78'liler Güney'in mezarının Gaziantep Eski Mezarlığı'nda olduğunu bildirdi. Mersin 78'liler Girişimi yarın (28 Haziran) kesin sonuç için savcığa başvurarak DNA testi yapılmasını talep edecek.
Gaziantep 78'liler Girişimi'den Ali Yıldız, Güney'in idam edilişinin yıldönümü nedeniyle 12 Haziran'da Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü'ne yaptıkları başvuruya gelen resmi yanıt sonrası bugün Gaziantep Eski Mezarlığı'nda bulunan mezarın yüzde 99 Güney'e ait olduğunu, kesin sonucun DNA testi sonrası ortaya çıkacağını söyledi.
"Mezarlıklar Müdürlüğü'nden gelen resmi yanıtta Veysel Güney isminde kayıtlı bir mezar bulunmadığı ancak 9 Haziran 1981 tarihinde kimliği bilinmeyen bir kişinin defin işleminin yapıldığı belirtiliyor. Mezarlıklar Müdürlüğü'ndeki kayıtlara göre bu kişinin ölüm nedeni idam ve cenazenin teslim alındığı yer orduevi. İsminin açıklanmasını istemeyen o dönemin defin görevlisi de mezarın yerini gösterdi. Veysel'in idamı 9 Haziran 1981'de Resmi Gazete yayınlandı. Bir de o dönemde Veysel'den başka kimse idam edilmedi."
78'liler Girişimi Türkiye Sözcüsü Celalettin Can, bugün yaptığı açıklamada "25 yıl boyunca Veysel Güney'in mezarının dahi ailesinden ve çevresinden yoksun bırakılması 12 Eylül darbe rejimi ve devamı iktidarların ayıbıdır" dedi.
bianet'in görüştüğü yakalanmasının ardından Güney'in ilk ifadesini alan kişi olan savcı Mete Göktürk de, 78'liler girişiminin olumlu çabaları sonrası Güney'in mezarının bulunmuş olmasının sevindirici olduğunu söyledi.
Göktürk, Güney'in mezarının 25 yıl boyunca bulanamamış olmasının görevlilerin kayıtsızlığı ve sorumsuzca üstün körü yaklaşmalarından ya da Güney'in ailesinin cesaretle konunun üzerine gidememesinden kaynaklı olabileceğini ifade etti.
"Yol kenarında bir mezar yerim olsun"
Yıldız, 78'liler olarak Veysel Güney'in mezarının bulunmasıyla yetinmeyeceklerini, 12 Eylül darbesinin sorumlularının yargılanması için mücadele etmeyi sürdüreceklerini söyledi.
Veysel Güney'in idam edilmeden 10-15 dakika önce sigara kağıdına yazdığı "Yol kenarında bir mezar yerim olsun. Mezarım üstüne de yıldızlı yumruk yapın" şeklinde vasiyet niteliğinde bir notu olduğunu aktaran Yıldız, mezarın kesin olarak ortaya çıkmasının ardından Güney'in bu dileğini yerine getirmek istediklerini ifade etti.
Can, 11 Haziran'da açtıkları "Veysel Güney'in Mezarı Bulunsun" dosyası kapsamında yürüttükleri çalışma sonrası bugün saat 15. 00'de Güney'in mezarını bulduklarını belirterek, "Bunu bizzat defneden o dönemin mezarlık görevlisi ve Büyük Şehir Belediyesi resmi olarak Veysel Güney'in mezarının yerini teyit etmiş, mezarın Veysel Güney'e ait olduğu işaretlenmiştir" dedi.
Can, kaybedilen arkadaşlarının mezarlarını bulmaya yönelik çalışmalarını sürdüreceklerini sözlerine ekledi.
Göktürk: Veysel'in idamında kuşkularım vardı bunu açıkladım
Savcı Göktürk, "Olaya ilk el koyduğumda bulunan kanıtlar cinayetin Veysel tarafından işlediğini göstermeye yeterli değildi. Bazı kuşkular duyuyordum bunu da açıkladım" dedi.
