Müstakbel kocanızla/karınızla birlikte ikinizin de boş olabileceği bir iş gününü zorlukla ayarladıktan sonra ilk durağınız elbette nikah dairesi olur. Nikah dairesindekilerden yapılması gereken işlemleri öğrenirsiniz. İlk kural her türlü işte olduğu gibi burada da ikametgah senedi almaktır. Muhtardan alabileceğiniz söz konusu senet aslında sizin oturduğunuz yeri hayatta görmemiş olan birinin oturduğunuz evi bildiğine dair bir imzadan ibarettir. Yani formalitedir, bürokrasidir ve hiçbir dayanağı yoktur. Muhtardaki işleme kişi başı 5 ytl ödersiniz.
Alınması şartlar listesinin ikinci sırasında sağlık bağlantılı kağıtlar var. Öncelikle Verem Savaş Dispanseri'nden verem olmadığınıza dair bir belge almalısınız. Bu belgeyi almak için de bir sağlık ocağında ya da Verem Savaş Dispanseri'nde akciğer filmi çektirmelisiniz. Bu film yaklaşık 2 ila 3 saniye içinde çekilen ve sonuçları size birkaç dakika içinde verilebilecekken bir gün sonra verilen bir formalite. Kalıbımı basarım söz konusu filmlere bakan en yetkin isim de o dispanserin vezne görevlisi. Yani demem o ki, ben veremden ölecek olsam adamlar fark etmeyecek. Verem olmamak üzerine alınması gereken belgenin kafamda yarattığı soru ise, eğer veremsem ne olacağı... Yani diyelim ki ben veremim, bu da hasbel kader o filmden sonra anlaşıldı. Ne olacak? Yani devlet veremlilerin evlenmesine izin vermiyor mu? Ya da tedavi edip ondan sonra mı evlendiriyor? Verem filminin kişi başına maliyeti 10 ytl dolaylarında.
Neyse, evlenmeden önce yapılan işlemlerden bir diğeri ise, kan testi. Söz konusu kan testi aslında kaymakamlık binalarındaki küçük sağlık ocaklarında yapılıyor. Ne alaka derseniz, işlemin büyük bölümünü bu binalarda hallettiğinizi düşünürseniz, sizin için büyük kolaylık, yani başka bir yere gitmeniz gerekmiyor. Ama bizim evlenmeye karar verdiğimiz dönemde Beyoğlu Kaymakamlığı'ndaki mini hastane hizmet dışıydı. Biz de tahlilleri Taksim İlkyardım Hastanesi'nde yaptırmaya gittik. Parmağınızdan alınan birkaç miligram kanla birkaç saat içinde yaklaşık 20 hastalığı, ki frengi ve AIDS de listede var, test eden teknolojiye hayran olduk, hayranlığımızı kişi başı 45 milyon lira (45 ytl) ödeyerek gösterdik.
Son şartımız nüfus müdürlüğünden alınacak olan nüfus kayıt örneğidir, ki bu belgeye benim bile bir itirazım olmadı. Gayet normal bir istekti, üstelik Beyoğlu Nüfus Müdürlüğü bu belge için para bile istemedi. Bütün bu koşuşturma içinde hiç para vermediğimiz tek yer orasıydı sanırım.
Neyse, bu işleri bitirdikten sonra gitmeniz gereken yer evlendirme dairesi, ikametgahınızın bağlı olduğu evlendirme dairesine gitmelisiniz. Başka yer olmaz. Oraya gidip, 100 ytl kadar da oraya bayıldıktan sonra size verilen ve doldurulması ömrünüzden birkaç yıl alan formları dolduruyorsunuz.
Bir sonraki durağınız ise, oturduğunuz semt sınırları dahilinde evlenmeyecekseniz, kendinizi naklettirdiğiniz evlenme semtiniz. O semtte de sizi bir süre sonra nikahlayacak nikah memuruyla işin ayrıntılarını konuşuyorsunuz, yani bu evlilik nerede olacak, nasıl olacak... Şanslıysanız oturup birlikte çay bile içebilirsiniz, biz içtik...
Nikah memurları nikah dairesi dışında yapılan nikahlara gelirken iki çeşit ücret talep ediyorlar. Bu evlenme başvurusu sırasında ödediğiniz 100 küsur yeni türk lirasından ayrı bir para. Birinci ücret nakil ya da ulaşım ücreti. Yani nikah memurunun ya da memuresinin zira bizimki İstanbul'daki dört kadın nikah memurundan biriydi, nikahınızın kıyılacağı mekana ulaşımı için gereken para. Bu para genel olarak akbil üzerinden değil, elbette taksi parası üzerinden hesaplanıyor. İkinci paraysa hizmet ya da mesai ücreti. Şimdi bu tamamen sizin paşa gönlünüze kalmış bir miktar, ama bu paranın düğün sahipleri tarafından her yıl belli bir oranda tutulduğu belli. Mesela bizim evlendiğimiz Eylül 2004'te söz konusu para 100 milyon liraydı. Gelecek yıl ne olur Allah kerim...
Bu arada bizim gibi dışarıda değil, devletin nikah dairesinde evlenmek isterseniz de bu sefer nikah salonu kirası ödemelisiniz. Artık eskisi gibi değil nikah daireleri. Nikah dairesinde evlenmek için de nikah salonuna, istiyorsanız masa süslemesine, istiyorsanız içeri girerken çalacak müziğe, tepenizden atılacak balonlara ya da kapıda bekleyecek teşrifatçıya para ödeyerek hizmetleri satın almanız mümkün. Size kokteyl, hatta açık büfe yemek imkanı bile sunuyorlar ama çok ucuz olduklarını söylemek zor. Sadece salon kirası Beşiktaş, Şişli, Beyoğlu gibi popüler semtlerde (ne demekse) 1000 ytl'yi buluyor...
Uzun lafın kısası evlenmek denilen iş zor bir iş, öyle paldır küldür evlenmeden önce işin gerekliliklerini öğrenin, öyle niyetlenin, yoksa gerek yok, oturun evinizde sevgili, sevgili... (ÇM/BB)