Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ajay Chhibber, reel kurun kriz öncesi seviyelere ulaştığını belirterek, "Bu, bir noktada ihracatı ve turizmi olumsuz etkilemeye başlayacaktır" demiş. Birkaç gün önce de IMF, bütün üye ülkelerle gerçekleştirdiği "Dördüncü Madde Danışmaları" çerçevesinde, Türkiye'nin ekonomik durumuyla ilgili yayınladığı raporda, "IMF İcra Direktörleri, TL'nin son zamanlardaki değer kazanması ışığında Türkiye'nin dış rekabet gücünün yakından izlenmesi gereğini vurguladılar"ifadesini kullandı.
Raporda, bu durumun telafisi için de, "İcra Direktörleri, Merkez Bankası'na, beklenenden daha iyi olan ödemeler dengesi gelişmelerinden yararlanarak döviz rezervlerini artırma ve böylece güveni ilerletme çağrısında bulundu ve hükümetin önceden açıklanan döviz ihaleleri düzenleme kararını memnuniyetle karşıladı"ifadeleri de yer aldı.
Neler oluyor? TL'de aşırı değerlenme varsa, o her şeye kadir dalgalı kur, aşırılıkları törpüleyemiyor mu? Hani dalgalı kur, piyasa ekonomisinin kendi kuralları çerçevesinde işleyecek ve hiçbir müdahaleye gerek bırakmaksızın kur'a dengesini bulduracaktı? Ama o da ne? Öyle olmuyor. TL, değerlendikçe değerleniyor. Merkez Bankası'nın Mart reel kuru ithalatın patladığı Ağustos 2000 reel kuru düzeyinde.
Merkez Bankası'nın hesapladığı 1995=100 bazlı reel kur, Ocak 2002 de 130.4 olarak gerçekleştikten sonra Şubat 2002'de 135.7'ye çıktı ve Mart'ta 135.3 olarak gerçekleşti. Bu, Eylül 2000 krizi öncesi, ithalatın patladığı ve büyük cari açığa neden olduğu Ağustos 2000 reel kuru düzeyinde bir gerçekleşme.
Turizmciler ve ihracatçılar, açısından TL'nin aşırı değerlenmesi, bu faaliyetlerin karlılık oranını düşürüyor. TL'nin aşırı değerlenmesi en yüksek noktasına Şubat krizi ve ardından gelen devalüasyon öncesi, Ocak 2001'de yaşanmış ve reel kur 148.1 olmuştu. Devalüasyonun ardından reel kur hızla gerilemiş ve Ağustos'ta 98.9'a düşmüştü. Ancak Kasım 2001'den itibaren tekrar TL'nin aşırı değerli hale gelmesi ile reel kur yükseldi. Kurdaki artışların enflasyondaki artışın gerisinde kalması ile reel kur yükseldi ve Mart 2002'de 135.3 olarak gerçekleşti. Kurda aşırı değerlenme sürerse, bu turizme de ihracata da olumsuz etki yapacak. Bu sektörlerde de gerileme yaşanırsa, büyüme bir yana Türkiye 2002'de yine korkunç bir küçülme yaşar!...
Dalgalı kur kendiliğinden dengeleri kuramıyorsa, Merkez Bankası ve BDDK, açık pozisyon sorununu büyüten bankalara neden gereğini yapmıyor da aba altından sopa göstermeyi tercih ediyorlar? Dahası, IMF ve Dünya Bankası, TL aşırı değerli hale geliyor diye neden sağır sultanların da duyacağı şekilde raporlar hazırlayıp, sermaye kaçışına adeta davet çıkarıyorlar?
Yeni sermaye kaçışları yaşanır ve bu tekrar dolara hücumu getirir, faizleri yeniden tırmandırırsa, IMF ve DB'nin bu demeçlerinin bir sorumluluğu olacak mı?
Anlaşılan Washington'un yine ezberi bozuldu. Bazı "sihirli" formüller yine tutmamış gibi. O IMF değil miydi, "Dalgalı kur, paranın değerinin herhangi bir müdahaleye gerek kalmasızın olması gereken düzeyde serbestçe belirlenmesini sağlayan en iyi yöntemdir" diyen?
Şimdi Washington yeni bir "yol kazası"na Türkiye'yi uğratıp, sonra da, "olmadı yapamadınız" diye, dalgalı kurun yerine başka bir sihirli formülle gelirse şaşırır mısınız?
Ben ve benim gibiler şaşırmaz!.
Ama Washington'la beraber birilerinin ezberini bozacak bir konjonktür yaşıyor Türkiye, bu kesin....(FA)