Fotoğraf: Dilek Şen/bianet
Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi Master Öğrencileri, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Boğaziçi Üniversitesi'ne 2 Ocak'ta atadığı Prof. Dr. Melih Bulu'yu atamasına karşı bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, "Bizler Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi Master Öğrencileri olarak, aldığımız eğitimin ve konumumuzun hakkını vermek adına, ülke içinde ve dışında yaşanan siyasal gelişmeler üzerine değerlendirmelerimizi halkımızla paylaşmayı görev kabul etmekteyiz" ifadeleri kullanıldı. "Rektörün kim olduğu öğrenci ve akademisyenler açısından önemlidir" denilen açıklama şöyle:
TIKLAYIN - "Akademik özerklikten vazgeçemeyiz"
"1981'de kabul edilen 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'na göre rektör;
- Gerekli gördüğü hallerde üniversiteyi oluşturan kuruluş ve birimlerde görevli öğretim elemanlarının ve diğer personelin görev yerlerini değiştirmek veya bunlara yeni görevler vermek,
- Üniversitenin birimleri ve her düzeydeki personeli üzerinde genel gözetim ve denetim görevini yapmak, yetki ve sorumluluklarına sahiptir.
- Ayrıca YÖK (Yükseköğretim Kurulu) disiplin yönetmeliğine göre rektör, öğrencilere açılacak soruşturmalar için yetkili amirdir.
Bunun yanı sıra 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'na göre, kolluk güçlerinin üniversitelere ya da bağlı ek binalarına girmeleri ancak rektörün talebi halinde mümkün olmaktadır.
TIKLAYIN - "Tüm bileşenlerimizle karşısındayız Melih Bulu'nun"
Rektörün yetkileri
"Rektör, üniversitelerde öğrenci, akademik personel olan ya da olabilmek için olağanüstü fedakârlıklar yapan çocuklarınızı, kardeşlerinizi, ana-babanızı, arkadaşlarınızı ya da bizzat sizleri fişletebilecek, soruşturabilecek, akademik geleceğinizin sona ermesini, hatta son yıllarda görüldüğü gibi vatandaşlık haklarınızı bile yitirmenizi sağlayabilecek, üniversitelerinizi karakola çevirebilecek yetkilerle donatılmış kişidir. Bu yüzden rektörün kim olduğu tüm kamuoyunu ilgilendirir.
TIKLAYIN - "Demokratik olmayan bir ortamda bilgi üretilemez"
"Rektörler 1980 öncesinde akademisyenlerin oylarıyla belirleniyordu. 12 Eylül düzenlemeleriyle birlikte, seçimlerde en çok oyu almış olan üç adaydan birinin Cumhurbaşkanınca atanması biçiminde uygulama yürürlüğe girdi. Cumhurbaşkanına, en az oy alan adayı dahi rektör atayabilme yetkisi vererek seçimleri göstermelik hale getiren bu uygulama otuz beş yıl boyunca eleştirildi.
"Göstermelik seçim"
"2016'da 676 sayılı 'olağanüstü hâl kapsamında bazı düzenlemeler yapılması' hakkındaki kanun hükmünde kararname (KHK) ve 2018'de bu düzenlemeleri kalıcı hale getiren 703 sayılı KHK ile bu göstermelik seçimlerden dahi vazgeçilerek YÖK kanununun rektör belirlenmesini tanımlayan 13. maddesi, 'Devlet ve vakıf üniversitelerine rektör, Cumhurbaşkanınca atanır' biçiminde değiştirildi.
"Bu tarihten itibaren rektörler doğrudan doğruya cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır. Aslında Boğaziçi'ndeki uygulama ilk değildir. Fakat öğrencilerin ve akademisyenlerin haklı tepkisi, bu konuyu nihayet gündeme taşıyabilmiştir.
TIKLAYIN - Boğaziçi'nde öğrencilere biber gazıyla müdahale
Direnme hakkı
Açıklamada protestolara yönelik müdahaleler, engellemeler ve öğrencilerin gözaltına alınması da eleştirildi ve "direnme hakkı" hatırlatıldı:
"Baskı ve zor koşullarının hüküm sürdüğü, devlet organlarının siyasal kararlarını terör araçları kullanarak uyguladığı, temel hak ve hürriyetlerin ilga edilmesinin olağanlaştığı bir ülke vatandaşlarının, gayrimeşru, zorba yönetime karşı mümkün olan her türlü aracı kullanarak direnme hakkı vardır. Bu hak, uluslararası sözleşmeler ve tarihsel teamüllerce güvence altına alınmıştır."
Açıklamanın tamamı için TIKLAYIN.
(DŞ)