Göktürk, Sıkı Yönetim Mahkemesi'nde adil yargılama yapılmadığını söylemek için elimizde dava dosyası ya da mahkemenin gerekçeli kararı gibi somut şeyler bulunmadığını söyledi ve ekledi:
"Ben elimdeki kanıtların sıkıyönetim mahkemesiyle uymadığı ortaya koydum. Sıkı yönetim mahkemelerinin ne kadar duyarlı olduğu herkesin malumu. O dönemin olağanüstü koşullarında önyargılarla hareket edildiğini, şüpheden çok acele karalar verildiği, yargılamalarda gereken özenin gösterilmediği biliniyor."
"Adaleti Gördünüz mü?" isimli kitabında, Veysel Güney'in yargılanmasını ve infazını anlatan Göktürk, Veysel Güney'in infaz gecesini, ailesini acısını ve bazı yetkililerin ihmallerini bir hukukçudan öte bir insan olarak çok önce yazdığını ve bunun İstanbul Barosu'nun düzenlediği anılar yarışmasında birinci olduğunu söyledi.
Göktürk'ün gözünden infaz gecesi
Göktürk, dün Milliyet Gazetesi'nde yer alan haberde Güney'in idam edildiği geceyi şöyle anlatıyor:
"Saat 02.00'de Veysel'in annesi babası ve erkek kardeşi geldi. Güvenlik açısından sakıncalı bulunduğu için, cemsenin içerisinde oturan Veysel'le birer dakika görüşmelerine izin verildi. Kucaklaşmalarına dahi izin verilmedi. Anne ve babası ağlıyordu. Kardeşinin, 'Sen inandığın bir dava uğruna ölüyorsun. Bunun için onur duymalısın. Korkmadan git ölüme' dediğini duydum. Kardeş Güney'in anında eli kelepçelendi ve sorgulanmak üzere götürüldü. Annesi ağlıyordu, 'Kulunuz köleniz olayım, bu oğlumu bari bana bağışlayın' diye yalvarıyor, kendini askerin ayaklarına atıyordu. Bu çırpınışlar ne Veysel'i, ne de kardeşini kurtaramadı.
"Veysel'in son isteği, sigara içmek ve babasına mektup yazmaktı. Yazdı, ancak mektup, örgüt propagandası içerdiği gerekçesiyle babasına verilmeden mahkeme dosyasına kondu. Yarım kalmış sigara paketi ve çakmağını babasına vermemizi de istedi.
"İdam sehpasına çıkarken Che Guevara'nın ünlü 'Ölüm hoş geldi, safa geldi' dizelerini bağıra bağıra okuyordu. O ölüme giderken yanında avukatı dahil hiç kimse yoktu. Ona yabancı olmayan tek şey kendi sesiydi. Ayağının altındaki sandalyeyi, slogan atarak kendisi itti."
Veysel Güney kimdir?
1957 yılında Malatya'nın Hekimhan ilçesine bağlı Davulkulu Köyü'nde doğdu. Çocukluk yılları mezrada hayvancılık ve tarımla uğraşan ailesiyle birlikte geçti. Okul dışı zamanlarında çobanlık yapıyordu.
Veysel Güney, ilkokulu bitirdikten sonra Hasan Çelebi nahiyesine gitti. İzmir Erkek Sanat Enstitüsü'nden sonra da liseyi Malatya'da tamamladı. 1975'te İsdemir Karabük Montaj Şantiyesi'nde elektrikçi olarak çalışmaya başlayan Veysel Güney, bu arada İskenderun Meslek Yüksek Okulu Makine Bölümü'nü de bitirdi.
Devrimci-Yol davasında yargılanan Veysel Güney, 11 Haziran 1981'de 24 yaşındayken idam edildi. Ne gözaltına alındığında ne de cezaevinde görüş izni alamayan Güney ailesi, oğullarını son kez idama götürülürken askeri aracın içinde çok kısa bir süre için görebildi. (KÖ)