"Bakan, sorumluluğunu üstlensin"
İskenderun Çevre Koruma Derneği Genel Sekreteri Oktay Demirkan, Çevre İçin Hekimler Derneği Başkanı Ümit Şahin ve Avukat Arif Ali Cangı'nın Bakan Pepe'ye çağrısı ise, "kamuoyunu yanıltıcı açıklamalar yapmak yerine, olaya ilişkin sorumluluğunu üstlenmesi" yönünde.
Atık geminin su altındaki konumunu belirlemek amacıyla tespit davası açan İskenderun Çevre Derneği, davanın sonuçlanmasının ardından bir eylem planını devreye sokmaya hazırlanıyor.
Dernek, olaydan zarar gören İskenderunlu balıkçıların örgütlenmesinde öncülük edip tazminat davaları için hukuk desteği vermeyi planlıyor.
"Atığın bulunduğu yerden çıkartılıp ait olduğu ülkeye gönderilmesi gerek" diyen Dernek Genel Sekreteri Demirkan, Çevre Bakanlığı'nın İspanyol hükümetinin yardım çağrısını yanıtsız bırakmasını da eleştiriyor.
Demirkan, İskenderun Körfezinde batan "Ulla" adlı geminin bir benzerinin İstanbul Boğazı'nda terk edilmiş halde beklediğine de dikkat çekiyor.
"Çevreciliği ağaç dikmek sanıyorlar"
Mayıs ayında üç kişilik bir bilirkişi heyetinin geminin her an batabileceği yönünde bir rapor hazırladığını hatırlatan Çevre İçin Hekimler Derneği Başkanı Şahin, "Bu rapora rağmen ilgili bakanlığın hiçbir girişimde bulunmamış olması, vurdumduymazlık ve cehalettir. Türkiye'de siyasiler çevreciliği ağaç dikmek sanıyorlar. Hiçbir çevre politikası yok" diyor ve ekliyor:
"Ben de vatandaşları Çevre Bakanlığına dava açmaya çağırıyorum. İskenderun'da oturan ve bu olaydan zarar gören herkes, Çevre Bakanlığı ve ilgili kurumlar aleyhine dava açabilir."
Avukat Arif Ali Cangı ise, maddi tazminat davalarında davacının maddi zararlarını kanıtlamasının gerekeceğini hatırlatıyor; "İskenderun Körfezi'nde gayrımenkulleri bulunanlar ve balıkçılar, bu zararlarını kısa sürede kanıtlayabilirler" diyor.
Demirkan, Şahin ve Cangı'nın bianet'e açıklamaları şöyle:
Demirkan: Ölçümler kirliliğin arttığını gösterdi
* Batık geminin su altındaki konumunu belirlemek amacıyla tespit davası açtık. Davaya bugün Greenpeace de müdahil oldu. Dalgıç arkadaşlarımız, Salı günü hakim nezaretinde, sualtı kameralarıyla geminin durumunu görüntüleyecekler. Geminin durumuna göre, bundan sonra yapılması gerekenler kararlaştırılacak.
* Gemideki atık, termik santral baca külü. Bazı uzman kuruluşların ulaştırdığı bilgiler, bu atığın suyla temas ettiğinde katılaşacağı yönünde. Geminin batırıldığı duyumları var. Geminin ambar kapaklarının açık olup olmadığı, atığın çevreye dağılıp dağılmadığı bilinmiyor. Tespit çalışmalarıyla bu sorulara yanıt aranacak.
* Su Ürünleri Fakültesi'nin iki gün üst üste yaptığı ölçüm, kirliliğin arttığını gösterdi. Bu, atığın suda dağılmakta olduğunun da göstergesi.
* İskenderun'da insanlar panik halinde. Halk, resmi makamların açıklamalarına inanmıyor, Çernobil kazasından sonra televizyonlarda çay içen devlet görevlilerini unutmuyor, bu tür samimiyetsiz açıklamalara itibar etmiyor.
* Türkiye'deki ilgili tüm kurumlara, İskenderun Körfezi'nde bilimsel araştırma yapmaları çağrısında bulunduk. Kirlilik insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşırsa, bunu açık yüreklilikle söylemek ve deniz ürünlerine ambargo koymak gerekir. Şu anda kirlilik bu boyutta değil.
