Haber gazetenin 16. sayfasında. Başlığı "Gacılar aile çetesi!", spotunda da "Elebaşları kadın olan 23 Roman aile bütün İstanbul'u parsellemiş" yazıyor. Haber Emniyet'in hırsızlıkla ilgili bir operasyonundan sonra medyaya dağıttığı bilgilendirme CD'lerine dayanıyor.
İşin ilginç yanı, gazete sayfasında yer alan spotu, İnternet sayfasındaki haberde göremiyorsunuz. Başlık aynı; ama İnternet sayfasında "Roman" sözcüğü geçmiyor.
Mustafa Şekeroğlu ve Dilek Yıldız'ın imzalarını taşıyan haberdeki meslek ilkelerine uymayan, hakları ihlal eden yönlere bakalım.
Romanlar damgalanıyor: Haber başlığında da spotunda da bir grup olarak Romanları işaret ediyor. Oysa kültürel çeşitlilik ve hak haberciliği ilkeleri, bize "haber ya da içerikle doğrudan ilgisi yoksa, ırk, etnik köken, din ve mezhep belirtilmemeli. Etnik ve azınlık kimliklere ilişkin tanımlamaları olumsuz vurgu olarak kullanmamalı" diyor.
Çünkü, medyanın kullandığı her türlü klişe, basma kalıp niteleme, kalıp yargıları yeniden üretiyor. Bu kalıp yargılar da ayrımcılığın ideolojik zeminini oluşturuyor. Bu haber, dünyanın her yerinde ayrımcılığa uğrayan Romanlarla ilgili, onları "suç"la, "tehlikeyle" doğrudan bağlantılandıran, kültürel farklılıklarıyla olay arasında doğrudan bağlantı kurarak kalıp yargıyı yeniden üretmiş oluyor.
Chomsky'nin kullandığı terimle, bir küçük "samimiyet testi" yapalım: Zanlıların etnik/kültürel kimliği "Türk" olsaydı, "23 Türk aile" ifadesi kullanılabilecek miydi?
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nin E.3. maddesini anımsamakta yarar var: "Gazeteci; başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır."
Suçsuzluk karinesini ihlal: Bilgiler Emniyet'ten geliyor. Yani kesinleşmiş bir yargı kararı yok. Zanlılardan söz ediliyor. Ama haber zanlıları çoktan yargılamış ve mahkum etmiş durumda. Buna, suçsuzluk karinesinin ihlali denir.
Yine TGC Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nden "Gazetecinin Doğru Davranış Kuralları" bölümüne bakalım: "Gazeteci yargı sürecinde taraf olmamalıdır. Yargı kararı kesinleşmedikçe, bir sanık suçlu ilan edilmemelidir. Haberlerde ve yorumlarda suçluymuş gibi değerlendirmeler yapılmamalıdır."
"Kadın elebaşları": Spottaki "Elebaşları kadın olan" ifadesi de erkek egemen söylemi yeniden üretiyor. "Samimiyet testi"mizi tekrarlayalım: "Elebaşları erkek olan 23 aile" diye yazılabilecek miydi?
Çocukların haklarını görmezden gelmek: Gazetenin birinci sayfasındaki spotta, şöyle bir ifade var: "Yakalananlardan 57'sinin yaşı küçük olduğu için serbest bırakılması polisi rahatsız etti." Çocuk Hakları ve Haberciliği eğitimlerimizde gazetecilere suçlu çocuk denemeyeceğini, çocukların suça itilmiş olduğunu özellikle anlatıyoruz. Çocuklarla ilgili bütün adli sürecin özel olarak, çocuğu koruyacak şekilde işlemesi gerektiği Çocuk Koruma Kanunu'nda yazılı. "Polisi rahatsız etti" diyen gazeteci, çocuk haklarından hiç söz etmiyor.
Bildirgeye geri dönelim: "Gazeteci, uzmanlık alanı ne olursa olsun öncelikle gazetecidir. Polis muhabiri, polis veya sözcüsü, spor muhabiri kulüp yöneticisi veya sözcüsü, herhangi bir partiden sorumlu muhabir onun üyesi veya sözcüsü gibi davranmamalı ve bu yönde, yayın yapmamalıdır."
Vatan'ın künyesinde "Basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir" yazıyor. E hani, nerede? (TK)