Click here to read the article in English / Haberin İngilizcesi için buraya tıklayın
Dört kişinin hayatını kaybettiği intihar eyleminden sonra İstiklal Caddesi’nde ilk iş günü. Caddenin en kalabalık yeri, dün de olduğu gibi patlamanın yaşandığı nokta. Gazeteciler, polisler, turistler, çiçek bırakanlar, dua edenler…
Caddenin demirbaşları haline gelmiş TOMA’lar, polis otobüsleri bugün yok. Her sokak köşesi ve simitçinin başında sivil polislerden oluşan bir grup bekliyor. Cadde boyunca kırmızı yelekli polisler de var.
Haftasonunu ıssız geçiren cadde, bugün görece daha kalabalık. Herkes sağ salim işine gücüne gitme telaşında. Patlama noktasının önünde yaya trafiği var, ne kadar acelesi olursa olsun, caddeden geçen herkes orada bir süre duruyor.
Atlas Pasajı’na giriyoruz. Ercan Koçer bir taraftan içerideki camları silerken, “İnsanlar tedirgin ama hayat devam ediyor, işe gelmek, çalışmak zorundayız. İşte biz de pasajı temizliyoruz” diyor.
Pasajın biraz ilerisinde bir kitapçının önünde sigara molasına çıkan başka bir çalışan, kameraya konuşmak istemiyor, “Ne diyeyim ki, artık bir şey hissetmiyorum. Tedirginlik de hissetmiyorum. İki gün önce camdan kafamı çıkartıp insan parçalarını gördükten sonra hiçbir şey hissetmiyorum” diyor.
TIKLAYIN: İSTİKLAL'DEKİ SALDIRIDA HAYATINI KAYBEDENLERİN HİKAYELERİ
Başka bir esnaf, “Olay anında buradaydım. Sesten ürktüm ama tedirgin değilim. Elbette üzülüyorsunuz ve korkuyorsunuz ama hayat devam ediyor. O gün yavaş yavaş evime doğru gittikçe, olaydan da uzaklaştığımı hissettim. Keza buradan uzakta olan insanlar da burada olanları anlamayabilir diye düşünüyorum” diye aktarıyor hislerini.
Tam patlama noktasında bulunan bir restoranın sahibi Faruk Altun, “Yaşamak zorundayız, yaşıyoruz, insan çalıştırıyoruz, vergi ödüyoruz. Kaderinde ne varsa o olur. Korkularla yaşarsanız hayatınız zehir olur” diyor.
Caddedeki polislerin çok çalıştığını ve çabaladığını anlatıyor:
“İstihbarat eksiği, zaafı var. Ama burada görev yapan polislerin kabahati yok, burada ne kadar çalıştıklarını görüyoruz. Çok şükür bizde yaralı yok. Adam öbür tarafa dönüp patlatınca karşı taraf zarar gördü. Ama insan yani, kimin zarar gördüğü farketmiyor. O küçük çocuğun ne kabahati var? Ya da diğerlerinin... Bu ülke bir akıl tutulması yaşıyor. Allah sonumuzu hayretsin, demekten başka bir şey yapamıyoruz.”
TIKLAYIN: SALDIRIDAN BİR GÜN SONRA İSTİKLAL CADDESİ
Bazı turistler bavullarıyla Taksim’i terk ederken, bazıları gezmeye, fotoğraf çekmeye devam ediyor. Patlama noktasında duran turistlerle konuşuyoruz. Yaşananlardan dolayı çok üzgün olduklarını ve oluşturulan anma noktasını ziyaret etmeye geldiklerini söylüyorlar.
Ürdün’den Emel, kocasıyla birlikte Cumartesi sabahı İstanbul’a geldiğini anlatıyor. Kıbrıs’ta doktora öğrencisi ve araştırma görevlisi olan Emel’e, tüm bu olanlarla ilgili ne hissettiğini sorduğumuzda, söze “Ben de Ortadoğuluyum” diye başlıyor. “Çok üzgünüm. Bu saldırılar güzel olan her şeyi yok ediyor. Çocuklarım, kocam, sevdiğim herkes için endişeliyim çünkü bu olaylar her gün her yerde oluyor.” (BK/ÇT)