insanlarla, Iraklılarla, ülkelere hapsolmamış bir dayanışma bu."
Gürsoy Sökmen, gönüllü yardımlarını anımsatıyor; gerek katılımın gerekse Mahkeme'yle ilgili yayınların umduğundan yüksek olduğunu söylüyor.
"İnanılmaz bir gönüllü yardımı aldık. Gönüllülüğün işin ruhunda ortaya çıkmış olması önemli. Profesyonel başarının ardında bu gönüllülük var."
"ABD'deki şirket medyasında yer almayı ummadık zaten. Ama bu medyanın hemen yanı başında yer alan yayınlardan, Avustralya'dan Hindistan'a kadar her yerden hâlâ aranıyoruz." (TK/EÜ)