Hastalıklar, onyıllar sonra ortaya çıkacak
* İskenderun'da av mevsimine hazırlanan balıkçılar, kaza ile çok zor durumda kaldılar. Tespit davasının ardından, tazminat davaları gündeme gelecek. Tespit davasının sonuçları, onların tazminat davasına dayanak oluşturacak.
* Ancak, olay giderek gündemden düşecek. Kirlilik, hızlı bir zehirlenmeye yol açmayacak. Ancak Krom 6, denizdeki canlıların ve onları yiyen insanların yağ dokularında birikip süreç içerisinde rahatsızlıklara yol açacak.
Çevre Bakanlığı hakkında suç duyurusunda bulunacağız
* Bakan Pepe'nin yurttaşları geminin bağlı olduğu acenteye dava açmaya yönlendirmesi çok yanlış. 4.5 yılda hiçbir önlem almayan Çevre Bakanlığı'nın, olaydan zarar görecek vatandaşlara karşı sorumluluk üstlenmesi gerekir.
* Vatandaşlar, acenteyi ya da İspanya'yı değil, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini dava etmeli. Hükümet, gerekirse davayı İspanya'ya ya da acenteye yönlendirebilir.
* Tespit davamız sonuçlarına göre, harekete geçeceğiz. Çevre Bakanlığı ve sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağız, balıkçıları örgütleyip açacakları davalara öncülük edeceğiz, onlara hukuki destek sunacağız, sorumluların cezalandırılmasını isteyeceğiz, gerekirse, konuyu Cumhurbaşkanı Sezer'e aktaracağız.
Şahin: Bakan kamuoyunu yanıltıyor
* Olayda Çevre Bakanlığının açık ihmali var. Çevre Bakanı yurttaşları dava açmaya çağırırken, Bakanlığı'nın sorumluluğunu üstlenmiyor. Ben de vatandaşları Çevre Bakanlığına dava açmaya çağırıyorum. İskenderun'da oturan ve bu olaydan zarar gören herkes, Çevre Bakanlığı ve ilgili kurumlar aleyhine dava açabilir.
* Bakan Pepe, kazanın olduğu gün, hiçbir bilimsel veriye dayanmayan açıklamalar yaptı. "50-70 metre çapında kirlilik oluşacağını", kirliliğin birkaç ay içinde geçeceğini söyledi. Henüz atığın içeriği bile tam olarak bilinmiyor. Bu açıklamalar da, kamuoyunu yanıltıcı açıklamalar. Çevre Bakanı, önlem alması gerekirken, kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor.
* Ortada önemli bir bilgi eksikliği var. Üniversitelerin Su Ürünleri Fakültelerinin, ilgili kuruluşların bilimsel araştırmalar ve açıklamalar yapmaları gerekiyor. Atığın ne k adar alana yayıldığı, denizdeki dalgaların yapısı, dip akıntılarının yönü araştırılmalı...
Cangı: İdareye karşı dava yolu açık
* Olaydan zarar görenler, Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurup acenteye karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilirler.
* Maddi tazminat için, davacının zararını kanıtlaması beklenir. Örneğin, İskenderun Körfezi'ne yakın yerlerde gayrı menkulu bulunan kişilerin gayrı menkullerinin değerinin düşmesi, balıkçıların kirlenme nedeniyle balık avlamaya çıkamaması bu tür zararlar arasında sayılabilir...
* Manevi tazminat davalarında ise, davacıların bu olaydan doğan ağır ızdırap ve acıyı kanıtlamaları beklenir. Kazadan doğacak sağlık sorunlarının kısa sürede ortaya çıkmayacağını düşünürsek, bu şu aşamada kolay kanıtlanabilir bir durum değil.
* Ayrıca, gerekli denetimleri yapmayan, önlemleri almayan idareye, olayda hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle de dava açılabilir.
* Hizmet kusurundan zarar gören yurttaş, olayın kazanın olduğu ya da zararın ortaya çıktığı tarihten itibaren bir yıl içinde İdareye başvurup tazminat talep edebilir.
* Örneğin, kazadan on yıllar sonra hastalanan bir kişi, hastalığının ortaya çıktığı tarihten sonraki bir yıl içinde başvuruda bulunabilir.
* Başvuruya ret yanıtı gelirse ya da 60 gün içinde yanıt gelmezse, o tarihten 60 gün içinde İdare Mahkemesi'ne tazminat davası açılabilir. İdare Mahkemesi, zararın ortaya çıkıp çıkmadığını ve olayda İdarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığını inceler. Bunları tespit ederse tazmine karar verir. (BB/YS)