Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) önceki günkü kararında haklı bulduğu vicdani retçi Osman Murat Ülke, kararı vicdan ve din özgürlüğüne ilişkin olmadığı için yetersiz bulduğunu açıkladı; avukatlarıyla görüştükten sonra itiraz edebileceğini söyledi.
Ülke'nin avukatı Hülya Üçpınar da, üç ay içinde Mahkeme'nin en yüksek temyiz organı olan Büyük Daire'ye itiraz edeceklerini ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü düzenleyen 9. maddesi yönünden yeniden inceleme talep edeceklerini açıkladı.
AİHM, önceki gün verdiği kararını AİHS'nin "Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz" diyen 3. maddesine dayandırmış, Ülke'nin şikayetini 5, 8 ve 9. maddelere göre değerlendirmeyi gereksiz bulmuştu.
Bugün İzmir'de ortak açıklama yapan Ülke, Üçpınar ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi, AİHM kararını ve karara hükümetten gelen tepkileri değerlendirdi.
ÇHD, "Vicdani ret hakkına karşı çıkılması, askeri gereklerle değil ancak askerileşmiş topluma ihtiyaç duyulması ile açıklanabilir" dedi.
Ülke: Tarhan davayı kazanmayı garantiledi bile
Ülke, AİHM kararını "Bundan ne fazlası, ne de azı" diyerek yorumlarken şunlara dikkat çekti:
* AİHM'nin 3. maddeyi öncelemesi şunu ortaya koyuyor: Suç ile ceza orantılı olmak durumundadır ve her fiilin ancak tek bir müeyyidesi olabilir.
* Vicdani ret sorununun askeri mevzuat ile sorunun çözülemeyeceğini söylüyor.
* Askerliği vicdani temelde reddedenlere yönelik özel düzenlemelerin getirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
"Zorunlu askerlik kalkıyor mu" tartışmalarının "kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramadığını" söyleyen Ülke, "AİHM, bu kararla, vicdani reddin yasalarda ne biçimde karşılık bulacağına ilişkin bir yol haritası çizmemiş, ancak yön göstermiştir" dedi ve ekledi:
"Devlete söylemek istediğim bir şey var. Vicdani retçilere emre itaatsizlik eden askerler muamelesi yapmaktan acilen vazgeçilmelidir. Bu tutamayacakları bir mevzidir."
Ülke, total retçi Mehmet Tarhan için de acilen adım atılması gerektiğini söyledi.
"Sorunu ertelemek ve Mehmet Tarhan'a gereksiz yere eziyet etmenin Türkiye'ye bir bütün olarak kaybettireceği çok açık. Mehmet Tarhan şu ana dek yaşadıklarıyla AİHM'de açacağı bir davayı kazanmayı garantiledi bile. Zararı büyütmemek yetkililerin elinde.
Ülke, gazetelerin İnternet sayfalarındaki okur yorumlarında vicdani retçiliğin korkaklıkla eş tutulduğuna dikkat çekti:
"Nasıl bir korkak kendini, onu koruyacak yasal düzenlemelerin yokluğunda, göz göre göre Türkiye'nin en güçlü kurumunun ellerine teslim eder, işkence ve kötü muameleyi göze alır? Kısacası, ben üstüme düşeni yaptım ve artık ailem ve kendim için güvenlik ve rahatça düzenleyebileceğim bir hayat talep ediyorum."
Üçpınar: Karar tüm vicdani retçiler için emsal
AİHM'nin kararını yorumlayan Üçpınar da, vicdani retçilerin hepsinin Ülke gibi aynı türdeki itaatsizlik filleri için tekrar tekrar cezalandırıldığına, AİHM'nin de bu konuda karar verdiğine dikkat çekti:
"Karar, tüm vicdani retçiler için emsal oluşturabilecek bir karardır. AİHM bir içtihat mahkemesidir ve tüm kararları taraf devletler için bağlayıcılık taşımaktadır. Her dava kendi özel koşullarında değerlendirilmekle birlikte, kararlar benzer durumdaki her vaka için uygulanması gereken birer içtihat niteliğindedir."
Üçpınar vicdani reddin bir insan hakkı olduğunu anımsattı ve şunların yapılması gerektiğini söyledi:
* Silahlı hizmeti veya savaşmayı ve savaş için eğitilmeyi reddetmek suç olmaktan çıkarılmalı.
* Vicdani ret temel bir hak olarak kabul edilmeli.
* Gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı.
Üçpınar, Mehmet Tarhan ve diğer vicdani retçilerin de mağduriyetinin giderilmesi, yeni kovuşturmalara maruz kalmamaları gerektiğini vurguladı.
ÇHD: Askeri yargının tartışılması zorunlu
ÇHD de, AİHM kararının, vicdani ret hakkına karşı uygulanan yöntemlerin insan haklarına dayalı hukuk devletinde meşru kabul edilemeyeceğini belirlediğini söyledi.
"Sadece vicdani ret hakkının değil aynı zamanda askeri yargının ve askeri mevzuatın da tartışılması zorunludur" diyen hukukçular, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
* Türkiye bir an önce vicdani ret hakkını tanımalı ve bu yönde yasal düzenleme yapmalı.
* Askeri mahkemelerde yargılanmakta olan asker kaçağı, bakaya, firar ve benzeri askeri yükümlülükten kaçınma ile ilgili kişilerin davaları derhal durdurulmalı; tutuklu ve hükümlü olanlar serbest bırakılmalı.
* Mehmet Tarhan bir ilk adım olarak derhal ve koşulsuz serbest bırakılmalı.
* Askeri mahkemelerin görevi sadece askeri disiplin işleri ile sınırlandırılmalı.
* Sivil kişilerin ve sivil suçların askeri mahkemelerde yargılanmasına son verilmeli, Askeri Ceza Kanunu değiştirilmeli ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile diğer insan haklarına dair usul hükümleri bu mahkemelerde de eksiksiz uygulanmalı.
* Askeri cezaevleri kapatılmalı.
* Cumhuriyet savcıları, askeri yetkililerin konusu suç olan açıklamaları karşısında gerekli özeni göstererek soruşturma açmalı. (TK)