İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW/ Human Rights Watch) bugün yayınladığı raporda, 2011 yılı boyunca hükümet karşıtı gösterilerde yaygın olarak yaşanan hukukdışı yakalama, öldürme ve işkence yapılmasını emrettiği, izin verdiği ya da görmezden geldiği iddia edilen Suriye ordusu ve istihbarat birimlerinin komutanları ve yetkililerinin isimleri yer alıyor.
"'Ne Gerekiyorsa Yapın!': Suriye'de İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlarla İlgili Bireysel ve Komuta Sorumluluğu" başlıklı rapor, Suriye ordusu ve istihbarat birimlerinden kaçarak saf değiştiren 60 üzerinde kişiyle yapılan görüşmelere dayanılarak hazırlandı.
"Gerekeni yapın, sorumlu tutulmayacaksınız"
HRW'ye konuşan kişilerin yaklaşık yarısı, komutanlarının göstericilerin üstüne ateş açmaları yönünde doğrudan emir verdiğini ve sorumlu tutulmayacaklarına dair güvence verdiklerini ifade etti.
Amjad: "Alay komutanımız genellikle hattın arkasında dururdu. Ama o defasında tüm tugayın önündeydi. 'Yoğun ateş edin. Kimse sizden bir açıklama istemeyecek' dedi. Normalde mermileri dikkatli kullanmamız beklenir ama bu defa 'İstediğiniz kadar mermi kullanın' dedi. Ve birisi neye ateş edeceğimizi sorduğunda 'Önünüze gelen herşeye' cevabını verdi. O gün yaklaşık 40 gösterici öldürüldü."
Keyfi yakalama, gözaltında işkence ve infaz
Saf değiştirmiş olanlar, gösteriler sırasında ve kontrol noktalarında yaygın ve keyfi yakalamalar yapıldığı kadar "temizlik" operasyonlarında da yüzlerce ve bazen binlerce kişinin yakalanmasıyla sonuçlandığını; gözaltındakileri düzenli olarak dövdüklerini ve kötü muamele yaptıklarını ve komutanların bu ihlalleri emrettiği, teşvik ettiği ya da görmezden geldiğini anlattı.
Hani: "Albay, bize insanların özellikle başına hızla vurmamızı ve başımıza birşey geleceğinden korkmamamızı söyledi. Sürü gütmek için kullanılan elektrikli çubuklardan da kullandık. İnsanları önce otobüsün içinde sonra da üsteki gözaltı merkezinde dövüyorduk. O gün yaklaşık 100 kişiyi gözaltına aldık, hepsini beş metreye beş metrelik bir hücreye doldurduk. İçim yanıyordu ama belli edemiyordum çünkü başıma ne geleceğini biliyordum."
Başkanlık Muhafızları'nda görevli bir korgeneral, tanık olduğu infazları anlatıyor: "Kontrol noktasına vardığımda civardaki boş bir binadan gelen çığlık ve dayak sesleri duydum. İçeri girdiğimde arananlar listesinden birinin yakalandığını gördüm. Durdurmak amacıyla nöbeti hemen devralmak istedim ve benim görev saatim olduğunu söyledim. Ama nöbetçi 'Hayır, sabırlı ol, önce bununla ilgileneceğiz' dedi.
"Yedi asker yakaladıkları adamı dövüyordu. Geldiğimde hala hayattaydı. Çığlık atıyordu; askerlerse küfür ediyor ve gülüyordu. Beş dakika daha sürdü, sonra adam öldü. Nöbeti devraldığımda komutanı bir ölüm vakası olduğu konusunda bilgilendirdim. Bize kontrol noktasını ve cesedi bırakıp gitmemizi söyledi."
Öldürmemenin cezası ölmek
Saf değiştirenlerden sekizi, subaylar ve istihbarat görevlilerinin emirleri yerine getirmeyen askerleri öldürdüklerine tanık olduklarını anlattı.
Habib: " Askerler ön saftaydı. Albay Kadir ve güvenlik görevlileri hemen arkamızda duruyordu. Albay askerlik hizmetini yapan Yusuf'un sadece havaya ateş ettiğini farketti. Üstteğmen'e söylei, o da çatıdaki keskin nişancılardan birine seslendi. Nişancı Yusuf'un kafasına iki el ateş etti. Ertesi gün Tusuf'un cesedini televizyonda gördüm. Teröristlerce öldürüldüğünü söylüyorlardı."
Bir ayda 197 infaz
Yerel aktivistler 15 Kasım itibariyla 197 infaz ve gözaltında ölüm vakası olduğunu bildiriyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Güvenlik Konseyi'ne, Suriye'deki durumu Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevk etmesi ve ihlallere karışan yetkililere yaptırım uygulaması için çağrıda bulunuyor.
Örgüt ayrıca Rusya'ya da Suriye'yle ilgili güçlü bir adım atılmasına karşı muhalefet etmekten vazgeçmesi, Suriye hükümetine her tür askeri satış ve yardımı, sağlanacak olan silah ve teknolojinin ağır insan hakları ihlallerinde kullanılacağına dair hakiki bir tehlike bulunduğu gerçeği nedeniyle askıya almaları çağrısında bulunuyor. (ÇT)
* Askerden kaçıp saf değiştiren Suriyeli askerlerle yapılan görüşmelerin videosu için tıklayın.